29. Bölüm "Söz"

5.8K 500 150
                                    

İyi okumalar <3

~~~

"A-arenanın kazananı E-Enzo!" Dedi adam dehşetle bağırarak. Sesi hafiften titriyordu.

Bir kaç saniye derin bir sessizlik oldu ardından kalabalıktan bir adam yüksek bir ses ile "Hile yaptı!" Diye bağırdı.

Hayır, hile yapmamıştı. Sadece kimsenin daha önce görmediği bazı numaralar göstermişti.

Kalabalık o adama katıldı ve sesler yükseldi.

Bu hallerine gülmemek için dudaklarımı birbirlerine bastırdım. Hepsi altınlarını kurtarmaya çalışıyordu fakat nafileydi.

Gözlerim hala kapalıydı, ne kadar işe yaramasada kulaklarımıda ellerim ile kapatmıştım ama duyuyordum işte.

Ellerimi kulaklarımdan çektim.

Göz kapaklarımı tereddüte düşerek yavaşça araladım. Ne kadar görmek istemesemde merak ediyordum Ölüm'ün nasıl bir halde olduğunu çünkü o da tıpkı Noah gibi yaralarını iyileştirebiliyordu. Yaralarını iyileştirebilen birini nasıl olmuştuda öldürebilmişti?

Gözlerimi tamamen açmayarak arenanın içerisine doğru göz gezdirdim.

Noah'ı gördüm ilk başta. Elindeki kan lekelerini yerde cansızca yatan Ölüm'ün kıyafetlerine siliyordu. Ellerine kan bulaşmasını cidden sevmiyordu sanırım. İğreniyormuş gibi bir hali vardı. Kalabalıktan yükselen sesleri de umursamıyordu.

Bakışlarım bu sefer yerde yatan Ölüm'ü buldu.

Gözlerimi bir an büyümemesi için zor tutup yavaşça yutkundum. Korkunç haldeydi. Etrafı bir kan göletini andırıyordu. O kan göletinin tam ortasında ise Noah vardı.

Ölüm'ün bir gözü oyulmuştu. Kıyafetleri yırtık pırtık, toz içerisindeydi ve her yeri kızıla boyanmıştı. Bir eli yoktu, diğer elinin içerisinden ise kılıç geçmişti ve tam da şu anda göğüsünün üzerinde kılıç saplanmış bir şekilde duruyordu. Tam kalbine saplıydı.

Noah ellerini tamamen temizlemiş olacak ki doğruldu ve gürültülü kalabalığa kısa bir bakış attı. Sarı gözleri kısılmıştı.

Kalabalık bir anda tekrar sessizleştiğinde Noah'tan korktuklarını farkettim.

İçimdeki garip his büyümeye başladı. Hayır bana bir şey yapmasından korkmuyordum, bana zarar verecek bir şey yapmazdı fakat başkalarına yapabileceği şeylerin haddi hesabı yoktu.

Bana zarar vermeyeceği konusunda nasıl bu kadar emin konuşabildiğimi bende tam olarak çözmüş sayılmazdım fakat ona karşılıksız bir güvenim vardı. Bu güvenin de nasıl oluştuğu hakkında hiçbir fikrim yoktu.

Peki ya başkalarına yaptığı şeyler yüzünden ondan korkmalı mıydım?

Noah'ın sarı gözleri bir anda bana kaydı. Gözlerimi tekrar hızla kapattım. Sanırım duygu değişimlerimden gözlerimi açtığımı anlamıştı.

Yaralarına iyileştirebilen Ölüm'ü tahmin ettiğim üzere kalbine kılıcı saplayarak öldürebilmişti. Kalplerini yenileyemiyorlardı. Bu da onların zayıf noktasıydı bir nevi.

Kucağımda uyuyan Enzo'nun tüylerini okşamaya başladım. Cidden hiç uyanmadan savaş boyunca aralıksız uyumuştu. Şimdi hatırlıyordumda Enzo uykucu bir tavşandı.

Bir kaç saniye daha gözlerim kapalı bir şekilde durduğumda birinin kanat çırpış sesini duydum. Ardından o ses bir anda tam yanımda durdu. Oturduğum yerden biri beni kucağına alarak hızla kaldırdığında gözlerimi açma gereği duymadım. Kokusundan kim olduğunu anlayabilmiştim zaten.

Kara MelekWhere stories live. Discover now