1/YANLIŞ NUMARA

6K 166 37
                                    

Keyifli Okumalar
Bol bol yorum yapmayı unutmayın.
Sizi çok seviyoruuuuuuum.
BÖLÜM ŞARKISI
Son Seslenişim/Yüzyüzeyken Konuşuruz
________________________________________

Günlerden Pazartesi idi, okulun bitmesine daha 2 ders vardı ve ben şimdiden çok sıkılmıştım. Teneffüsteydim ve bundan sonra iki ders matematikdi, normalde matematiği çok severdim ama gece kitap okumaktan hiç uyuyamamıştım ve çok sıkıldığım için hiç çekilmiyicekti. Neyse,

Ben Buket Arslantaş, 17 yaşındayım ve oyuncu olmak istiyorum ama tam olarak da henüz karar veremiyorum.

Bu okula yeni gelmiştim çünkü Tekirdağ'dan İstanbul'a taşınmıştık.
Ailemle beraber yaşıyordum ama sanki herkes başka bir evdeydi. Babamla annemin arası iyi değildi ama yinede boşanmıyorlardı.

Ben bu okula ve sınıfa geleli daha 2 ay olmuştu ama bir türlü alışamamıştım. Bu okuldaki tek arkadaşım olan dilara kantinden ikimize de muzlu süt almış ve yanıma oturmuştu.

Hemen sütü içmeye başlayıp "Matematikden nefret ediyorum ya" demişti. Kafamı sallayıp "Şu an bende"
Demiştim.
O sırada derse daha yeni gelen Duru'yu gördüm. Okula mı düğüne mi geldiği belli değildi ama umrumda da değildi. Dilaraya dönüp "Matematik ödevini yaptın mı?" Dediğimde cıkladı.

Bitirdiği sütü çöpe atıp tekrardan yanıma oturdu. "Şu Umut hocanın verdiği projeyi nasıl yapıcam ya?" Diye sordu.

Bir dakika, ne projesi??

"Ne projesi ya?" Dedim kaşlarımı çatarak. "Hee sen yoktun dimi?" Dedi ve devam etti "Umut hoca herkese farklı bir proje verdi,Cuma gününe istedi manyak adam" dedi. "Eee ben nasıl öğrenicem bana vereceği projeyi?" Dedim. Yeşil gözlerime baktı ve "İstersen sınıf başkanının numarasını veriyim ondan Umut hocanın numarasını al" dedi. Kafamı sallayıp "Olur, teşekkür ederim " dedim.

Bir kağıda sınıf başkanının numarasını yazmış ve bana vermişti. Önüme döndüğümde zil çalmıştı ve ben bu dersi nasıl atlatacağımı bilmiyordum.

💙💙💙

Şükürler olsun ki ders bitmişti ve eve gidiyordum. Ders çok kötü geçmişti, hoca bir sürü soru sorup durmuştu.
Galiba matematikden kalacaktım çünkü hiçbir şey anlamıyorum.

Eve vardığımda bir duşa girdim ve günün yorgunluğunu üzerimden azda olsa attım. Odama girdiğimde sabah yaptım origamiler masamda değillerdi.

Nereye gitmişti bunlar?

Rahat bir şeyler giydim ve salona gittiğimde annem televizyon izliyordu. "Anne masamdaki origamilerimi gördün mü?" Diye sorduğumda yüzüme bile bakmayarak "Çöpe attım onları ben" dedi. Ne demek çöpe atmıştı?
Gözlerimin dolduğunu gizlemeye çalışarak "Neden çöpe attın anne?" Diye sordum bu sefer. Yine yüzüme bakmayarak "Kötü gözüküyorlardı çünkü" Dediğinde hiçbir şey söylemeyip odama gittim.

Annem böyleydi işte, hiçbir şeye babama bile değer vermezdi. Gerçi babama da iyi biri diyemem çünkü o da kendi yaptığı bir çocuktan, benden utanıyordu.

