Boşluk

1.9K 166 9
                                    

İyi okumalar canım okurlarım, bölüm gecikmesi için çok üzgünüm.

Sizi seviyoruuumm❤️

Duyuyordum, gözlerimin kapalı olmasına rağmen yanımdaki o kargaşayı duyuyordum.

Atilla'nın bağırışlarını, doktorun titreyen sesini hatta yeni arkadaşım Marius'ın sesini dahi duyuyordum.

Neydi onları bu kadar paniğe sürükleyen şey?

Hatırlamıyordum.

Başıma gelen hiçbir şeyi hatırlamıyordum. Sadece sessizlik istiyordu zihnim. Biraz mola vermek istiyordu düşüncelerime.

Sahi ben neyi düşünüyordum?

Aklıma dolan anlarla birlikte kaşlarımı çatmıştım. Ağzımı açıp konuşmak istiyordum fakat engel oluyordu bir şey.

Ölüyordum sanki.

Ruhum çekilmiş, bedenim buz tutmuştu. Düşünüyordum fakat neyi düşündüğümü bile hatırlamıyordum.

Ağzımı açıp "Ben buradayım, sizi duyuyorum." Demek istiyordum fakat diyemiyordum. Üstümde sanki tonlarca ağırlık var da altında kalmışım gibi hissediyordum.

En sonunda gözlerimi zorlukla açabilmiştim.

Başta her tarafı bulanık görsem de sonradan netleşen görüntülerle birlikte dikkatlice etrafıma baktım.

Atilla dağılmış bir vaziyette önümde olan bir koltukta oturuyordu. Marius ve doktor ise gitmişti.

Atilla gözlerini açıp bana baktığında ayaklandı.

Hızla yanıma çöküp ellerimi tuttuğunda acıyla inledim. Atilla başta ne olduğunu benim gibi anlayamamış daha sonrasında ellerime bakınca hemen ellerini çekmişti.

Ellerimin üstüne baktığımda damar yolu açılmış olduğunu görmüştüm. Kaşlarımı çatıp Atillaya baktığımda sanki ne demek istediğimi anlamış gibi "sakinleştirici ve ağrı kesici verdiler Bulut'um." Demişti.

Başımı sallayıp gözlerini tekrar kapattığımda Atilla "kendini biraz daha iyi hissediyor musun?" Demişti.

Ne diyebilirdim ki?

Hayır, iyi değilim. Sanki bir denizde
Boğuluyormuş gibi hissediyorum. Yıllardır ailem diye çektiğim eziyetlerin manasız olduğunu öğreniyorum. Üstüne artık neden özlemin bana hayatını çaldım dediğini daha net anlıyorum.
Seni ilk ben görmeme rağmen seni hatırlamıyorum çünkü bunun da sebebi ailem.

Ya da

Evet, çok iyiyim çünkü sen en başından beri beni seviyorsun. Artık ailem dediğim şerefsizlerden intikam alabilirim çünkü bir ailem yok.

Mu diyecektim?

Cevap vermemeyi seçtiğimde derin bir nefes alıp doktora seslendi.

Doktor odaya girdiğinde "Bulut'un serumu bitti." Demişti. Doktor, yanıma gelip damar yolunu çıkarttığında  yüzümü buruşturmuştum.

Doktor, "geçmiş olsun." Dediğinde Atilla cevap vermedi.

Yavaş bir şekilde yatakta doğrulmaya çalışırken Atilla "dur kendini zorlama." Demişti.

Yanıma gelip beni kucağına aldığında hiçbir şey dememiştim çünkü ayakta duracak halim dahi yoktu.

Biz hastane koridorunda yürürken Marius yanımıza gelmişti."Siz gidin ben odada kalan eşyaları getiririm." Demişti.

Atilla ona kısaca "tamam." Dediğinde Marius yanımızdan ayrılıp muhtemelen benim kaldığım odaya gitmişti.

Dışarı çıktığımızda yüzüme vuran soğuk  ile titremiştim. Atilla saçlarımı ufacık  öpüp "geldik arabaya güzelim." Demişti.

Atillaya ne olmuştu bilmiyordum fakat bu seferki bayılmam onu epeyce korkutmuşa benziyordu.

Normalde dağ ayısı olan adam şimdi resmen bir kediydi.

Arabaya bindiğimizde önce beni koltuğa oturtmuş sonra da kendi şoför koltuğuna oturmuştu.

Yaklaşık beş dakika sonra Marius arabaya bindiğinde arabayı çalıştırdı.

Marius arabaya biner binmez "iyi misin Bulut?" Demişti ona kısaca başımı sallayıp kendisini gösterdiğimde "bende iyiyim, teşekkür ederim." Demişti.

Boğazımı temizleyip "Nasıl geldin?" Dediğimde ikisi de bana şaşkınca baktı. Muhtemelen konuşmamı beklemiyorlardı.

Marius "Atilla, sen bayılınca oteli ayağa kaldırdı. Ben de sese bakmak için odadan dışarı çıktığımda seni gördüm. Sonra da sizi hastaneye götürdüm." Demişti.

Başımı sallayıp teşekkür ettiğimde gülümsedi.

Tam o sırada telefonu çalmaya başladı. Arayan kişiyi görünce gözlerini devirse de telefonu açtı. Muhtemelen yine o adamdı.

Birkaç dakika telefonda konuştuktan sonra telefonu kapatıp bana döndü. "Beni merak etmiş diyor ki nerdesin? Dedim kaçırıyorlar beni gel beni al. Salak ciddiye aldı." Diyip gülmeye başlayınca bende gülmüştüm.

"Marius senin sevgilinin adı neydi?"

Atilla, ilk kez konuşmaya katıldığında dikkatimi ona vermiştim.

Marius "Mark Rain." Dediğinde Atilla, gülmeye başlamıştı. Onun bu tepksine  şaşırmıştım. Neden gülmüştü ki şimdi?

"O benim yakın bir arkadaşım. Uzun zamandır birinden bahsediyordu demek ki senmişsin." Demişti.

Marius şaşkınca "sana benden mi bahsetti?" Dediğinde Atilla "evet, hatta hep senin hakkında 'o çok güzel, onu çok seviyorum, çok tatlı biri.' falan diyor."
Demişti.

Marius gülümseyip camdan dışarıya bakmaya başladığında istemsizce bende gülümsemeye başladım.

Biliyordum, aşık olduğun insanı unutup başka birine şans vermek çok zordu. Fakat Marius, mutlu olmayı hak eden bir çocuktu bence.

Otelin önüne geldiğimizde Atilla beni kucağına alıp arabadan indirmişti. Marius da hızlıca arabadan eşyaları alırken kimseye gözükmeden odaya girmeyi başarmıştık.

Marius eşyaları odanın kenarına bırakıp bana döndü. "Bulut, ben şimdi Mark'ın yanına gideceğim. Bir şey olursa hemen beni arayabilirsin numaramı kaydettim haberin olsun. Tekrardan geçmiş olsun, görüşürüz." Demişti.

Ona el sallayıp gülümsediğimde o da gülümsedi ve odadan çıktı.

Ve ben Atillayla tekrar odada yalnız kaldım.

Hatalarım varsa kusura bakmayın aşklarım, kontrol etmeden attım.

TAKAS | GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin