Gözler

7.5K 433 64
                                    

Onlar gittikten sonra odama çıkmış ve elime direkt telefonumu almıştım. Muhtemelen Ege şuan da meraktan çıldırıyor olmalıydı.

İlk çalışta açan canım arkadaşım o kadar heyecanlı duruyordu ki istemsizce gülmüştüm.

"Ay noldu?" Diye sormasına karşılık ona olanları kısaca anlatmıştım.

"Kanka, bu adam ablanı sevmiyor mu? Sana biraz yakın davranmış sanki." Dediğinde gözlerimi büyüttüm.

Yakın davranmamıştı ki. Sadece eşi olacağım için öyle davranmıştı.

"Kanka, biliyorsun bizim şirketle Kara ailesinin şirketi ile atalardan gelme bir düşmanlık var. Bir gün babam ve  Ekrem amca bu düşmanlığa son vermek amacıyla ablam ve Atillayı evlendirme kararı almışlar. Yani anlayacağın severek değil iş için evlendiler." Dedim.

Mavi gözleri iri iri açılmış bana dikkatle bakarken istemsizce güldüm.

"Ay tam bir Wattpad kitabı ama sonu evli mutlu çocuklu olmadı." Deyince gülüşüm solar gibi oldu.

Ege bunu fark edince telefonda resmen "la salak mısın ne üzülüyorsun?" Diye cırladı.

Onun bu tepkisinden sonra gülmeye başlarken o da benimle birlikte gülmeye başlamıştı.

Arkasından babasının seslenmesiyle "neyse Van Kedim hadi görüşürüz, öpüyorum." Demiş ve telefonu kapatmıştı.

Gülümseyip telefonu yan tarafıma bırakmıştım.

Küçüklüğümden beri aynalara bakmaya çekinirdim hep gözlerim yüzünden. Kendimi kötü hissederdim çünkü bana hep "sen canavarsın, neden gözlerinin rengi birbirinden farklı ki?" Şeklinde zorbalık yaparlardı. Hatta gözlerim yüzünden benimle arkadaş olmayan insanlar olmuştu.

Bu durum yüzünden ne kadar uzun süre kahverengi lens takmıştım hatırlamıyordum bile.

Fakat bir gün lensim yırtıldığı için okula lens takmadan gitmiştim.

O zamanlar lise üçtüm ve tam da Ege'nin başka bir okuldan bizim okula nakil geldiği gündü.

O kadar cıvıl cıvıl ve konuşkandı ki onu ilk gördüğümde "umarım benle de sohbet eder." Demiştim.

Çünkü hem evde hem de dışarıda yalnız olmak beni çok üzüyordu.

O gün elimde kitaplarımla kütüphaneden koşarak çıkarken ege ile çarpışmıştım. Kitaplarımı toplamama yardım ederken bana "Van Kedisi." Diye büyülenmiş bir şekilde konuştuğunda başta dalga geçiyor sanıp cevap vermesem de daha sonrasında gözlerimi çok beğendiğini söylemişti.

O günden beri belki de onun sayesinde lenslerimi bırakmış ve kendimi olduğum gibi sevmeye başlamıştım.

Aynadan kendime bakmaya biraz daha devam ederken telefonumdan bildirim sesi duymuştum.

Kim olduğuna baktığımda bilinmeyen numara ile kaşlarımı çattım.

*507: yarın sabah 9 da evden alacağım seni damatlık için beden ölçüsü alınacak. Ayrıca ev için de birkaç şeye bakarız.

:Atilla sen misin?

*507: benden başka biri için damatlık alacaksan ben Atilla değilim.

Attığı mesaj yanaklarımı kızartırken telefonu yatağa atıp yanaklarıma vurdum. "Salak neye utanıyorsun adam haklı."

Hemen telefonu elime alıp

:İlahi Atilla bey ne komiksiniz
Tabii hazır olurum o saatte
Sena Hanımlar da gelecek mi?

*507: biz damatlık için ölçüleri verdikten sonra onların yanına gideceğiz

:Tamam teşekkürler
Ve iyi geceler

Mesajımın altında gözüken "görüldü." Yazısı ile gözlerimi belerttim.

"Hayavan!" Diye bağırdığım sıra aşağıdan annemin "Bulut!" Diyen uyarıcı sesi ile telefonu komidine bırakıp yatağa girdim.

Gerçekten bu adam sinirlerimi aşırı bozacak birine benziyordu.

__________

Sabah alarmın sesi ile gözlerimi açmıştım. Üzerime gece yatmadan önce yaptığım kombini giyinirken bir yandan da Ege'ye fotoğraf atıyordum. Beyefendi olmuş mu olmamış mı bana söylüyordu.

Saçlarımı hafif şekillendirirken gözlerim dikkatimi çekti.

Ya o da benimle bu konu yüzünden dalga geçerse?

Diye bir düşünce zihnimi istila ederken gözlerime kahverengi lensimi takmıştım.

Uzun zaman sonra kendimi ilk defa normal görüyordum.

Hazır olduğumda aşağıya inip arabayı beklemeye başladım. Zaten beş dakika sonra gelen arabaya bindiğimde vücudumu bir stres ele geçirmişti.

"Merhaba."dediğimde kısaca başını sallamıştı.

Bu hareketine gözlerimi devirmek isterken kendimi zor tutmuştum.

Geçen günkü gibi odaklanmış, sabit bir şekilde bana bakarken birden yüzüme eğilmesi ile "Napıyorsun?" Deyip geri çekilmiştim.

Yüzüme baktıkça çatılan kaşları ile ben de kaşlarımı çatmıştım. En sonunda sessizliğini bozup "bir daha lens takma." Demişti.

Bu dediği istemsizce kaşlarımı çatmama sebep olurken "pardon?" Demiştim anlamayarak.

"Lens takma. Gözlerini saklama, gözlerin sana çok yakışıyor. İki nadir göz rengini insanlar ameliyatlar ile elde etmeye çalışıyor. Sen ikisine de sahip olduğun halde saklamaya çalışıyorsun, saklama."

Uzun bir süre ona bakakaldım. Yutkunamadım, utandım sonra da duygulandım.

Gözlerime bu kadar dikkat etmesi, ya da gözlerimi sakladığımı anlaması benim için çok önemli şeylerdi.

Kafamı cama çevirip dışarıyı izlemeye başlarken yüzümde oluşan gülüşten bir haberdim.








TAKAS | GAYWhere stories live. Discover now