Elveda Çiçeği

6 2 0
                                    

•Elveda Çiçeği •

                                            
"Issız bir adaya düşsen yanına alacağın üç şey ne olurdu?"
Tekne koyda durmuştu. Dalış kıyafetini üzerime geçirdim ve Yağmur'a döndüm merakla. Cape Town şehrinin 100 kilometre doğusunda bulunan Gaansbaai sahil kasabasındaydık. Büyük beyaz köpek balıklarını görmek için sabırsızdım. Yine de içimdeki korkuyu azaltacak bir yöntem bulamıyordum.

Çok istemiş ve sonunda emelime ulaşmıştım oysaki. Sevgili arkadaşım destek olmak konusunda hiçte başarılı değildi. Gün geçmiyor ki saçmalamadan durabilsin. "Bu da nereden çıktı şimdi Yağmur?"
Yağmurla kafes dalışı yapmak pekte iyi bir fikir değildi kabul ediyorum.
"Muhtemelen..." Kolundaki saati kontrol edip benim duyamayacağım birkaç saniyelik süre boyunca dudaklarını oynattı ve nihayet, "En geç iki dakika sonra tam da o adaya düşeceksin çünkü," dedi. Kendi kıyafetini giydi ve fermuarını sertçe çekti.

Şakacı günündeydi canım Yağmur'um. "Ne saçmalıyorsun? O adaya düşeceksin de ne demek?"
"Bu seneki dilek hakkımı senden yana kullandım," diye gülerken kafasına bir tane vurdum. Ne komikti değil mi?
"Böyle bir hakkın olsaydı eminim ki benimle heba etmezdin!" Şaka yaptığına dair belirtiler göstermeden başını sallayınca kalakaldım. "Şaka mı yapıyorsun? Gerçekleşmesi için daha mantıklı ve seni ilgilendiren bir dilek dilemek varken benim dahil olduğum bir halt mı yedin?"

"Canım sıkıldı ve ben de hayatımıza renk katacak ufak bir oyun oynamak istedim. Kötü mü ettim? Ayrıca süren dolmak üzere. İstersen sana birkaç önemli bilgi vereyim; çok ihtiyacın olacak. Üç dilek hakkın olduğundan bahsetmiştim zaten, bu en önemli konu. Çünkü dileklerin hayatta kalmanda sana yardımcı olabilmeli. Üç ay orada kalmak zorundasın ve her ay yalnızca bir dilek dileyebilirsin.

O yüzden mantıklı ve seçici olmanda yarar var. Bir diğer konu ne zaman geri geleceğinle ilgili: O da sana bağlı." Arsızca sırıtması şu anda zorlanan algılarıma rağmen beni epeyce sinirlendiriyordu.
"Adanın bazı yerlerinde dönme süreni eksiye düşüren bazı bilgiler, bulmacalar ve gizemler bıraktım. Onları ne kadar erken bulup çözersen eve de o kadar çabuk dönersin!"
Söylediklerine karşın gözlerimi devirdim. Kafese yerleşince kapağını kapadı ve göz kırptı. Ben, "Hayır hayır," diye itiraz ederken dibe çekilmem bir oldu. Dengemi sağlamak için kafese tutunurken büyük bir sarsıntı ile sağa sola çarptım.
Kafes henüz yeteri kadar dibe batmamıştı. Öylece bekliyordu.

Yağmur'un kahkasını duyduğumda sinirle bağırmaya çalıştım lakin ağzımdaki maske buna izin vermedi. İkinci bir sarsıntı ile başımı sertçe vurduğumda gözlerim bir anda karardı ve ben büyük bir boşluğa doğru savruldum.

***

Gözlerimi açtığımda ağzıma ve burnuma dolan kumları öksürerek tükürdüm. Yüz üstü kuma gömülmüştüm. Kalkmak için ellerimle yerden destek alıp hafifçe doğruldum. Başımda şiddetli bir ağrı vardı.
Tek hatırladığım geminin arkasında kafesin içinde savrulduğumdu. Ne olmuştu? Gemi alabora mı olmuştu? Peki Yağmur neredeydi?
Etrafıma bakarken gözlerim büyüdü. Gerçekten ciddiymiş Allah'ın cezası! Issız bir adadaydım. Gülme sesi işittiğimde irkildim. Yanı başımda fark ettiğim gölgeye yavaşça bakarken kalbim hızla çarpmaya başladı. Üst bedeni çıplak ve kumlara bulanmış göğsü ile genç bir adam bana gülümseyerek bakıyordu.
Pekte ıssız sayılmaz ha Şura ne dersin? Hareket eden göğüs kaslarından gözlerimi güçlükle çekerken su yeşili gözleriyle karşılaştım. Yavaşça yutkundum. Issız bir adaya düşsen yanına alacağın ilk şey ne olurdu diye sorsalar tartışmasız bu adam derdim.

"Gökten," dedi kısılan gözleriyle. Kısa sayılacak siyah saçları vardı. Yüzünde siyah bir benden başka bir şey olmayan adama bakarken nefesim kesilmişti. Vay canına! "Yalnızca yağmur düşmüyormuş."
"Ki-kimsin?" diye sorabildim. "Neresi burası?"

Baykuş'tan HikayelerWhere stories live. Discover now