20

72 12 0
                                    

13. bölümü Hanbin'in bakış açısından okuyacaksınız. Bu bölümü daha iyi anlamak için o bölüme kısa bir göz atabilirsiniz. :)

&

Hanbin'den...

Artık bana temas etmekten bile kaçınıyordu.

"Biraz tükenmiş hissediyorum. İyileşmek için bir süre yalnız kalmam gerekiyor."

Bana son söyledikleri bunlar oldu. Sebebini her zamanki gibi söylemeyecekti.

Yine de onu beklemeye kararlıydım. İstediği zaman beni aramasını söyledim. Öylesine bir bahane için bile olsa aramasını istiyordum. Ama günler geçmesine rağmen o hiç aramadı.

Nerede yanlış yaptığımı bilmiyordum. Çaresizlik içinde yapabildiğim tek şey hastanede yatan Wonyoung'u her gün ziyarete gitmekti.

Jinri'nin onu henüz görmeye gelmediğini öğrenmiştim. Arkadaşı değil miydi? Elbet bir gün gelecekti. O gün onu görebilme ümidiyle Wonyoung'u ve refakatçisi Wonbin'i sürekli darlamaktaydım.

Kaçıncı olduğunu bilmediğim ziyaretlerimin birindeydik. Wonyoung'a hediye gelen tatlı mandalinalardan birini afiyetle yerken kafama bir toka yedim. Atan kişi karşı koltukta oturan Wonbin'di.

"Oyunu doğru düzgün oynasana lan. Senin yüzünden sürekli ölüyoruz."

Wonyoung zaten bir arkadaşımdı. Ama bu sürede Wonbin ile de arkadaşlığımız gelişiyordu. Çünkü hastane odasında birlikte oyun oynayıp gelen yemekleri yemekten başka yapacağımız bir şey yoktu.

Bu ikilinin ilişkisini ise hala anlayabilmiş değildim. İkisi de birbirine karşı o kadar ciddiyetsizdi ki sorunlarımız olmasına rağmen asla Jinri ve ben gibi olamazlardı.

"İlk oyunda yanan sendin."

"Ondan sonraki on üç oyunda yanan kimdi?"

"Sus çok konuşma ve oyna."

Wonyoung'un bir Wonbin'e bir bana dönen bakışları, her zamanki gibi psikolojik baskısını sürdürüyordu. "Sizden hasta refakatçisi falan olmazmış. Benim dışımdaki her şeyle ilgileniyorsunuz!"

"Sana da oyna dedik."

"Savaş oyunu mu? Almayayım!"

"Mandalinadan bir tane daha atsana."

"Yok sana mandalina! Git evinde ye."

Dudağımı büzerek Wony'e baktım. Gidemezdim. Jinri'yi beklediğimi o da biliyordu. Bu yüzden tüm hasta kaprislerine rağmen bana karşı ılımlıydı.

En sonunda bıkkın bir nefes vererek mandalinayı kafama fırlattı. "Al ye. Parazit seni."

Bu ikili kafama bir şeyler atmayı çok seviyordu.

Oyunda son üç kişi kaldığı an ikisi bizdik ve birisi karşı takımın adamıydı. Kazanmaya ilk kez bu kadar yaklaşmıştık. O oyuncuyu öldürünce işimiz bitecekti.

Wonbin heyecanlanıp tuhaf sesler çıkarırken ben de kazanacak olmanın rahatlığıyla gevşemiştim. O rahatlıkla yanlış bir hareket yapar yapmaz karşı oyuncu ikimizi birden öldürdü.

Wonbin telefonu fırlatıp sinirle ayağa kalkarken ben de şok içinde kalktım. "Lan niye şimdi!? Niye tam bu zaman!?"

"Valla benim bir suçum yok! Arkamda olduğunu görmemişim!"

Wonyoung, yatağının iki tarafında birbirine sataşmaya başlayan bizi eğlence içinde izliyordu.

"Suçunu kabul et! Senin hatandı!"

"Etmiyorum ya! Elim kaymış olabilir bu bir hata sayılmaz!"

O sırada çalan kapının açılması bir oldu. Hırs dolu bakışlarımı Wonbin'den çekip kapıya döndürdüğüm an O'nu gördüm.

Yıllar gibi geçen günler sonra Jinri'nin varlığı tam karşımdaydı. Göz göze geldiğimiz an, yüzünün düşüşüne en yakından şahit oldum.

Görmeyi en çok beklediğim insan, beni gördüğüne üzülmüş gibiydi. Bu gerçek, beni ilk kez bu odada fazlalık olarak hissettirdi.

&

Verdiğiniz tek bir oy beni o kadar mutlu ediyor ki... Lütfen bu hikayeyi okuyorsanız bir oyu benden esirgemeyin.

how did it end? 〄 sung hanbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin