Merakla Gelen Dehşet

Start from the beginning
                                    

Lodos hocanın bu deli yakınlığı ve sarf ettiği cümleleriyle gerildiğimi hissettim. Ne diyeceğimi bilemiyordum.

" Zil çalmak üzere hocam, inelim mi? " hoca gülümseyip saçımı karıştırdı. Elimdeki kitabı rafa yerleştirip usulca çıktım kütüphaneden, Lodos hocada yanımda yürüyünce yine baştan aşağıya baktım.

Gözlerim yüzüne değdi usulca , oda bana bakıyordu. Yeşil gözleri bir anda bataklığı andıran gri gözlere evrilince irkilerek duraksadım. Kafamı sallayıp önümdeki görüntüyü yok etmeye çalıştı.

" İyi misin?" Lodos hocanın sesini duyunca usulca kafamı salladım.

Lanet adam tüm zihnimi kendine esir etmiş gibiydi.

"İyiyim hocam başım döndü sanki," diyerek yürümeye devam ettim.

İyi değildim.. Hemde hiç.

Yersiz bir şekilde tedirgin hissediyordum.

Bu saçma duygulardan derhal uzaklaşmalıydım... Ben o gri gözlerin sahibinden nefret ediyordum. Etmeliydim!

Onun benden ettiği gibi bende ondan nefret etmeliydim.

"Hocam," Lodos hoca sınıfa girmeden yanına sokuldum usulca.

" Ben çok şanslıyım hocam, sizin gibi bir öğretmen kimseye nasip olmaz," deyince utanarak yüzümü eğdim. Duydukları ile kısa bir şok geçirmiş hoca eliyle saçımı okşadı.

"  Buna sevindim Yasemincim l." gülümseyip direkt sınıfta girdim.

" Şşş! Uğursuz hayırdır kıpkırmızı duruyorsun, "  ifadesiz yüzümü Tolgaya çevirip umursamaz bir tavırla sanane bakışı attım.
..
Dersimiz matematikti. Yani iki ders boyunca buz kütlesini andıran Kuzey hocayı çekecektik.

.....

Son zilin ardından hazırlanıp çıkacağım vakit gözlerim sınıf defterini dolduran adama kaydı. Bir insan her daim nasıl sinirli olurdu ki?

Aniden açılan kapıyla içeriye Gaye hoca girdi, yüzündeki korkunç ifadeyle benimde sırtım gerilmişti. Kuzey hocanın kulağına bir şeyler söyleyince Kuzey hocada ayaklandı.

Meraktan çatlamak deyimini yaşıyordum. Bende çantamı kavrayıp hemen onları takip ettim.

Gaye ablanın neden bu kadar endişeli olduğunu merak etmiştim. Ve içimde de yersiz bir korku oluşmuştu... Onlar arabalarına binip giderken ben öylece kalmıştım. Okulun önünden geçen taksiyi görünce hemen durdurdum. Cebimdeki son parayı da buraya verecektim.

"Abi şu öndeki siyah arabayı takip edelim." Dedim heyecanla. Yavaş yavaş pişman olmaya başlamıştım çünkü bilmediğim bir yere gelmiştik.

Arabalar durunca bizde durduk. Cebimdeki para yetmeyecekti. "Abi bu kadar var bende," deyip ona uzattım elimdekini, allahtan bir şey dememiş salmıştı beni. Hızla öndeki çifti takip ettim bende eski bir fabrikaya girip etrafı izledim.

Burası çok karanlıktı koşarak çıkacağım sırada ensemden tutan elle irkildim. Yüzümü kaldırıp beni tutan adama bakınca korkudan küçük dilimi yuttum sanki, hayatımda gördüğüm en korkunç surata sahipti.

Yakılmış, bir gözü oyulmuş bu adam filmlerdeki insan yiyen canavarları anımsatıyordu bana.

"Bırak beni," diye bağırdım güçsüz çıkan sesimle.

İğrenç bir kahkaha attı.

Diğerleri neredeydi? Benim burda ne işim vardı!

Saçlarımdan tutup kaldırınca daha da içten bağırmaya başladım.
"Yardım edin lütfen," diye çığlık attım. Fabrikanın içinden gelen silah sesiyle adam beni sürüklemeye başladı. Karanlığa yaklaştığım vakit hareketlerim daha da hırçınlaştı.

Beni sürükleyip ışıkların olduğu yere getirdi. Ağzımı örttü pis kokan eliyle ve karşımdaki vahşeti izletti bana.

