"Hoşgeldin. Hepimizin gözü yollarda seni bekliyorduk. Hele Sefer sen geliyorsun diye mutfağa girip kek yaptı. Seviyormuşsun sanırım. " başımla onayladım. Duygusallığım üstümde olduğu için cevap bile veremedim. Sanki agzimi açsam ağlayacakmışım gibi. Esra yengemle konuşurken kucağımda beni merakla izleyen minik kıza baktım. Bu kadar büyümesini beklemiyordum. Resmen saçları bile uzamış. Maral'a aldığım hediyeyi arabada unuttum.


Sıra abime gelince gergince karşısına geçtim. Kendimi babasına karşı suç işleyen evlat gibi hissediyordum. Onları bu kadar severken bırakıp gitmem hata oldu. Ancak bu arada Esra'yı buldum.

"Abim. " kısık sesimle eş zamanlı olarak elini enseme atıp kendine çekti. Dolan gözlerimden yaş gelmesin diye kendimi kasarken abime sarıldım. Kolları güven doluydu. Hiçbir şey olmaz gibi hissediyor insan.


"Ulan eşşek sıpası. Seni ne kadar merak ettik biliyor musun?" Kaçamak bakışlarım Esra'ya kaydı. Onun yanında fırça yemesem iyidir. Bakışımla abimde misafir olduğunu hatırlayıp sustu.

"Esra komutanımda görevden sonra izindeydi. Arabası var diye getirmesini rica ettim. Sağolsun o da kabul etti. " bu bahaneyi Esra buldu. Bana kalsa direkt söylerdim.

"Abi milletin komutanının arabası var senin niye yok?" Sefer merakla konuştu. Daha deminki ağlaklığının yerini şimdi dalgacı hali almıştı. Abimi sinir edeceğini anlayıp gülümsedim. Şu samimi ortamı özlemişim. Osman, Sefer'i kendine çekip abimden uzaklaştırdı.


"Buyrun içeri geçelim. " yengemin davetiyle Sefer'in dediği hava da kaldı. Millet içeri geçerken özellikle arkada kaldım. Esra'nın elini kimse görmeden tutup destek verirmiş gibi sıktım ve o elini geri çekmeden ben geçtim.


Kucağımdaki kızı yengeme verdim. Bu arada onla abim tekli koltuğa otururken Sefer'le Osman'da ikili koltuğa oturmuştu. Geriye kalan ikili koltuğa da benle Esra oturduk. Hoş Esra sırf durumumuzu belli etmemek için resmen koltuğun köşesine oturmuştu.


"Komutanım siz bizim oğlanla nasıl anlaştınız? Kendisiyle biz bile zor anlaşıyoruz. " Sefer'in dediğine diğerleri gülerken ben de eşlik ettim. Esra'ysa diken üstünde olduğu için yine ifadesiz haliyle Sefer'e bakıyordu. O böyle yapında benimde gülüşüm soldu.

"Anlaşmadık. Yani Hakan garip bir asker. Hayatımı görevde kurtarınca bir iyilik yapayım dedim. " aksi sesiyle Sefer bile susmayı tercih etti. Osman'sa kıstığı gözleriyle Esra'ya bakıyordu. Bana hoşgeldin bile demeyen sessiz kardeşimin aklından geçenleri deli gibi merak ediyorum.


"Kahvaltı hazırlayayım mı?" Yengemi cevaplayacakken Esra benden önce davranıp sertçe reddetti. Yengemse duruma bozulmuştu. Askeriyede olmadığımızı hatırlaması lazım. Gergince boğazımı temizledim. Gözleri bana dönmese de sinyalimi almıştı.

"Saat daha erken yenge. Bir saat sonra hazırlarız. " yengem bana dönüp gülümsedi. "Ev ekmeği var mı?" Başıyla onaylayınca gözlerim parladı. Ev ekmeği aşkımı beni tanıyan herkes bilir. "Sen birtanesin yengem. " heyecanla konuştum. Abim dediğime sırıtırken Esra'nın bana dönen kafasını göz ucuyla görmüştüm.


"İstersen bir parça getireyim ye. " kalkmak için hazırlanınca elimde durdurdum.

"Sen yerini söyle. Sefer'de ekmeği sever. İkimize getireyim. " Sefer'in bana attığı bakışlarla gülüşüm büyüdü. Ondan uzaklaştım diye unuttum sanıyor olmalı. Osman'ın ikimizin arasında dönen kafasını görsemde anlam veremedim.



Mutlu Mesut                                 🧵Tamamlandı🧶Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin