BÖLÜM 2/FARKLI YOLLAR

14 1 0
                                    

Şarkılar; Dolu Kadehi Ters Tut - Gitme
Duman - Sor bana pişman mıyım?

"Babam bir daha geri gelmeyecek değil mi?" diye sordu gözlerimin içine yalvararak bakarken

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Babam bir daha geri gelmeyecek değil mi?" diye sordu gözlerimin içine yalvararak bakarken. O gözleri, o umudu kırmak istemedim. Bu küçük kızın yaşadığı acıları tekrar tekrar kanatmak istemedim. Ama elimden başka bir şey gelmiyordu. Gelseydi, onun için yapardım. "Babam beni istemiyor çünkü, onun için iyi bir çocuk olamadım." kaşlarım çatıldı ama bu içimdeki huzursuzluktan dolayı değildi. Babasını sevmiyordu, bunu görebiliyordum. Ama babasına muhtaçmış gibiydi. Dönmesi gereken yerin babası olduğunu düşünüyordu. Onun kaçınılmaz bir son olduğunu düşünüyordu Karmen. Buna izin veremezdim. Onun gözlerimin önünde ölmesine, izin veremezdim.

"Hayır Karmen, sen çok iyi bir insansın, çok iyi bir çocuksun." gözlerimi yatağının yanındaki masaya çevirdim. Üzerinde dağılmış kağıtlara bakarak gülümsedim. "Çok yetenekli ve zekisin." tekrar ona döndüğümde o da çizdiği resimlere bakıyordu.

Ellerini sımsıkı tuttum. "Sen bu hayatta gördüğüm en güçlü, en zeki ve en güzel çocuksun. Baban dönmeyebilir, ama senin kim olduğunu baban değil, senin içindeki kişi söyleyebilir." gözlerini ilk defa parlarken görmüştüm. İlk defa içtenlikle gülümsüyordu.

"Teşekkür ederim Reha abi." bunları söylerken sesi titremişti. Çünkü mutlu olmuştu. Ve ben bugün kendime bir söz daha vermiştim. Karmen'in hayatı boyunca üzülmesine izin vermeyecektim.

-Emareleriyle güçlü kalabilen biri

Günümüz

Bir labirentin içinde dolanıyordu zihnim. Çıkış kapısı arıyordu, buradan kurtulmak istiyordu. Ellerime, ayaklarıma zincirler dolanmıştı. Çıkış kapısının nerede olduğunu biliyor olsam bile, gidemiyordum. Çabalamam bir şey ifade etmiyordu. Yine tek başıma düştüğüm yerden, girdiğim labirentten çıkamadım. Yine birine ihtiyaç duydum. Yine denemek için seçeneğim kalmadı, yine kuyunun dibinden yukarı çıkamadım. Ama bu sefer, çıkmak için bir sebebim yoktu, kurtulmak için, mutlu olmak için, hissetmek için bir sebebim yoktu. Çünkü o sebebim artık ölmüştü. Kendimi adadığım her şeyim tek bir kurşunla yok olmuştu. Artık beni düştüğüm yerden kendi ruhum bile kaldıramazdı.

Korkuyordum. Vücudumun içinde dolanıp duran bu ateşten ve öfkeden çok korkuyordum. İstemediğim birine dönüşmekten, bir daha eskiye dönememekten çok korkuyordum ama bu korkunun bir sonu yoktu. Bu gece ben benim için değerli olan bir şeyi kaybetmiştim. Bunu sineye çekecek değildim. Yaktıkları evimin ateşiyle, onların tüm zaaflarını yakacaktım. Beni hiçbir şey durduramazdı. Kendim bile...

Sanki olanları gizlemek istercesine şiddetli bir yağmur yağıyordu. Bir şeyleri gizlemeye çalışıyordu. Yere düşen kanı, alınan canı ve geri alınamayacak düşünceleri temizlemek istercesine yağıyordu. Gözlerimdeki acı artık yerini kuruluğa bırakmıştı. Çünkü hissedecek bir şeyi kalmamıştı artık. Akacak gözyaşı, hislerle dolu bakışları kalmamıştı. Birini kaybetmek bunlara sebep olur muydu bilmezdim bu yaşıma kadar. Bugün bunu öğrenmek kalbimdeki hançerin daha da dibe inmesine neden olmuştu. Bunu öğrenmek için hazır değildim, yaşlanmamıştım, gözlerimin kenarlarındaki çizgilerin arasına tozlar karışmamıştı, saçlarımın arasında beyazlar yoktu. Bununla yüzleşmek için, gözlerinin kenarlarında çizgiler, saçlarında beyazlar mı olmalı? diye sordu ruhum kapandığı yerden. Bir cevabım yoktu. Çünkü cevap her zaman sorunun içinde saklıdır diye düşünürdüm.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Feb 05 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

BEYAZ EMARELERWhere stories live. Discover now