KAN VE GÖZYAŞI

111 5 0
                                    

Gözümü açtığımda zifiri bir karanlıkta buldum kendimi, başıma çuval gibi bir şey geçirilmişti , kafama geçirilen şey küf ve nem kokuyordu.

Nasıl getirildiğimi, kimin getirdiğini asla hatırlamıyordum.Tek hatırladığım yankılanan çığlığım ve tek el atılmış silah sesiydi.

Başım o kadar çok dönüyordu ki, sanki yer ayaklarımın altımdan kayıp gidiyordu.Gözlerim tekrar kapanıyordu ki odanın kapısı açıldı ve içeri biri girdi.

İçeri giren kişi başımda ki küf kokan çuvalı sertçe çıkarıp yere attı.Adım seslerinin tek kişiye ait olduğunu zannetmiyordum,biri daha vardı.

-Generalin gızı bu mu heso?'dedi biri, ardından başka bir sesten cevap geldi.

-Gıza Generalin gızı diye bakmayasan.İşimize yarayacak adam bu gızdır,bu gız son şansımız başgan , o gomutan bizi bulmadan bizim onun işini bitirmemiz gerek.

Kimden bahsediyorlardı? babamdan mı?

-Gaya gomutanın sonunu getirecek kız bu demek he?

Kaya komutan mı? Allah aşkına buda kimdi ve bu iğrenç heriflerin benimle işi neydi?

-Gıza şuan dokunmayasınız, uzun bir süre bizimledir.Gaya bizi burda hayatta bulamaz , gız ayılsın sonra sorguya çekeriz.

Ardından çıktılar ve kapıyı kapattılar.

Uzun bir süre mi demişti o ? burda ne kadar kalacaktım? istemiyordum hayır hayır hayır olamazdı, burda bir saniye daha bile nefes alamazken beni burda daha fazla tutamazlardı.

Arkalarından gözlerimi hafif hafif açtım , küçük bir odadaydım yer betondu.Odanın çatısı delik olduğu için içeri hep yağmur suyu girmiş ,bu yüzden yerler su içinde kalmıştı.

Solumda kalan duvarda bir cam vardı, normal açılıp kapanabilen bir cama benziyordu.İçerisi ise karanlıktı ,tek ışık ayın camdan içeri süzülen ışığıydı.

Kafamı kaldırıp cama baktım, burada daha ne kadar kalacaktım? beni ne zaman bulacaklardı ?

Üşüyordum. Çok soğuktu, üstümde ki kabanı çıkarmışlar ve beni sandalyeye bağlamışlardı.İnce bir kazak ve beton bir oda da ne kadar dayanabilirim diye düşünüyordum.Birden kapı açıldı ve o iki hayvan herif içeri girdi

-Oooo güzellik ,uykundan uyanabilmişsen hee?'dedi kısa boylu, kilolu olan.Yüzlerine tiksintiyle bakıyordum ikisininde.

Diğer adam kısa ve zayıftı, ellerini arkadan bağlamış domuz gibi sırıtıyordu.

Kısa ve kilolu olan yanıma geldi ve etrafımda dönmeye başladı

-Ya heso görirsen değil? general gızı da olsan işte böyle yerlere düşirsen.

İğrenç bir koku geliyordu ikisinden de , burda Allah bilir kaç ayda bir yıkanıyorlardı leş herifler.

-Görmez olurmuyam hiç , hem güzel hem buralara düşmüş...

Ardından iğrenç sarı dişlerini göstererek domuz gibi sırıttı.

Etrafım da dönen adam, isminin heso olduğunu öğrendiğim adama kafasıyla kapıyı işaret ederek; onu odadan çıkardı ve sadece ikimiz kaldık.

İşte şimdi deli gibi korkuyordum.Titreyecek gibi oldum bir an ama kendimi zapt ederek bunu durdum.Zihnimi hiç bir şey olmayacağına dair ikna etmeye çalışsamda,bir türlü ikna edemiyor ve daha çok korkuyordum.

-Korkirsan benden?'dedi.Ve yanımda duran eskimiş bir tabureyi çekip karşıma oturdu.

-Neyinden korkucakmışım senin? olmayan gücünden mi?'
dedim tüm ciddiyetimle , hiç bir şey çaktırmamaya çalışıyordum.

EHVENİŞER Where stories live. Discover now