Kan gölüne dönmüştü her yer. Yerde parça pincik yatan cesetler. Ve o kana bakarak kahkaha atan o ses...

Tüm bedenin garip bir hisle yoğruldu.

Gözlerim kocaman açılmış olanları izliyordum.

" Kimse benim olanı alamaz," diye kükreyen Şahinle gözlerimi kapattım sıkıca.

O ses damarlarımdaki kanı çekiyordu sanki. Beni tutan adam içeriye sürükleyince mani olmadım. Takatim kalmamıştı.

Küçük bedenimi yerdeki kan gölüne fırlattı. Önüm ful kan olurken tüm bedenim titremeye başladı.

" Buda ne? " kulağıma gelen sesle irkilip yüzümü gizlemeye çalıştım. Yeri delen ayak sesleri bana yaklaşınca ayaklanmaya hatta kaçmaya çalıştım ama yapamadım, saç tutamlarıma yapışan Şahin kafamı arkaya eğip yüzüme baktı.

Gözleri dehşetle açılıp öfkeyle kısıldı. Yüzünde anlam veremediğim bir gülüş belirdi. Öfkeliydi!

" Lütfen bırak beni..." mideme gelen kokuyla neredeyse kusacaktım.

"Şansını kaybettin küçük hanım ."

Saçımdan kavrayıp çekerek arabaya sürükledi, gözlerim bana acır gibi bakan Gaye hocaya kaydı, gözlerini kaçırdı benden.

Elimi ona uzatıp beni alması için gözyaşı döktüm.

Bu canavar beni yok edecekti.

O bir katildi... O bir iblisti.

Korkuyordum ondan, bu korku öncekine benzemiyordu işte. Gördüğüm vahşet gözlerime kazınmış gibiydi...

Atıldığım kan gülü ne kadar yıkansam da  üzerimden çıkmayacaktı.
....

Uzun bir yolculuk sonucunda dağ başı gibi bir yere geldik, ne kadar uzun yolsa artık, resmen karanlık çökmüştü.

Ağlamaya devam ederken kolumdan kavradı beni, benide o adamların gibi acımasızca yok ederek çektiğim acılara bakıp o gür kahkahasıyla kendini tatmin edecekti.

Vücudum hızla bir odaya savruldu... Her tarafında çeşitli kesici, delici aletler vardı... Her yerdelerdi.

Ben nereye bulaşmıştım!?

" Ben buyum küçüğüm.Seni sevmesini istediğin adam tam olarak bu!" gözlerimi kapatıp ayaklarımı kendime çektim. Boğazım okadar dolmuştu ki yutkumaya çalıştıkça bir bıçak saplanıyordu sanki.

Gözlerimi hafif kaldırıp kanlı gövdesini seyrettim... Elinde yine gözlerinin rengini yansıtan bıçağı vardı.

" Ben kurbanlarımı etkilemeyi severim... Kulaklarına yaklaşır ve kendi arzularını kendilerine karşı işlemesini sağlarım. Onları kendi iradeleri dışında bir şeyler yapmaya zorlarım ; bu şehvet dolu ve kötü şeyleri kendileri istedikleri için yaptıklarına inandırırım.
İnsanlar çok kötü küçüğüm, "

dedi ve usulca ayaklanıp yanıma yaklaştı, titreyen çenemi kavrayıp sıkıca bastırdı.

" En iyi arkadaşlarına ihanet ederler, çünkü içlerindeki en temel arzular onlara hakim olmuştur.
Komşusundan para çalarlar çünkü onlar buna ondan daha çok ihtiyaçları olduğundan eminlerdir." Gözlerinin beyaz kısmı kızıla dönerken göz bebeklerindeki damarlar dışarı fırlamış gibiydi.

Çenemi kendine çekip dibime sokuldu, dudaklarıma değen nefesiyle gözlerimi yumdum sıkıca, iyi değildim.

"Ben Şahin Mirza, birinin boğazını kesmekten korkmam, çünkü elimi onun kanına bulama düşüncesi beni tahrik eder. Çünkü onlar günahkar, ben gibi.. " Gözlerimi olağanca açıp bu katil adama baktım.

"İnsanlar çok kötü küçüğüm," bu kez de kulağıma yaklaşıp beni yok edecek ses tonuyla fısıldadı.

"Senin zaaflarını, hatalarını bulur ve sen tam uçurumun köşesindeyken seni küçücük bir darbeyle aşağı yuvarlarlar."

***************************

Bele vaziyetin..

Merak eyi değil yeğğğeen😂😂

Yorumlarda buluşalım

Psikopatın Defteri Where stories live. Discover now