Sen gel bu sefer

325 19 3
                                    

Kızımı bulamadan dönmüştüm eve. Ceren'e ne diyecektim şimdi?

Kapıdan içeri girdiğimde onun sesini duymuştum. "Asel!" Diyerek aşağı koşuyordu. Nasıl söyleyecektim 'kelebeğim kızımızı bulamadım' diye? Nasıl söylenirdi bu?

Hızlı adımlarla yanıma geldiğinde Asel'i arar gibi etrafa bakıyordu. Daha sonra umutla gözlerini bana çevirdi. "Kazım, kızımız nerde? Asel'im nerde Kazım?" Yutkunmakta zorluk çekmiştim. Ağlamamak için zor tutuyordum kendimi.

"Bulamadım" Dediğimde umutları can çekişerek ölmüştü. Öylece bakıyordu bana. "Ama söz vermiştin" Dedi titreyen sesiyle. Yüreğimi burkmuştu bu söylediği.

"Söz vermiştin Kazım bulacağım getireceğim demiştin! Sen sözünü tutarsın getirirsin diye ağlamadım ben!" Bunları söylerken ise ağlamaya başlamıştı.

Bana üst üste vururken ben ise ona engel olmuyordum. Öldürse haklıydı. "Neden yalan söyledin neden neden neden!" Tişörtüme sımsıkı tutunup başını göğüsüme yaslayarak daha sesli ağlamaya başlamıştı.

Bir elimi saçlarına, bir elimi beline götürerek sımsıkı bastırdım onu kendime. "Özür dilerim sevgilim. Çok özür dilerim ama yemin ederim ki çok aradım arayıpta bulamadım"

"Kazım kızımı istiyorum" Ağlamaktan bitap düşecekti. Onu kucağıma aldım. "Gel odamıza gidelim bebeğim benim" Diyerek alnına dudaklarımı bastırdım ve üst kata çıkarttım.

Saatlerdir ağlıyordu. Ateşinin çıkmasından korkuyordum. "Güzelim yeter ağlama artık bak ateşin çıkacak"

"Ben kızımı istiyorum Kazım. Onun kokusunu, sesini, gece ağlamasına uyanmayı istiyorum ben. Ben Asel'imi özledim"

"Bende çok özledim aşkım bende çok özledim emin ol çok özledim. Biriciğim o benim. Ama ağlayarak sadece kendi kendine acı çektirirsin bak bulacağız bırakmayacağız kızımızı Murat'ın eline"

Yattığı yataktan doğruldu ve bağırabildiği kadar bağırarak konuştu.

"Ne zaman Kazım ne zaman! Çocuğum açlıktan, soğuktan, ağlamaktan öldükten sonra mı! Cesedine mi sarılacağım ben çocuğumun!"

Ona sarıldım ve alnına dudaklarımı bastırdım. Alev alev yanıyordu. Bunu bildiğim için ağlamamasını söylemiştim ama yine kendini düşünmemişti.

"Kalk, duşa gireceksin alev alev yanıyorsun" Gözlerini açık tutamıyordu bile. Yarı çıkan sesiyle "İstemiyorum" Dediğinde onu zoraki kaldırıp banyoya götürdüm. "Çıkart üstündekileri hadi güzelim. Daha fazla da ağlama"

Bana daha fazla karşı çıkmayıp üstünü çıkarttığında rahatsız hissetmemesi için lavabodan çıkarak odadaki yatağa oturmuştum. Çaresizce ne yapacağımı düşünürken Ceren'in çalan telefonunu elime aldım.

Murat arıyordu. Telefonu açtım ve sinirle konuşmaya başladım. "Murat seni bir bulayım var ya önce kızımı alıp sonra seni gebertmezsem adam değilim!" Onun kısık sesli kıkırtısının ardından kızımın ağlama seslerini duyduğumda gözlerim dolmuştu.

"Asel'im" Diyebildim sadece. "Asel'in tabi. Hatta bak yakınlaştırayım daha yakından duy sesini" Diyerek telefonu Asel'e yaklaştırdığında sesini daha yakından duymuştum.

"Asel. Asel babacım ağlama. Bak beni dinle kızım şşt ağlamak yok" Dediğimde ağlama sesi yavaş yavaş kesilmiş, sadece çıkarttığı bebeksi agucuk sesleri kalmıştı. Kızım, sesimi tanımıştı.

"Sakın korkma kızım tamam mı? Kurtaracağım seni sakın ağlama, ağlama baba bulacak, bırakmayacak seni"

Tekrar Murat konuşmaya başladığında gözlerime dolan yaşlar bir bir akmıştı. "Ee Karataş? Seçim senin. Ya karın ya da kızın"

Feryat 2/Kazımcan Karataş Where stories live. Discover now