6. bölüm

2.3K 133 124
                                    

Sessizlik. Kocaman bir sessizlik.

Karacaoğulları ailesi ile şuan sofrada oturuyorduk. Fakat sanki herkes yemin etmiş gibi sessizdi. Sofrada sadece çatal bıçak sesileri vardı.

Ailenin bütün fertleri beni izliyordu fakat ben gözlerimi Kerem'den çekmiyordum. O bana bakmamak için olan üstü bir çaba sarf ediyordu.

Ne kadar sakin görünse de sürekli gözleri ile bakacak bir yer araması, yemek yerle oynaması ve ağzındaki lokmayı bitmesine rağmen bitmemiş gibi çiğnenmesi sakinliğini desteklemiyordu. Bu da bana inanılmaz bir keyif veriyordu açıkçası.

Noldu doktor bey?

Doktor'u tek fark eden kişinin ben olmadığımın farkındaydım. Sonuçta koskoca Yüzbaşı! Tabiki fark etmişti. Ne zaman fark ettini bilmiyorum ama farkındaydı bundan emindim.

Erdem işini çok ciddiye alırdı ve çokta iyi yapardı. Tamam benle dövüşürken ben yenmiş olabilirdim fakat buna o izin veriyordu. Yoksa ben bırak yüzbaşını dövmeyi, sendeletemezdim. Sadece bir süreliğine idare edebilirdim belki.

Bu yüzden her dövüştüğümüz de sert vuruyordum. Çocuk mu kandırıyorsun piç kınalı?

Neyse sinirlenmiyceğim. Şuan önemli işlerim var sonra kınalı ile ilgilenirdim.

Gözlerim bana çok benzeyen ve her baktığımda şoka girmek üzere olduğum çocuğa kaydı. Geldiklerinden beli kaçamak bakışlarla bana bakıyor ve evi daha doğrusu benim ve Erdem'in fotoğraflarını ve kupalarımı inceliyordu.

Pars.. benim ismim kadar olmasa da güzel bir ismi vardı gözlerimi daha fazla üstünde tutmadan yanın ya oturan Eren daha doğrusu Avukat bey'e çevirdim.

Avukat olduğuna emindim. Davranışları çok ele veriyordu kendini ya da bunu bilerek yapıyordu. Sürekli soru ve şüphe dolu duygular taşıyan bakışlarını etrafta gezdiriyordu ve bundan çekinmiyordu.

Ona baktığımı hissetmiş gibi bakışları bana döndü. Onu gözlemlediğimin farkındaydı ve bundan nedenini bilmediğim bir şekilde zevk alıyor. Dudağı yukarı doğru kıvrıldı ve bana göz kırptı.

Şahsen bu hareketini Erdem görseydi senin o gözün yerinde olmazdı avukat bey.

Gözlerimi ondan çekip Erdem 'le sohbet eden ama bakışlarını sürekli sürekli bana çeviren Alp'e döndüm. İstese beni gizlice ve benim asla anlayacağım bir şekilde izleye bilirdi fakat o bunu yapmıyordu. Açık açık beni izliyordu ve bunu gizlemeye gerek duymuyordu. Beni izlediğimi fark etmemi istiyordu. Erdem'de bunu fark etmişti ama buda bir art niyetten ziyade başka bir neden olduğunu düşündüğüne emindim.

Ona baktığımı fark etmiş ve hafif bir şekilde sırıtmıştı.

Sırıt sen sırıt komutanın da sana sırıtıcak göreceksin şimdi.

Gözlerimi üzerimden bir an bile çekmeyen Kara Karacaoğulları' na çevirdim.

Bu nasıl bir soyadı lan?

Çölde susuz kalmış ve günler sonra su bulmuş gibi bana bakıyordu. Biraz daha öyle bakarsan ya ben kafasını kıracak ya da bunu zevkle Erdem yapacaktı. Bakışları bir çok duyguya ev sahipliği yapıyordu ama ben anlamak istemiyordum açıkçası... Bakışları canımı acıtıyordu nedeni asla biliyordum ya da bilmek istemiyorum emin değildim.

Öyle bakma zalimin oğlu canım acıyor...

Gözlerimi bu sefer velete çevirdim. Evet evet velet. Kendince kötü bakışlar yoluyordu bana. Bakın kendince diyorum. Yoksa kedi bakışlarından farkı yoktu bakışlarının.

Meleğin Çiftliği Where stories live. Discover now