Son Günler-Bölüm 5

Start from the beginning
                                    

Görüntüsü kaybolur kaybolmaz yataktan panikle fırlayıp odada üç beş tur atıp penceremi açtım. Nefes alamıyordum. Hava almalıydım. Buz gibi esen rüzgâr odamı doldururken beni de tir tir titretiyordu. Fakat bu pek umurumda değildi. İçimdeki korku ve panikten oluşan adrenalin kanımın kaynamasını, soğuk havayı hissetmememi sağlıyordu.

Hala arkama dönüp dönüp yatağımın önüne bakıyor ve onun gerçekliğinden kalan bir iz arıyordum. Ancak yoktu. O gerçek değildi ve ben yine saçma sapan akıl oyunu görmüştüm. Bakışlarımı tekrar camdan dışarıya çevirdim. Derin nefes alırken gökyüzüne baktım. Şu an gerçekti. Az önce o gerçek değildi. Bakışlarımı gökyüzünden alıp bahçeye çevirdim.

Bir süre daha pencerenin önünde durup camı kapattım ve telefonumdan saate baktım. 3.23. Penceremi kapatıp yavaş adımlarla yatağıma doğru ilerlerken adımlarım temkinliydi. Yatağıma girip yorganımı ağzıma kadar çektim. Bakışlarım hala yatak ucumdaydı ve kalbim hala deli gibi atıyordu. Derin bir nefes alıp uyumaya çalıştım fakat uykum kaçtığından o gece sabaha kadar uyumamıştım. Sabahına da Güneşle görüntülü toplantıya katılmıştık zaten.

O geceden sonra da ne rüya gördüm ne de onu gördüm. Aslında görmemem de iyi olmuştu. Zaten koşuşturmayla ve Güney Kore hazırlığıyla geçen günlerimde bir de dalgın ve uykusuz kafayla gezemezdim. Çünkü eğer onu yine odamda görürsem bu sefer bana ne olurdu bilmiyorum.

Valize son bir kazak daha koyduğumda telefonuma gelen mesajla çömeldiğim yerden kalktım. Mesaj atan kişiye baktığımda Can olduğunu gördüm. Mesajı açtım.

"Senin o manyak hallerini Güneşin o uyuşuk hallerini çok özleyeceğim sevdiceğim aşkom"yazıyordu.

Mesajı okuyunca hem tebessüm ettim hem de üzülmüştüm. Çünkü onlar olmadan nasıl dört beş ay orada geçirecektik hiç bilmiyorum. Gözlerimin dolmasına engel olamadan tebessümle Cana;

"Bizde seni özleyeceğiz Aşk böceğim, ama o uyuşuk kelimesini Güneş duymasın" yazıp gönderdim. Bu onu her an Güneşe söyleyebilirim içerikli bir cümleydi. Anında gelen cevapla Canın imalı cümlemi anlamış olması ve anında bana cevap yazması hoşuma gitmişti. Güneşten fazlasıyla korkuyordu.

Çünkü bir keresinde Güneş'e "Senin uyuşuk tarafların yüzünden biz hiç bir yere gidemiyoruz. Hep uyuyorsun"demişti.

Güneş'te bu lafına çok sinirlenmiş makası alıp Canın ön tarafındaki itinayla havaya kaldırdığı saçlarının ön kısmını tutup bir çırpıda kesmişti. Can sırf bu yüzden saçlarını iki numaraya vurmak zorunda kalmıştı garibim. Bir de saçları uzayana kadar Güneş'le konuşmamıştı. Diyorum size Canın saçlarına zaafı vardı. O yüzden Baranda onu hep saçlarından vuruyordu garibim. Allahtan bir ay öncesine kadar Baranı ikna etmiştik de Can'ın saçlarına dokunmamıştı. Yoksa bu kez Can ne tepki verirdi bilemiyorum...

Aslında Güneş de bir anda onu ciddiye alıp, sinirlenerek ona yaptığı hatadan pişman olmuş, Can'dan defalarca özür dilemişti ama bizimkinin en hassas noktası saçları olduğu ve Güneşte onu oradan vurduğu için Güneş'e çocuk gibi küsmüş, bir buçuk ay konuşmamıştı. Daha sonra Güneş onun gönlünü almıştı. Tabi Can artık Güneş'e uyuşuğun u harfini bile etmiyordu.

"Kim dedi uyuşuk? Aman benim elim yanlışlıkla yazdı onu benim aşkom, benim çiçeğim, kendisi küçük, kalbi büyük boncuğum"diye beni yağlarken resmen kahkaha atıyordum.

"Tamam Can yağlamayı kes. Daha yeni banyo yaptım. Merak etme sırrın benimle güvende damarıma basmadığın sürece" yazdım.

Can "Aşk olsun ben yağcı mıyım da seni yağlıyorum? Ben bu kelimeleri sana hep kuruyorum aşkom" yazdığında "Biliyorum Canikom. Ne yapıyorsun? İşin yoksa gel bende kendime kahve yapıyordum. Akşama da bizimkileri yemeğe çağırırız son kez hep birlikte yemek yeriz" dememle Can beni aradı.

Kraliçe'nin KalbiWhere stories live. Discover now