"İşte şimdi sıçtım."

2 1 0
                                    


Bu lanet olası bir kadın psişiğin, bir insanla kavga edişiydi. Psişik, benim gibi telekinezi gücüne sahipti. Telekinezisi düşük seviyedeydi fakat bi insanı taşıyabilecek güçteydi.

Karşısındaki kadını sağa sola çarpıyordu. Kadın kan kusuyordu. O sırada araya bir adam girdi ve bağırmaya başladı.

"Orospu çocuğu psişik. Kadını rahat bırak." diyerek itaatkar bir ses tonuyla psişiği bir kaç saniyeline duraksattı.

"Bu sürtük benim sevgilimle yattı! Sen karışma, insan!" dedi ve adamı aşağıladı. Artık araya girmem gerektiğini anlamıştım.

Adam psişiği kolayca yakaladı ve elini arkasından bağlayarak duvara yapıştırdı. Ne kadar onu bi kaç saniyeliğine durduracak bir hareket olsada, psişik durmazdı. En yakındaki demir parçasını telekinezi yoluyla havaya kaldırıp, adamın kafasına geçirdi.

Başına ağır bir darbe yiyen adam, yere yığıldı.
"Bu kadar yeter, psişik." diyerek araya girdim. Kadın beni görünce panikledi. Çünkü benimde bir psişik olduğumu, ve ondan yüksek seviyede olduğumu biliyordu.

Kadına yaklaştım, gözlerinin içine, en derin kâbuslarına baktım. Bu şekilde, onum vücuduna baskı uygulayarak, hareket etmemesini sağlıyordum.

Kadın hareket edemediğini, kemiklerinin sıkıldığını, göğüs kafesinin daraldığını ve nefes alamadığını anlayınca daha da panikledi. "Seni bırakacağım. Fakat burdan gidecek, ve bir daha dönmeyeceksin. Yoksa tüm uzuvlarını gövdenden ayırırım." dedim. Kadını rahat bıraktım, bırakır bırakmaz ayaklarını götüne vura vura kaçtı zaten.

Adamın yanına giderek dizlerimin üstüne çöktüm. Siktir! Kay? Bu Kay'di!

Bir kaç saat sonra
Luka'nın evinde, Kay'in uyanmasını bekliyorduk.
Ve görünmez Tanrı'ya şükürler olsun ki, uyandı.

Bir anda doğruldu ve etrafa "Neredeyim lan ben?" gibisinden bir bakış attı. "Korkma, yanındayım." diyerek onu geri yatırdım.

"Ne yapıyorum ben burada? O kadına ne oldu?" dedi. Dalga geçerek "İlk önce beyninin bir kısmını kaybettin mi yoksa sağlam mı diye kontrol etmeliyiz." dedim.

"Çok komik." Dedi ve acıdan inledi. "Aptal psişikler! Onlardan nefret ediyorum." dedi. Luka'nın gözleri açıldı ve parmakları seğirdi. Sinirlenmişti.

"Neden? Ne yaptılar sana?" diye sordum. "İlk önce ailemi katlettiler, şimdide beni öldürmeye çalışıyorlar." dedi. Şaşırmıştım, psişikler neden durduk yere bir insanın ailesini öldürsün ki?

Luka son kontrolleri de yaptıktan sonra odadan çıkıp konuşmak için işaret yaptı. Odadan çıktık.

"Bu ne sikim konuşuyor?" dedi. "Öyle deme. Belki de doğru söylüyordur? Sonuçta psişiklerde toz pembe değil, Luka." dedim. Bana hak verirmiş gibi başını salladı.

Kay'i dışarı çıkarttım ve motorumu aldım.

"Bin." diyerek motoru işaret ettim. "Gerçekten mi?" Dedi. "Bin dedim. Korkuyorsan yürüye yürüye gidebilirsin." dedim. İtiraz etmeden itaat etti ve motora bindi.

Kay'in evine geldiğimizde Kay'e inmesinde yardım ettim.

Tam dönüp gidecekken bileğimden tuttu. "Şey, evime gelsene. O kadar yardım ettin, geri ödemek isterim." dedi, utanmıştı. "Vay, yüzün kıpkırmızıyken nasıl böyle hoş şeyler söyleyebiliyorsun?" diyerek kıkırdadım. Daha da utandı.

Kulağına yaklaştım ve "Ne kadar düşünceli ve...tatlısın." diyerek fısıldadım. Titredi. "Sabrımı zorlama." dedi. Belli ki böyle yapmam onda birşeyler uyandırıyordu.

"Zorlarsam nolur? Hoşuma gidiyor açıkçası." dedim ve sırıttım. Yüzündeki utanç giderek yerini sinsi bir sırıtış aldı. "Bu sefer ne kadar yalvarsanda, kimse seni altımdan alamaz." dedi.

Kıkırdadım. Cesur oluşu hoşuma gitmişti. "Evine gelmek isterdim fakat bugün olmaz. Yorgunum. Belim ağrıyor hâlâ zaten. Piç, senin yüzünden iş te yapamadım." diyerek homurdandım. Güldü, "Vah, ne kadar üzüldüm bilemezsin. Oysaki içinin sıcaklığı ve normalde dobra olup yatakta kediye dönüşmen çok tatlıydı." dedi. "Yatakta neler yapabileceğimi bilemezsin." dedim ve elimi tişörtünün içine sokarak vücudunda haritalar çizdim. Arzularımı arka plana atıp, işe koyulmam gerekiyordu.

"Her neyse, bu kadar yeter. İş beni bekler." dedim ve ellerimi tişörtünün içinden çekecektim ki elimi tuttu ve elimi çekmeme izin vermedi.

"Ne kadar yaramaz ve edepsiz bir adamsın sen öyle." diyerek kıkırdadım. "Sadece sana karşı." dedi ve oda bana karşı kıkırdadı.

Sonunda elimi bıraktı ve onun eve girdiğinden emin olduktan sonra da ben motorumla evime gittim.

Kapının önünde Haera beni karşıladı. "Ufaklık? Ne işin var burada bu saatte?" diye sordum. "Bi psişiği tehdit etmişsin, doğru mu?" diye sordu, gözlerinde endişe vardı. "Evet, haklı sebeplerim vardı. Bir insanı öldürmeye çalışıyordu. Hemde diğer insanların önünde. Varlığımızı riske atıyordu. Bende daha fazla ayak altında dolaşmamasını söyledim." diye yanıt verdim. Uzun bir süre bana baktı, konuşmadı ya da konuşamadı...

Uzun bir sessizliğin ardından, konuştu. "Dustin bu konu hakkında çok sinirliydi. Zaten yeterince kaytarıklık yaptığını, toplantılardan kaçtığını, bu yaptığının sınırı aştığını söyledi. O kavgaya burnunu sokmamalıydın." dedi. Sinirlendim, Dustin'e ne oluyordu be? Psişiklerin başı diye kendisini birşey mi sanıyordu? Burnu havada piç.

"Dustin'e söyle, çok konuşmasın. Orada dün ki çocuk vardı. Ve kız onuda yaralamıştı. O yüzden araya girdim. Ne yapayım, izlese miydim?" dedim. Haklıydım, Kay orda yatarken tanımamazlıktan gelemezdim. Ayrıca o kızda idam edilirdi.

Haera merakla "O çocuk mu? Neden ki? Olayın onunla bir alakası var mı?" diye sordu. Kesin ve net bir şekilde "Hayır." diye yanıt verdim. Onun kavgaya karışmasının tek nedeni, psişiklere olan nefretiydi. Acaba benimde bir psişik olduğumu öğrense, ne yapardı?

"Yarın toplantı olacak, sana ve kıza ne olacağı konuşulacakmış. Bu sefer aksatma da git." diye beni uyardı. Elimi kaldırıp sakin olması için elimi salladım, "Anlaşıldı." diyerekte kafamı salladım.

Eğer beni atmaya çalışırlarsa, o kızla beraber hepsinin uzuvlarını gövdelerinden koparmaya hazırdım.

3.Bölüm sonu

psiWhere stories live. Discover now