Kalp yerden yere sürünür

407 25 4
                                    

Hazal yengem göz yaşlarımı silerek oturduğum yerden kaldırmıştı beni. "Gel yüzünü yıkayalım güzelim" Dediğinde onu başımla onaylayıp lavaboya gittim. Yüzümü yıkamama yardım ettikten sonra beni kendime getirmişti.

"Bak şimdi sen bunu saklarsın saklama. Barış'a yansıtmamak isteyebilirsin ama Kazım'dan sakın saklama. Bak engel olursa o olur"

"Nasıl söyleyeyim ki? Demez mi yüz vermesen takılmazdı peşine diye?"

"Hayır tabiki neden öyle bir şey söylesin? Lütfen Ceren saklanacak bir konu değil bak dışarıda denk gelirsin zarar verir sana sonuçlarını düşün"

"Düşünüyorum ama-" Sözümü bitirmeden Kazım girmişti içeriye. Aceleyle gözlerimi silip kendimi toparladım ve yüzüne bakmadan "Geliyoruz biz" Diyerek yanından geçip gitmeye kalktım.

Beni kolumdan tuttuğunda hala yüzüne bakamıyordum. "Yenge sen inebilirsin ben ilgilenirim onunla" Dediğinde yengem başını sallayıp aşağı indi. Kazım ise yüzünü bana çevirmişti.

"Bana bak, yüzünü bana çevir" Dedi itiraz istemeyen bir tonda.

Bakamıyordum. Bir şey anlayacak diye aklım çıkıyordu. "Ceren, tekrar etmeyeceğim" Bir şeyi tekrarlamak en nefret ettiği şeydi. Onu kızdırmamak için başımı kaldırıp yüzüne baktım.

"Ağlamışsın. Sorun ne?"

"Sorun falan yok"

"Ceren!" Sesi yükseldiğinde yerimden sıçramıştım tuttuğu nefesini vererek sarıldı bana. "Özür dilerim güzel karım" Diyerek saçlarımı öptü ve çekilerek yüzümü elleri arasına alıp boyuma yetişmek için eğildi.

"Söyle balım. Saklama benden seni üzen şey ne?" Bunu sorduğunda sesim titremiş, gözlerim dolmuştu. "Murat" Dedim çekinerek.

Yüz hatları sinirle gerildiğinde anlamıştım iyi şeyler olmayacağını. Eğildiği yerden doğrularak "Hala mı lan" Dedi.

"Gerçekten ben bir şey söylemedim ona"

"Biliyorum söylemediğini ne istiyor senden"

"Benim olacaksın diyor bana" Dediğimde kaşlarıi çatılmıştı. "Anasını siktim şimdi" Diyip çıkacağı sırada önüne geçip sımsıkı tuttum onu. "Kazım hayır. Bak yapma en azından şimdi yapma abim duymasın duyarsa bu sefer yaşatmaz Murat'ı" Bu sefer alev çıkan yeşilleri bana dönmüştü.

"Bırak gebersin sen neden koruyorsun Ceren bu adamı!" Al işte. "Ya onu korumuyorum aptal aptal konuşma!"

"Doğru konuş!" Bu sefer çok bağırmıştı. Ben bile yerimden sıçramışken Asel'in uyanmaması elde değildi. Gözlerimden yaşlar sicimle akmaya başlarken konuştum. "Kazım gidip ikinizden biri onu vurursa olan çocuklarınıza olacak babasınız siz çocuklarınızı düşün" Diyerek sustum ve sadece ağladım. O sırada abimle yengem gelmişti yukarı.

Benim ağladığımı gördüğünde sinirle Kazım'a döndü abim. "Sen mi ağlattın lan?" Dedi sinirle. Abimin önüne geçip ona sarıldım. Aksi takdirde iyi şeyler olmayacaktı.

"Kavga çıkmasın abi" Dediğimde başını bana doğru eğdi ve elleri saçlarıma gidip saçlarımı okşadı. "Bir sorun mu var abim? Saklama benden"

"Ben açıklayayım abi. Bu Murat olacak it varya gelmiş yine kızı rahatsız etmiş ve saçma bir şekilde bunu saklıyordu benden" Abim beni karşısına alıp yüzüme baktı. Kaşları çatıktı.

"Doğru mu Ceren?" Dediğinde yüzüne bakamadan başımı onaylar anlamda salladım sadece. "Abi lütfen, lütfen yanlış bir şey yapmayın"

"Arada Hüma ve Hazal olmasa kafasına sıkmıştım hayvan herifin" Dediğinde yengem lafa girmişti. "Yalnız o bağırmaya Asel nasıl uyanmadı?"

Feryat 2/Kazımcan Karataş Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon