Sonunda Buldum Seni

64 14 81
                                    


2.Bölüm

Hatalarım varsa affola~~~~~~~~

--------------------------------------------------------

Baekhyun'u sıcak bir yaz akşamında tanımıştım. Gecenin bir yarısı ağlayarak uyandığım kabustan, belki beni sakinleştirir diye açtığım radyo kanalıyla.

Şarkı söylüyordu, sesi o kadar güzeldi ki ağlamayı kesip duvarı izlerken sadece ona kilitlenmiştim. Kısa bir süre içinde şarkı bittiğinde radyo sunucusu ismini söylemişti, Byun Bekhyun.

Böyle başlamıştı işte Baekhyun hayranlığım. Şarkılarını dinler röportajlarını ve varyete şovlarını izlerdim. Bir gece yine öylesine açtığı bir canlı yayınla eşcinselliğini duyurduğunda ise tek düşündüğüm şey etraftaki dar görüşlü insanlardan alacağı büyük nefret olmuştu.

Bundan sonra başlamıştım isimsiz kutuları stüdyoya göndermeye.

Yirmili yaşlarımın başına denk geliyordu bu yıllar. Yirmi iki yaşındaydım. Dükkan da en başta Büyükbabama aitti. Bana bu işi öğreten Büyükbabamdı zaten. On iki yaşındaydım beni yanına alıp yetiştirmeye başladığında. Baekhyun'a ilk bilekliğini yaptığım sıralarda ise Büyükbabam dükkanı bana devretmek üzereydi.

İlk başta çok detaylı tasarımlar yapıp ona göndermeye çekiniyordum. Kendime güvenim yoktu. Zaman geçtikçe oturmuştu her şey. Tasarımlarım da benimle büyümüş, daha detaylı hale gelmişlerdi. İlk yıllarda sade ve zarif olan kolyelerim, bilekliklerim ve küpelerim yıllar geçtikçe kendini bulmaya çalışan kişiliğim ile beraber gelişmişlerdi.

Şimdiki zamanda ise her bir takısı için haftalarca kafa yorduğum adam, beni ilk kez görmüştü. Arkamı dönüp tereddüt etmeden kaçmıştım ben de. Böyle bir karşılaşma istemiyordum, bulunduğum gölgeden memnundum zaten lakin Baekhyun ona o gece götürdüğüm küpeleri her konserinde takmış, bir de laf arasında gösteriş yapmıştı onlarla. Bu da bana 'seni unutmadım' mesajı veriyor, deli gibi korkutuyordu. Peşime düşeceğini biliyordum.

İki haftalık konser turu bittiğinde ve üç gündür ses soluk çıkmadığında ise unutuldum diye düşünüp mutlu olmuştum. Ertesi sabaha kadar sürmüştü bu da.

Sabah saatlerinde her zamanki gibi dükkanı açmış, dün tamir için bana getiren bileklikle ilgilenirken çalmıştı kapıya asılı olan zil. Kafamı kaldırıp çok sevdiğim kahverengi gözlerle göz göze geldiğimde ise bir anda tüm dünya durmuştu.

Kırmızı, beyaz Supreme sweeti, siyah kot pantolonu, yine sweet gibi kırmızı beyaz jordanları ve ağzındaki maskesi ile geniş omuzlarıyla girişte durmuş dikkatlice beni inceliyordu. Titreyen bacaklarımla sandalyemden kalkabildiğimde ise gözleri birer hilal şeklini almış, "İşte buldum seni." demişti.

Oracıkta bayılıp gidecektim.


"Bu konuşmayı hemen yapmak istiyorum fakat daha kapalı bir alana geçsek iyi olacak."

Sakin sesiyle kurduğu cümleyle istemsizce titremiş, dükkanın camlarına bakmıştım. Doğru söylüyordu, birileri fotoğrafını çekip bunu yayınlayabilirdi. Gözlerimi atölyemin kapısına çevirip tekrar ürkekçe ona döndüğümde ise hareketlenmiş, beni beklemeden içeri girmişti.

Byun Baekhyun, ilham kaynağım az önce atölyeme girmişti. Gerçekten şuracıkta ölecektim.

Peşinden ben de içeri girip tüm ışıkları yaktığımda odanın ortasında durmuş, etrafı izlediğini görmüştüm. Bir süre hareket etmekten korkarak öylece onu beklediğimde sonunda hareketlenmiş, Sehun'un bana zorla aldırıp buraya koydurduğu L koltuğa ilerleyip oturmuştu.

You're My Solitaire - BaekYeolTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon