26. Bölüm "Altın Pazarı"

Start from the beginning
                                    

"Sen değil ben yapacağım."

Derin bir nefes aldım.
"Ne yapacaksın?"

Sırıtarak arena alanına bakmaya başladı.

"Uzun zamandır gücümü kullanmıyorum." Dedi sadece.

Arena bir savaş alanıydı. Burada böyle bir şey düzenleniyorsa ya şeytanları birbirleriyle savaştırıyorlardı yada canavarları şeytanlar ile savaştırıyorlardı. Burada şeytanların bir çıkarı olmadan savaştıklarını düşünmüyordum. Altın karşılığında savaştırıyor olmalıydılar.

Göründüğü kadarıylada bu yer tutuluyor ve izleniyordu. Deli paralar döndüğüne yemin edebilirdim.

Oraya hala uzaktaydık biraz daha ilerlememiz gerekiyordu.

Noah biraz durgunlaştı. Bu durgunlaşmasının sebebini anlayamamıştım bir an.

"Moralinin bozuk olduğunu hissediyorum. Bir şey canını mı sıkıyor."

Evet, Tanrıça'yla böyle bir şey yapıyor olma düşüncesi benim canımı sıkıyordu.

Hiçbir şey söylemeden ilerlemeye devam ettik. Atlar sanki hemen varmayalım diye adımlarını yavaşlatmışlardı. Sanki konuşmamızı istiyor gibiydiler.

Noah'ın derin bir nefes aldığını duydum.

"Tanrıça'yla Liam'ın dediği gibi aramda bir ilişki yok. Kendini suçlu hissetme. Benliğimi ona satarak bir anlaşma yapmış olabilirim ama bu bunu yapacağım anlamına gelmez. O gücümü istiyor ve sadece gücümü kullanabilecek. Anlaşmamız başka şeyler dahilinde değildi. O sınırsız gücümü kullanmak için benimle anlaşma yaptı bende seni yaşatmak için anlaşma yaptım." Dedi açıklama yaparak.

Tereddütle ona baktım.

"Bu dedikodular nasıl çıktı o zaman?" Dedim merakla.

Ondan şüphe duymuyordum. Yapmadım diyorsa yapmamıştı.

"Bilmiyorum." Dedi Noah bıkkınca. "Sanırım hizmetliler tarafından yayılan bir dedikodu. Tanrıça ile çok zaman geçiriyordum çünkü bazı üzerinde günlerce düşünülecek planlar vardı."

"Peki sana takıntılı olması?"

"Gücüme takıntılı diyelim." Dedi Noah sakince.

Tanrıça'dan gerçekten tiksintiyle bahsediyordu ve onun hakkındaki her konudan rahatsızlık duyuyordu. Sanki birazda ona karşı nefret hissediyordum.

Daha fazla soru sormamaya karar verdim.

"O arenada savaşırken gücünüde değiştirebilir misin?" Dedim merakla.

Görüntüsünü değiştirmişti fakat gücünün rengini ve hissettirdiklerini değiştirebilir miydi bilmiyordum. Eğer değiştirmezse her şey ortaya çıkardı ve garip bir şeyler olduğunu buradaki herkes sezerdi.

"Ortalığı başka nasıl karıştırabiliriz ki?" Dedi Noah umursamazca.

Doğru onun amacı zaten ortalığı karıştırmaktı.

"Görüntümü değiştirebilirim fakat gücümü hiçbir şekilde değiştiremem, bu rengi bile olsa."

Ne yapacağını çok merak ediyordum ve ister istemez bende yapacağı savaşı izlemek istiyordum fakat ondan önce istediğim bir şey daha vardı.

"Bende arenaya katılıp savaşmak istiyorum." Dedim pat diye.

Anında kaşlarını çatıp bana döndü.

"Neden?"

"Gücümü ortaya çıkarmam gerekmiyor mu? Belki ölüm tehlikesi geçirirsem kendiliğinden ortaya çıkabilir?"

Kara MelekWhere stories live. Discover now