24. Bölüm "Köle ve Efendisi"

Comincia dall'inizio
                                    

Dudaklarımdan bir kıkırtı çıktı.

"Heryerde bizi arıyorlar ve sen gezmekten bahsediyorsun." Dedim gülerek.

Onunda dudakları yukarıya kıvrıldı.

"Herkesin bizi araması kimin umrunda? Biz bulunmak istersek onlar bizi bulabilir, istemezsek bulamazlar."

Önümüze dönüp ilerlemeye devam ettik.

Nereye gittiğimizi bilmediğim için onu takip ediyordum.

Hava bulutlu ve birazda kapalıydı. Rüzgar eserken bazenleri şiddetini düşürüyor bazenleri uğultular çıkararak vücudumuzu hızla yalayıp geçiyordu.

Rüzgar yüzünden kızıl saçlarım varlığına henüz daha alışamadığım boynuzlara dolanıp duruyordu. Büyük ihtimallede varlıklarına hiç alışamayacaktım.

Bıkkınca derin bir nefes aldım.

Bu boynuzlarla nasıl rahat ediyorlardı cidden?

Noah'ın gösterdiği yere yaklaşmaya başladığımızda bir kaç şeytan görebildim sonunda. Hepsi farklı şeylerle uğraşıyordu ve pekte tekin görünmüyorlardı.

Dik durmaya özen göstererek çenemi havaya kaldırdım. Gergindim.

Noah gergin olduğumu hissetmiş olacak ki güzel sarı gözlerini bana çevirdi ve belli belirsiz gülümsedi.

Şu anda sanırım daha rahatlamış hissediyordum.

O yanımdaydı, o benimleydi.

Köşk benzeri yerin kapıları açıldı ve biz içeriye girdik.

Girer girmez bakışlarım bir adamı buldu.

Adam rahatça yayılmış koltuğunda oturuyordu. Gözleri bize kaydığında bir an donakaldı.

Noah'a bakakalmıştı ve gözleri büyümüştü.

Adamı biraz daha incelemeye başladım. Gözlerinde şaşkınlık ve korku vardı ve korku daha ön plandaydı. Vücudu ise buz kesmiş gibi donuktu.

Gözlerim Noah'ı buldu. Sarı gözleri adamdaydı ve hiçte hayrı alamet olmayan bir şekilde gülümsüyordu.

Adam bir anda buzundan çözülmüş gibi hızla ayaklandı.

"Çıkabilmişsin." Dedi adam şaşkınlıkla.

Karşısında gördüğü kara meleğe inanamıyormuş gibi bakıyordu.

Birbirlerini tanıyor olmalıydılar.

Noah hiçbir şey söylemedi adama. Sadece ilerlemeye devam ederek adamın kalktığı tekli koltuğa rahatça yayıldı. Adam ise hala şaşkınca ona bakıyordu.

Bende tekli koltuğun yanındaki büyük koltuğa rahatça oturduğumda adamın şaşkın bakışları bu sefer bana döndü.

Adam genç ve fit görünüyordu. Kahverengi saçları ve koyu kestane renginde gözleri vardı. Hoş bir adamdı.

Adamın dudakları kıvrıldı.

"Sen kara meleğin küçük meleğisin sanırım?" Dedi heyecanla. Üzerindeki şaşkınlık ve korkuyu beni gördüğü zaman bir anda atmıştı.

"Gerçi meleğe benzer bir yanım yok ama şu anda." Dedim rahatsızca yerimde kıpırdanarak. Noah'ın sırıttığını hissediyordum.

"İkinizide aynı anda görmeyi hiç beklemiyordum." Dedi adam heyecanla konuşmaya devam ederken.

"İlk başta kendini tanıtman gerekmiyor mu sencede Liam?" Dedi Noah.

"Ah doğru!" Dedi adının Liam olduğunu öğrendiğim şeytan. "Kendimi tanıtmam gerekiyordu."

Kara MelekDove le storie prendono vita. Scoprilo ora