37

3.3K 305 41
                                    

"Sabahın köründe şafak operasyonu gibi Busan'a gideceğiz diye uyandırılır mı bir insan ya." Jimin söylenmeye devam ediyordu çünkü sabahın 6'sında kapısı çalınmış ve karşısında avel avel sırıtan bir adet Yoongi ve bir adet Taehyung ona apar topar valiz toplatmışlardı. 

Jungkook kahvesinden bir yudum aldıktan sonra saatlerdir söylenmeye devam eden arkadaşına göz devirdi. Bir benzin istasyonunda mola vermiş ayaküstü kahvelerini içiyorlardı. Sabahın soğuğu hala etkisini sürdürdüğünden Taehyung'un burnu kıpkırmızı kesilmişti.

Üzerindeki pek de kalın sayılmayan hırkanın kollarını çekiştirerek elini üşümekten korumaya çalıştığı sırada Jungkook ile göz göze geldiler. Taehyung üşüdüğünü belli edip adeta duygu sömürüsü yaptığında, Jungkook gülmemek için kendini zor tutmuş ve ciddiyetini korumaya çalışarak bir kolunu yana doğru kaldırmıştı.

Bunun kendisi için bir davet olduğunu anlayan Taehyung ise sevinçle zıplayarak Jungkook'a koşmuş ve bedenine sımsıkı sarılmıştı. Başını 'ne yapacağım ben seninle' der gibi sallayan Jungkook, koluyla sevgilisinin sırtını okşayarak onu ısıtmaya çalışırken, Taehyung sırf bu an bozulmasın diye donmaya razıydı.

"Ya güzelim sen niye böyle yapıyorsun, gel şöyle kurban olayım ya." Yoongi'nin Jimin'i sakinleştirme çabaları sonuç vermezken sonunda yola devam etmeye karar vermişlerdi. Arabayı Yoongi kullanıyordu ve Jimin de yanındaki koltukta kolları bağlı bir şekilde dışarıyı izliyordu. 

Arka koltukta ise bir köşede Taehyung, bir köşede Jungkook oturuyordu. Jungkook da Taehyung'a bakmak yerine o yokmuş gibi dışarıyı izliyordu. Esmer olan bu durumla nasıl başa çıkacağını bilemiyordu. Aklına gelen ilk şeyi yaptı çok düşünmeden. 

"Ahhh" Bir anda yüksek sesle bağıran Taehyung'a döndü herkes. "İyi misin bir şey mi oldu?" Jungkook endişe ile ayağını tutan sevgilisine döndü. "Kramp girdi sanırım, çok acıyor!" Ağlamaklı bir ses tonuyla konuştu esmer. 

"Çıkar ayakkabıyı getir getir!" Jungkook ne yapacağını şaşırmış şekilde bir çırpıda çıkardı Taehyung'un ayağındaki ayakkabıyı ve arka koltukta yan dönmesini sağlayarak ayağını kendi bacağının üzerine koydu. "Burası mı?"

"Evet, evet tam orası!" Taehyung canı yanıyormuş gibi konuştuğunda Jungkook çorabının üzerinden ovmaya başlamıştı bile ayağını çoktan. "Kaç kere dedim sana, az su içiyorsun ondan oluyor hep bu kramplar." Jungkook aralarındaki tatsızlığı tamamen unutmuş bir halde sevgilisinin acısını dindirmeye çalışırken Taehyung sonunda onun dikkatini çekebildiği için zevkten dört köşeydi. 

Bir süre yollarına bu şekilde devam ettiler. Taehyung'un Jungkook'un dizi üzerinde duran bir bacağı önce iki bacak  olmuş, ardından da uyumak istiyorum bahanesiyle ters dönerek başını koymuştu sevgilisinin dizlerine. Şimdi ise Jungkook'un saçlarını okşayan parmaklarının verdiği güzel hisle yolculuğun tadını çıkarıyordu. 

"Sonunda varabildik." Jimin sitemli sesiyle arabadan indi nihayet durduklarında. Taehyung da Jungkook'un dizlerinden kalkıp etrafı incelemeye başladı. Çünkü nereye geldiklerini kendisi de bilmiyordu. Programı tamamen Yoongi yapmıştı. Tek bildiği Yoongi'nin başka bir idol olan arkadaşının Busan sahilinde gözlerden uzak bir evine gelmiş olduklarıydı. 

Jimin her ne kadar sitemli olsa da geldikleri evin güzelliğine kapılmaktan alıkoyamamıştı kendisini. Hayran gözlerle etrafını izliyordu. Yoongi ve Jungkook'un valizleri almasıyla eve nihayet girdiler.

Son derece şık bir tasarıma sahip olan ev sadece yazlık olarak tasarlanmamıştı. Salonun dekoruna renk katan bir şömine de vardı. "Taehyung üst kattaki oda sizin, biz Jimin'le aşağıdaki odada kalırız." 

Taehyung başıyla onayladığında Jungkook hiçbir yorum yapmadan valizleri yukarı çıkardı. Sevgilisini takip etti Taehyung da küçük adımlarla. Odalarına girip kapılarını kapatır kapatmaz ilk konuşan Jungkook oldu. "Burası ne alaka şimdi Taehyung ? Ne yapacağız burada?" 

"Jungkook bak biliyorum hala çok kızgınsın bana ama yemin ederim ben çok pişmanım. Keşke şu elim kırılsaydı da yazamasaydım sana o sözleri. Biraz baş başa zaman geçirirsek kendimi sana affettirebilmeyi umdum buraya gelirken, lütfen reddetme beni." 

Jungkook'un sevgilisini çoktan affetmiş olduğu aşikardı esasında. Sadece onun dikkat çekebilme çabaları çok hoşuna gittiğinden biraz uzatıyordu bu trip işini. "İyi bakalım affettir kendini demiyorum bir şey." Sevgilisinden aldığı pozitif dönütle çocuk gibi ellerini çırptı Taehyung. 

"O zamaann önce sana mis gibi bir kahvaltı hazırlayarak başlayayım ne dersin?" Neşeli sesiyle sordu Taehyung. "Sen ve yemek hazırlamak ?" Jungkook komik ve sorgulayıcı bir tonda konuştuğunda hemen dudaklarını büzdü ve kaşlarını çattı Taehyung. "Ne var yapamam mı sandın?" 

Jungkook bu kez gülümsemesine engel olamamıştı. Taehyung gerçekten ne kalbine ne de ruhuna hiç iyi gelmiyordu. Bir gün sevgi komasına girip öleceğine emindi. "Aman tamam büzme dudaklarını hemen, ama en azından sana direktif vermeme izin ver. Eski aşçı sayılırım sonuçta." 

Taehyung'un ekmeği andıran gülümsemesi geri dönerken "Emredersiniz şef" diye bağırdı. Sonrasında ise sevgilisinin elinden tutup onu mutfağa sürüklemeye başladı. 

- - -

Aradan geçen yarım saat içerisinde Jungkook ve Taehyung şömineyi yakıp kahvaltıyı güç bela hazırlamayı başarmışlardı. Taehyung sürekli bir şeyleri yanlış yapıyor, Jungkook onu düzeltmek için yanına geldiğinde ise sevgilisine sırnaşmak için türlü bahaneler üretiyordu. 

Jungkook bunun pek tabii farkında olsa da işine geldiği için hiç çaktırmadan devam ediyordu. Nihayet sofrayı kurmaları ile odalarında olan Yoongi ve Jimin ikilisi de yanlarına gelmişti. Hep birlikte kahvaltı yaptıkları sırada Jimin'in yolculuk sırasında olduğundan çok daha iyi bir ruh haline sahip olduğu aşikardı. 

Yoongi her nasıl olduysa Jimin'i bir nebze yumuşatmayı başarmış görünüyordu. Kahvaltı boyunca Yoongi ve Taehyung'un idollük hayatlarının son bulması ve sonrasında ne yapacakları ile ilgili planları konuşuldu. 

"Sen Busan'a mı dönmemizi istersin Seoul'de mi kalmamızı tercih edersin sevgilim? Ona göre iş bakayım ben de." Taehyung, Jungkook'a dönerek konuştuğunda ağzına götürmek üzere olduğu domatesi tekrar indirdi Jungkook. Taehyung'un böyle önemli bir meseleyi çok önemsizmiş gibi kendisine sormasından etkilenmişti.

Sonuçta tüm hayat düzenini değiştirmekten bahsediyordu ve bunu Jungkook'un isteklerine göre yapması ona ne kadar değer verdiğinin bir kanıtıydı. Jungkook kalbinin ısındığını hissetti, sevgilisine duyduğu sevgi sanki bedenine sığmayacak gibi hissetti bir an. "Bilmem ki, sen nasıl istersen." demekle yetindi. 

Kahvaltı faslı nihayet bittiğinde herkes bulaşıkları toparladı el birliğiyle. Bu sırada Jimin'in evin denize bakan ve tavandan yere kadar camdan oluşan kısmına bakarak "NEEEE" diye bağırmasıyla herkesin dikkati ona kaydı. 

Evin arka kısmındaki terasta denizle birleşiyormuş gibi görünen bir sonsuzluk havuzu vardı. "Ah şey evet neredeyse unutuyordum, havuz ısıtmalı bu arada isterseniz akşam girebiliriz." dedi Yoongi Jimin'in aksine son derece sakin bir tonla. 

Pencereye yaklaşmış olan Jungkook ise hayatında ilk defa böyle bir manzara ile karşı karşıya olmanın büyüsüne kapılmıştı ve havuzda sevgilisi ile zaman geçirmek için fazlasıyla sabırsızlanıyordu. 

-끝-

I'm Right Here | TaekookWhere stories live. Discover now