15. Bölüm 🍀

24 5 12
                                    

Instagram | calantheross

♫ | Sezen Aksu - Kurşuni Renkler

♫ | Sezen Aksu - Kurşuni Renkler

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Ertesi gün ilk dersimiz yoktu. Bu yüzden Mücahit ağabeyin ilk servise çıkışında değil bir sonraki çıkışında okula gitmek için evden ayrılıyordum. Ancak gene de ders saatinden erken varmış oluyordum. Bundan şikâyet ettiğim de yoktu tabii ki. Günümü güzelleştirecek notu daha erken okuyup onun sevincini yaşayabiliyordum dakikalarca.

Tam da rutinimdeki gibi yaptım her şeyi. Okula gelir gelmez ağacıma çıkıp notumu aldım. Ve dakikalarca orada oturdum kuşların cıvıltısı eşliğinde.


"İnsanlar birbirinin maddi yardımlarına ve paralarına değil, sevgilerine ve alakalarına muhtaçtırlar... Demiş Sabahattin Ali. Peki, ben en çok neye muhtacım biliyor musun? Senin o güzel gülüşüne. Sen gülünce sert geçen kışlarımın arasında bir çiçek açıyor. O an bir daha seviyorum seni."


Ormandan gelen kuş cıvıltıları artık içimdeydi sanki. Kanatlarını çırpıp özgür kalabilmek için uğraşıyorlardı canla başla. Her kanat çırpışlarında içim iyi anlamda burkuluyordu, kusacak gibi oluyordum. Bıraktıkları hastalık belirtilerine sarıldım gözlerimi kapatarak.

Annemin mezarına gittiğimde anlatacağım şeylerden biri içimdeki kuşlar olacaktı. Bu hisleri onun da hissettiğini biliyordum. Çünkü ona sormuştum bir kere.

Eski bir Türk filmi izlerken aşk konusu geçmişti orada. Annemin tebessümünü yakaladığımda ise meraklanarak "Sen hiç âşık oldun mu anne?" demiştim.

"Evet, oldum," diye yanıtlamıştı tereddüt bile etmeden.

"Babama mı?" Soruma karşılık başını sessizce sağa sola salladığında kaşlarımı kaldırmıştım daha fazla merak içinde. "O zaman aşk kötü bir şey mi?"

"Her zaman âşık olduğun kişiyle ömrünün sonuna kadar mutlu yaşayamayabilirsin fındık burunlum. Hatta âşık olduğu kişiye bunu söyleyemeyen veya daha kötüsü hiç âşık olmayan insanlar var bu hayatta. Ben âşık oldum ve bana çok güzel bir hediye verdi. Bu benim için her zaman yeterli olacak." Kollarını bana doladığındaki gelen sıcaklığı şu an ağaç dalımda otururken bile hissedebiliyordum.

Annemin getirdiği sıcaklıktan kendimi zor da olsa koparıp derse gitmek üzere yola çıktım. Mehir'le bina girişinde karşılaşınca ben tek kelime bile edemeden konuşmaya başladı.

"Hayatın sillesini ilk tadışım değildi. O yüzden bu konu hakkında konuşulmasın. Aynısını Umut'a da söyledim. Oldu ve bitti. Üstünde durmaya değmez." Cevap vermemi beklemeden sınıfa doğru yöneldi. Söylediklerine de karşı çıkacak halim yoktu elbette. O nasıl derse öyle olacaktı.

Mehir bakışlarıyla herkesi geri püskürtebiliyordu fakat kesinlikle konuşmaları durduramıyordu. Bazı dakikalar cidden kendine güveni tam olan bir insanın bile bu konuşmalar yüzünden yaşam enerjisi kırılabilirdi. Her şeyden kaçma isteği uyanıyordu insanın içinde ister istemez. Ancak asıl kolay olan da buydu belki de. Biz zoru başararak sorunların üstüne gidiyorduk bugün.

Bahar RüzgârıWhere stories live. Discover now