Odama gittiğimde ellerimle yüzümü kapatıp sessizce ağlamaya başladım, ağladığımı duysa annem gelir ve beni daha da üzerdi bu yüzden kendi anneme bile ağladığımı söyleyemiyor,göstermiyorum.

Yatağıma uzanıp elime bir kitap alıp okumaya başladım. Yaklaşık bir yada iki saat sonra kapı çaldı. Babam gelmiş olmalıydı, ama tek sorun yine saçma sapan bir problem bulup kavga edecekleri olmasıydı. Hergün yaşadığım klasik olaylar.

Düşünmemeye çalışıp tekrar kitabıma döndüm ve daha on dakika bile olmadan bağırış sesleri yükseldi.

"SENDEN NEFRET EDİYORUM OKAN!"
"SANKİ BEN SENİ SEVİYORUM LANET KADIN!"
"SENİNLE EVLENDİĞİM GÜNE LANET OLSUN!"

Başkasına çok değişik gelebilecek kelimeler artık bana çok normal geliyordu. Alışmamam gereken her şeye alışmıştım belki de..

İnsan da kitap okuyacak kafa bırakmıyorlar mu evde. Telefonumu elime alınca aklıma Dilara' nın sınıf başkanının telefon numarasını verdiği geldi, çantamı açıp içinde numaranın yazılı olduğu kağıdı aldım ve yazmaya başladım.

"Merhaba Buket ben"
"Umut hocanın numarasını verebilir misin?"

Diye yazmıştım ama gönderilmemişti.
Neyse birazdan gider diyerek İngilizce ödevini yapmaya başladım. Sanki hiç işim gücüm yokmuş gibi bir sürü ödev veriyorlardı ama yapmaktan da başka çare yoktu.

💙💙💙

İngilizce ödevini yarım saatte bitirmiştim çünkü hâlâ kavga ediyorlardı ve benimde sürekli dikkatim dağılıyordu ama sonunda bitirmiştim. Telefonu açtığımda o numaradan hâlâ bir mesaj gelmediğini gördüm, bir insan telefonuna hiç mi bakmazdı ya. Beklemekten nefret ediyorum.

Bir anda bağırma sesleri bitti ve dış kapının sesi geldi. Odamdan çıktığımda ikiside evde yoktu. Bazen kardeşim olmadığı için ve bu bağırışmaları duymadığı için seviniyordum. Hiçbir çocuk böyle büyütülmemeliydi. Ben zaten alışmıştım artık ama başka hiç kimse böyle kötü bir şekilde büyütülmemeliydi.

En azından şu an yalnızdım, evde kimse yoktu. Aç olduğum için mutfağa gittim, buz dolabını açtığımda içinde hiçbir şey yoktu. Buna da alışmıştım.

Zaten olmam gereken kilonun çok altındaydım ve sürekli stresli olduğum için arada kilo da veriyordum. Aç olmamalı ve kilo almalıydım. Yanıma biraz para alıp marketin yolunu tuttum.
Sadece makarna ve yoğurt almıştım. Eve geldiğimde hâlâ kimse olmadığı için şanslıyım. Mutfağa gidip makarna hazırladım ve odama gittim. Telefonuma baktığımda o numaradan bir mesaj gelmişti evet ama beklediğim bir mesaj değildi.

"Yanlış soruyu doğru kişiye sordun şekerparem"

Yazmıştı. Kaşlarımı çattım ve kendi kendime "Bu kim amına koyayım"

Bir şey yazsam mı direk engellesem ki bilmezken birden ekrana Dilara' dan bir mesaj düştü.

"Kanka ben galiba yanlış bir numara verdim, doğrusu +0534 ..." yazıyordu.

Kimin numarasıydı ya bu?
_________________________________________

Ne desem bilmiyorum umarım beğenirsiniz.
Le Mie Stelle

ŞEKERPARE/Yarı Texting Where stories live. Discover now