yirmi

2K 59 0
                                    

.20.

*

     "Demir sus be Abiciğim," dediğimde Demir, kollarını burun kıvırarak hızlıca önünde bağladı ve Gediz'in arabasına doğru yürürken benden uzaklaşmaya başladı. Ona karşılık gözlerimi devirmekle yetinmiş olsam da on yaşımıza geri dönmüşüz gibi davranması canımı sıkıyordu. Dalga geçtiğini biliyordum ama yine de sinirimi bozuyordu.

Gediz, Demir'in benden uzaklaştığını gördüğünde arabanın camını açıp bize doğru baktı kaşlarını çatarak, "Ne oluyor?" diye sordu sesi boş sokakta yankılanırken.

Demir omuzlarını silkerek arka koltuğun kapısını açtı ve oturup en köşeye kaydı. Arkasından sabır dilenircesine Gediz'in yanındaki yolcu koltuğunun kapısını açtım, "Ön koltuk kavgası," diye mırıldanarak oturdum ve kemerimi bağladım hızlıca.

Gediz, sırıtarak arkaya dönüp Demir'e baktı, "Koltuk kavgası mı? Demir, bunu konuşmuştuk," 

Demir, omuzlarını silkerken köşeden çıkıp ortaya oturdu ve Gediz'e doğru yaklaştırdı yüzünü, "Ya abi niye bu oturuyor önde? Büyüğün hakkı değil miydi ön? E bu küçük daha! Reşit bile değil!" dediğinde gözlerimi devirdim ama gülmemek için kendimi sıkmaya başlamıştım çoktan.

Ben bunların ikisini boşuna shiplemiyordum sonuçta, aralarında tuhaf bir ilişki vardı, sanırsan yıllardır evlilerdi de bizden saklıyorlar gibiydi. Gediz güldü ve kafasını sola sağa salladı. "E ama biliyorsun, Ceren ve Deniz anlaşamıyorlar. Arkada kavga mı etsinler? Ayrıca sevgilinle oturmak daha iyi değil mi benim yanımda oturmaktan?"

Demir, birkaç saniye boyunca düşündü, bunu düşündüğünü Ceren görse kıyameti koparırdı bir de üstüne neyi düşünüyorsun diye ve ben de kahkahalarla gülerdim çünkü haklıydı. Hani, onun açısından baktığımda bu konuda aşırı haklıydı. 

Dudaklarını bükerek kafasını aşağı yukarı salladı tatmin olmamış bakışlarla, "Tamam öyle olsun. Zaten Cerenciğimi hemen alacağız." 

Gediz kafasını salladı, "Aynen. Zaten alt tarafı on beş dakika yol gideceğiz. Büyütmeye gerek yok."

"Bence de," diye mırıldandığımda Demir, "Sus sen. Seni bugün getirdiğime dua et. Teşekkür falan et hatta bana. Kırmızı halılar ser."

Kafamı koltuğun başlığına yaslarken sola doğru dönüp Demir'e bir bakış attım ciddi olup olmadığını anlamak için, "Seni döverim," 

Kahkaha attı, "Dövermiş! Cüce hâlinle sen kim beni dövüyorsun kız? Çok şımartıyoruz seni!" 

Kaşlarımı çatarak kollarımı önümde bağladım hızlıca, "Gediz! Bir şey söyle şuna yoksa abi falan demeyeceğim saçlarını yolacağım!" derken Gediz'e doğru döndüm.

Gediz, ikimize de bakarak gülüşünü sürdürdü ve arabayı çalıştırdı hızlıca, "Tamam tamam, ikinizde sakin olun. Demir, üzerine gitme lan kızın," dedi aynadan Demir'e kısa bir bakış atarken. "Deniz, sen de laf yetiştirme rica ediyorum," bana döndü birkaç saniyeliğine ardından tekrardan yola odaklandı. "Birkaç saat eğlenip döneceğiz, kavga edecek çok zamanınız var. Evde edersiniz, olur mu?"

Kafamı aşağı yukarı sallarken aynadan abime baktım ve onun da Gediz'i kafasını sallayarak onayladığını gördüm. Biz genellikle Demir'le saç baş kavga ederdik, hani Doruk malıyla biraz daha laf dalaşıydı ama Demir'in saçına yapıştığımda o da bana karşılık vermek için saçıma yapışırdı ve annem bize sinirlenip ikimizi de döverdi terlikle.

Kavgaya tutuştuğumuzda pek ayıramıyordu ev halkı. 

Ben genellikle bağırırdım, o ise küfrederdi.

Buz Gibi | Texting  (Tamamlandı)Where stories live. Discover now