Giriş

277 28 9
                                    

                           

                               🖤

"Seliiim..." diye bağıran küçük kızı farkedince kafasını okuduğu kitaptan kaldırdı ve kendisine hızla koşmaya başlayan ikizini gördü.

Salak.

Yine saçını başını dağıtmıştı.

Bu kez onunla konuşmamakta kararlıydı. Çünkü daha bu sabah en sevdiği kitabının çamura düşmesine sebep olmuştu bu baş belası. Küçük kız hemen yanına gelip haki yeşili gözlerini doğrudan ikizine odakladığında tepki alamamak onu üzmüştü.

"Hadi gel muhteşem yüzyılcılık oynayalım. Ben Miğğrimağ olim sende Selim. Ben senin ablan olurum sende benim istediklerimi yaparsın." dedi.

"Yürü git şuradan konuşmuyorum ben seninle."dedi Selim. Ne zaman ona küsmeye çalışsa Esila bir yolunu bulup onu oyun oynamaya ikna ediyordu. "Sen bana küsemezsin..."

"Niyeymiş ?"

"Çünkü ben senin kardeşinim ve kardeşlere küsülmez."dedi ve küçük elleri ile çaktırmadan kitabın bir ucunu tuttu. "Eğer küsersen kitabını böyle kaptırırsınsın." diyerek kitabı aldığı gibi koşmaya başladı.

"ESİLA ! ESİLA ! Tam dayaklıksın." deyip haylaz ikizinin peşinden koşmaya başladı.

"Sıkıyorsa döv."

"Gel buraya bacaksız." Onun öfkesine rağmen Esila zorla da olsa yine onu oyuna sürüklemiş ve bunun zevkini kahkahalar atarak çıkartmaya başlamıştı. Esila, yetimhanenin arka bahçesindeki büyük ağacın arkasına saklanırken görünmediğini düşünüyordu. Selim ağacın diğer tarafından gelip Esila'yı yakaladığında küçük kız için artık herşey çok geçti. Selim ikizinin zayıf noktalarını çok iyi bildiğinden doğrudan onu karnından gıdıklamaya başladı. Bu gıdıklamalar Esila'nın her ne kadar hoşuna gitse de herkese yenilirdi ama Selim'e asla... İkizinin siyah saçlarından tuttuğu gibi çekti. "Aahhh ! Bırak saçımı salak çocuk."

"Sensin salak. Sende beni gıdıklama o zaman." dediği anda ikiside birbirini bıraktı. Selim acıyan saç diplerini ovuştururken kaşlarını çatarak karşısındaki kıza baktı. Haki yeşili gözleri dolmuş, bembeyaz yüzünün her yeri kızarmıştı.

"Domates olmuşsun yine."

Küstüğünü belli etmek için omuzlarını kaldırdı. Bu Selim'i daha da kızdırmıştı.

"Kitabımı mahvettin, müdire anneden azar yememe sebep oldun ve saçımı çektin. Sana küsmesi gereken benim Esila."

"Banane önce ben küstüm."

"İyi o zaman bende sana bir daha o atkıyı vermem."deyince Esila'nın gözleri kocaman açıldı ve hemen ikizinin kollarına yapıştı. "Tamam. Affettim. Hadi atkını getir."

"Niye be ?"

"Üşüdüm."dedi Esila. Bu cümle Selim için yeterliydi. "Öf iyi tamam. Bekle getiririm hırka."

"Hırka istemem ben."dedi Esila mızmızca. "Senin atkını istiyorum." dedi.

"Ya ne istiyorsun benim atkımdan yaa ? Üşüyünce hırka giymek yerine atkı mı takılır ?"

HAKİ YEŞİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin