"Hmm..."

9 1 0
                                    


Çenesini tuttum, bana bakması için onu zorladım. Utanmıştı. Çok tatlıydı, içimdeki onu daha da utandırma arzusu büyüyordu.

"Vay, koca bir adam karşımda utanmış bir şekilde duruyor. Ne kadar tatlı, gururum okşandı." dedim ve sırıttım. Bu onu daha da utandırmıştı.

Eli bileğime doğru giderken "Gülmeye devam et. Olacaklardan sen sorumlusun." dedi.

"Ne demeye çalışıyorsun?"

"Bu şekilde sabrımı zorlamaya devam edersen, seni en son ki siktiğim zamandan daha kötü bir şekilde sikeceğim, diyorum."

Bir eli belimi okşuyor, diğer eli bileğimi sıkıca tutuyordu. Fakat bi zamandan sonra nefesi ağırlaştı. Sabrı taşmaya başlıyordu. Daha da yaklaştı ve boynuma gömüldü.

"Biraz...sakin ol." dedim ve kısık sesle inledim. Boynumu emişi çok sertti, ve bu beni daha da arzulandırıyordu.

Sonunda başını kaldırdı ve tekrar ağır nefes alarak ve yorgun gözleriyle bana baktı. "Artık sabredemiyorum. İçine girmek istiyorum." dedi.

"Ne edepsiz sözler söylüyorsun öyle? Edepsiz, yaramaz çocuk." dedim ve güldüm. Açıkçası açık sözlülüğü çok hoşuma gitmişti.

"Çünkü artık dayanamıyorum. Sabrım taşıyor. Her an yanlış bir hareket yapabilirim." dedi. Aslında hemen şu an onunla sevişebilirdim, fakat biraz daha oyun oynamaya karar verdim.

"Hmm...Saat kaç? Ayy, akşam 9 olmuş. Ufaklık beni bekliyor. Gitmem gerek." dedim ve tam kalkıyordum ki ayak bileğimden tutup beni koltuğa yatırdı.

Vücutlarımız dipdibeydi. Altımda bir baskı hissediyordum. Ve anlamıştım ki gerçekten sabrı taşıyordu.

Benim yapmama gerek kalmadan pantolonumu alelacele çıkardı.

"Ufaklık bekleyebilir. Fakat bence şimdiden arayıp gidemeyeceğini söylemelisin. Sana sabrımı taşımamanı söylemiştim. Sabaha kadar burdan çıkmak yok." dedi.

Altımda sadece külotum vardı, üstümdeki gömleğim hâlâ duruyordu.

"Üstünde çok fazla gereksiz kumaş var." diyerek gömleğime uzandı. Düğmeleri açmaya çalıştı fakat açamayınca sinirlendi.

Gömleğimi kısa bir hareketle ortadan ikiye parçaladı ve artık yarı çıplaktım.

"Ne bu acele ya?" dedim. Vahşi bir hayvan gibi üstüme çullanıyordu.

"Ben...dayanamıyorum. İstiyorum. Çok istiyorum." diye birşeyler kekeledi. Yerinde duramıyordu. Sürekli vücuduma dokunmak istiyor, incinirim ya da terslerim diye yapamıyordu.

Sırıttım. Bu şekilde yalvarışı hoşuma gidiyordu. "Neyi istiyorsun? Açık konuş. Ne istediğini bilmeden sana iatediğini nasıl verebilirim?" dedim.

"Seni becermeyi, içine girmeyi istiyorum. Lütfen, izin verde içine gireyim. Dayanamıyorum. Sana birşey yaparım diye korkuyorum. Sabrım taşıyor." dedi. Hızlı ve ağır bir şekilde nefes alıyordu.

"Peki. İstediğini yapmana izin veriyorum, koca adam. Ama sadece kibar ol." dedim.

(Bundan sonrası c*nsel içerikli yerler içermektedir. Rahatsız olan varsa lütfen buraları atlasın.)

Hemen tişörtünü çıkardı. Vücudu yapılı ve çok görkemliydi. Elimi göğüsünde gezdirdim.

Kısık ve arzuyla dolu bir ses tonuyla "Seni ısırmak istiyorum." dedim. Çünkü gerçekten onu ısırmak istiyordum.

Pantolonunun fermuarını açtı ve kendisini v*jinamın girişine yerleştirdi. (Bunu yazarken çok utandım.)

Henüz içimde değildi fakat deli gibi yanıyordum. Güçlü kollarıyla iki bacağımıda tuttu ve bacaklarımı birbirinden ayırdı.

Direkt karşımda duruyordu ve yüzyüze oluşumuz beni utandırmıştı. Bunu isteyen ben değil miydim zaten? Ne diye utanıyorum ki şimdi?

"Acırsa lütfen tokat at, vur, döv, öldür. Çünkü öbür türlü durabileceğimi sanmıyorum." dedi ve dudağıma yapıştı.

İçimde onu hissettim. Muhtemelen acı hissetmeyeyim diye dudağımı rahat bırakmıyordu.

Yavaşça onu göğüsünden ittirdim. "Kaaaay, ben bakire değilim. Bu şekilde beni susturmaya çalışmana gerek yok." dedim ve sırıttım.

"Sen değilsin fakat ben öyleyim. Yani seninle tanışana kadar öyleydim." dedi.

Siktir, harbi mi?

"Vay? Hem yakışıklı hem yapılı fakat bakire. Kim inanır bu yalana?"

"İstemiyorsan inanma, ama öyle. Ve çok konuşuyorsun. Ağzından böyle boş lafların değil tatlı inlemelerinin çıkmasını istiyorum." diyerek daha derine girdi. (inanır mısınız bilmiyorum ama hâlâ utanıyorum.)

Titremeye başladım. Onun içimde oluşunun sıcaklığını hissetmem beni çıldırtıyordu. Hareketleri keskin ve hızlı bir hâle gelmişti.

Utandım, yüzümü kapatmaya çalıştım. Tek eliyle iki elimide bileğimden tutup başımın üstünde sabitledi.

Kaşları çatıktı ve nefes mefeseydi, "Yüzünü kapatma, seni görmek istiyorum." dedi. Muhtemelen zevk alıp almadığımı yüzüme bakarak anlamaya çalışıyordu.

Bir anlık başka birşeye odaklanmasını fırsat bulup belimi daha da büktüm. Bu onun içimde daha derin yerleri hissetmesine sebep oldu.

Kendini tutamadı ve inledi, "Ellerin bağlıyken bile rahat durmuyorsun." dedi.

Güldüm, "Sen hiçbir türlü rahat durmuyorsun, onu ne yapacağız?" dedim.

Belli bir süre sonra.
Ne zaman bayıldığımı hatırlamıyorum. Önceki zamanki gibi bayılıp gitmişim tekrardan.

Ve önceden de dediğim gibi, bu piç hâlâ merhamet nedir bilmiyor.

Uyandığımda her yerim temizlenmişti. Kay yanımda uyuyordu. Sol kolu başımın altındaydı ve diğer eliylede belimi tutuyordu.

Dün gece işkence çekiyormuş gibi bağırmaktan susuz kalmıştım. Su içmek için mutfağa gittim. Etrafta bardakların nerde olduğunu ararken birinin hızla etrafta koştuğunu duydum.

"Kay?" diye seslendim. Kay bi' anda mutfağa girdi. Sakinleşmek için derince nefes aldı.

"Neler oluyor? Birşey mi oldu?" diye sordum. Gergin gözüküyordu.

Birşey demedi, ya da diyemedi. Yanıma geldi. Bana sarıldı, fakat belli ki baştan çıkarmak gibi bi amacı yoktu. Başımın arkasından tutup başımı göğüsüne yatırdı, bi yandan da belimi sahiplenircesine kendi vücuduna bastırdı.

Kısık ve gergin bir sesle "Seni yanımda göremeyince önceki seferki gibi gittin sandım." dedi. Sesinden hâlâ korktuğu anlaşılıyordu.

"Korkma, buradayım. Önceki sefer işim olduğundan gitmiştim. Haber vermediğim için özür dilerim." dedim. Beni bırakmadı.

Başımı kaldırmak istedim ama izin vermedi, belli bir süre öyle kaldık.

Kay bana kahvaltıda kalmam için ısrar etti
Kahvaltı bittikten sonra Haera'nın yanına gidip Çocuk Evi'ndeki işleri halletmem gerekiyordu.

Kay ile vedalaştım, motoruma bindim. Tam yola çıkacakken Dustin'den bir mesaj geldi: "Annen burada, seni ve abini görmek istiyor. Abin de gelmek istemediğini, seni göndermemi söyledi. Bi' sıkıntı çıkartırsada hemen abini aramanı söyledi."

Siktir...bi' de bu moruk eksikti.

psiWhere stories live. Discover now