Su Perisi ve Kaplan Kız

46 8 46
                                    

(Günümüz)

Okro'yu yerinden kıpırdatmak mümkün değildi. Taburede poposunun üzerinde oturan dişi kaplan, başını akaya döndürdü ve sırtını dayayarak onu itmeye çalışan Uli ile alay edercesine kükredi. Genç kız için sahneye gönderilen birkaç yüreklendirici söz, seyircilerin kaplanı destekleyen alkışları arasında boğuldu.

Acar kükreme karşısında somurtarak geri çekilen Uli'nin yanında bitti ve kızı bu işi bana bırak dercesine omuzlarından tutarak kaldırdı ve bir adım yana bıraktı. Seyirciden destek almak için kollarını havaya kaldırdığında ortaya çıkan koyu kırmızı bileklikleri gömleğinin kol yenlerinin beyaz rengiyle güçlü bir tezat oluşturuyordu. Adam etkisinden emin olarak etrafında bir tur döndü ve talibi olduğu alkışlarlaanında ödüllendirildi.

Uli, kazandığı ilk parasıyla aldığı hediyesinin Acar tarafından kullanılmış olmasına duyduğu memnuniyeti,oyunun gereği olan, abartılı bir somurtmanın ardında zar zor gizlerken birkaç adım gerideki Boz'un taburesine yanaştı. Okro ve Acar'ı işaret edip 'hıh'layarak onları beyaz kaplana şikâyet etti. Beyaz iri pençesini omzuna yaslandığında seyircilerden yükselen birkaç korku nidası sahneye kadar ulaştı. Uli, Boz'un teselli edici pençesini okşarken elinin altında, kaplanın gerginliğiyle birlikte derinlerde sakladığı nefretini hissedebiliyordu.

İri bir kaplanın dostça desteğine dayanan narin bir kızın görüntüsü kızıl şehrin renkli sakinleri tarafından hayranlık ve korkuylaizlenirken yakışıklı çingenenin diğer kaplanla yer kapma mücadelesi yürekleri hoplatacak kadar etkileyiciydi. Okro da seyirciler gibi çingeneden etkilenmiş olmalıydı; Acar'ın iki okşaması karşısında taburenin dar oluşuna aldırmadan sırt üstü dönerek dev bir ev kedisi gibi adamın karnını sıvazlamasına izin verdi. Seyircilerin arasındaki kadınların aynı anda kıskançlık dolu nidaları duyuldu. Adam Okro'ya sirkin zeminin gösterir göstermez kaplan aldığı komutu ikiletmeden yerini çingeneye bırakıp taburenin dibine koruyucu gibi oturdu.

Uli, tahtına kurulan Acar'ı şevkle alkışlayan seyircileri, küçümseyici bir gülümseme eşliğinde iki elini de havaya kaldırarak susturdu. Adama meydan okurken ellerini beline dayadı. Boz’a dönüp iri kaplanla yüzyüze gelirken kendine olan inancı kızın yüzünden okunuyordu. Eli o görkemli beyaz başı okşamak için uzandı. Sivri dişlerini göstermekten büyük keyif alan kaplan gözdağı vermek için araya bir kükreme eklemeyi de ihmal etmedi.

***

Sahnedeki yerlerini ateş cambazlarına bıraktıklarında Uli, her gösterinin sonunda olduğu gibi soluğu perdenin gerisinde onu bekleyen Minta'nın yanında aldı.

Kral'ın, Mekotoni'ye gelmesiyle şehir uzun zamandır olmadığı kadar gözdeydi. Ekstra kalabalık, şehir tüccarlarıyla birlikte elbette ki çingenelerin de işine yaramıştı. Saray mahiyeti ve askerlerine ek olarak çevre yerleşimlerden Krallarını merak ederek şehre gelen çevre halkı, sirki görmeden, akşamları çingenelerin kurduğu panayırlarda para harcamadan evlerine dönmüyordu. Öyle ki Uli'nin bazı günler birden fazla gösteri yaptığı bile olmuştu ve bu o günlerden birisiydi.

Gösteri esnasında ne kadar rahat görünürse görünsün yüzlerce kişinin karşısına çıkıp kendini meraklı bakışlara sunmak genç kızı her seferinde geriyordu.Hapisten kaçan Uli değil de çingenelerin arasında doğup büyümüş, hayvan terbiyecisi Pulera olduğunu düşünmek işini kolaylaştırıyordu. Yüzündeki boyalar gerginliğini azaltıyor, normalden daha renkli kıyafetleri kendisini bir çingene gibi hissetmesine yardımcı oluyordu.

"Opampe'yi gördün mü?"

Bir gösteriyi daha arkada bırakmanın rahatlığıyla Uli ve Minta çadırların gerisine çekilmiş arabalara doğru yürüyorlardı.

KIZIL (Berweuli II. Kitap)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora