16. Bölüm

2.4K 133 32
                                    

Sonunda hastaneden herşeyi bitirip çıktık,bu süre içerisinde annemin cenazesini yaptık ve dibimde olan ateş ve uzagimda olan ama her zaman beni takip eden Oğuzda yanımdaydı.Sonunda kendimi toparladim ve evi yeniden tasarladim,daha canlı ve renkli artik. Bana kötü şeyler hatırlatamiyor. Okula bir hafta ara verdim. Bu sürede en çok sevdiğim ve yetenekli olduğum tek şeyi yapmaya daha cok vakit ayırıyorum, sörf. Ve sonunda yaşadığım şehirde bir sörf alanı buldum. Bu alanda benle birlikte 3 kişi ile sörf yapıyoruz ve bir tane de bu konuda cok becerikli bir hocamiz var. Ve bu gün benim okula gitmemek için aldığım raporun son günüydü.Kendimi cok yalnız hissediyordum ve aklıma yatan deli fikir ile sokağa çıkıp sahipsiz bir kedi aramaya başladım. Ilk gördüğüm kedi cok büyüktü ölmek üzereydi,tek yaptığım şey yanıma aldığım mamadan ona vermek oldu ikinci kedi cok küçüktü ve yanında annesi bana "Uşağıma yaklaşırsan seni paramparça ederim" bakışı atiyordu bu yüzden mama posetini elimi bile uzatmadan fırlatıp olay yerinden uzaklaştım.Tam umudumu kesmisken kalan paramla bir kafeye oturdum ve soğuk bir mocha söyledim.Telefonumu açıp kafede güzel bir fotoğrafımı cektim.Yanimda yaklaşık 100 liram daha kalmisti.Menude 100 liraya ton balıklı bir makarna gördüm. Annem hep bundan yapardı. Sosları bile aynıydı. Ben istesem de onun kadar güzel yapamiyorum :( belki haftalar sonra lezzetli bir tonbalikli makarna yiyebilirim diyerekten kendime ondan söyledim. Yemeye basladigim sırada arkamdan hafif kısık bir miyavlama sesi duydum. Gri ve yeşil gözlü orta yaşlarda çok tatlı bir kedi vardı ve ton balık kokusunu almıştı yemeğimi hızlıca bitirdim ve kalan ton balıklarını ona verdim. Bana beleş asmr yapıyordu. Ben kedi aramaya çıkmıştım, kediyi bulmuştum ama kediyi taşıyacak hiç bir şey getirmemiştim,işte malım diyorum anlamıyorsunuz.Cafeden bir poşet istedim, hayır, hayır kediyi poşete koyacak kadar salak değilim tabiki. Tüm çantamı poşete boşalttım ve sırt çantamın içine kediyi yerleştirdim. Kafasını cikarabilecegi kadarda boşluk bıraktım. Herkes bana bakıyordu çünkü kedi sürekli çantada garip garip haraket ediyor ,arada da kafasini çantanın içine sokup çıkarıyordu. Yürümeye devam ederken birden ağzıyla bir şey yermiş gibi ses çıkarmaya başladı ve saçımın geriye gittiğini hissettim,hayvan açtı AÇ saçımı yiyordu. Neyse ki bilegimde yesil kurbağalı tokam vardı,alemin bileğinde sevgilisi olduğunu göstermek için siyah toka olur,bende kurbağalı yeşil toka! Ben saplar derneği açmaya karar verdim oralet sevenler derneği varsa saplar derneği niye olmasın?? Herneyse şükürler olsun ki eve vardım ve derin bir nefes alabildim. Şimdi ben bu kediye ne mamasi alacaktım? Hangi boy kum kabı alacaktim hiç bir şey  bilmiyordum. Bunu bilebilecek tek kişi vardı,4 kedisi olan Oğuz. Ama ona dediklerim haklı olduğumu düşünsem de ağırdı ve yüzüm yoktu aramaya. Sonra bir şekilde hallederim adlı mükemmel yardımcı cümlemi dile getirip kafama takmayı kestim. Ta ki cantamin dibindeki kahverengi kahverengi bana gülümseyen sıçmığı görene kadar . Ölsem de dokunamazdim. Gurur murur kalmamıştı bende telefonu açtığım gibi Oğuz (sınıftan) numarasini çevirdim ve açınca aynen şöyle dedim "Oğuz şimdi özür dilememin falan hiç sırası değil kedi çantama sıçtı napicam eve gel hemen cantamin dibi bok kokuyor"
"Ne kedisi kızım sen 4. Katta değil misin nerden girecek kedi"
"Ya sen gel işte sıçmıkla göz gözeyim diyorum sana"

İkinci ElHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin