114 12 18
                                    

Sabah uyandığımda yanımda Tuğrul'u göremedim. Çokta şaşırmamıştım.
Uniformalarimi giydim ve Askeriye'ye gittim.
İçerdi girerken Albay ile karşılaştım.
"Duru"
"Yüzbaşı Duru Göktaş Emret komutanım"
"Rütbeyi boşver şimdi kızım biraz daha dinlenebilirsin. Tabii istersen"
"Teşekkürler komutanım. Fakat daha fazla boş boş durmanın kimseye faydası yok"
Gülümsedi ve "Bir Türk askeri olduğunu yine kanıtladın. Seninle her zaman gurur duyuyorum Duru" dedi.
Buruk bir gülümseme ile kafamı sallamakla yetindim.
Askeriye'ye girdiğimde önüme çıkıp herkes asker selamı verip gidiyordu.
O anda önüme abim çıktı.
Elimi alnıma götürdüm ve selam verdim.
Gözleri dolu doluydu.
Oda aynı şekilde elini alnına koyup selam verdi.
Ardından dayanamadan hızla boynuna sarıldım. Oda sarılmama sımsıkı karşılı verdi.
"Gül kokulu güzelim benim"
Ardından ikimizde ayrıldık.
"İzinlisin git dinlen"
"Hayır"
İnadımı en iyi abim biliyordu. Bazı istisna kişilerden sonra tabii
"Emin misin?"
"Eminim komutanım"
Gülerek başını salladı. "Benim kardeşim"
Aynı şekilde ona da buruk bir gülümsemeyle karşılık verdim.
Ardından içtima alanına gittim. Aslında bugün içtima yapmayacaktık. Sadece diğerlerini toplamak istemiştim.
Diğerleri orada beni beklerken yanlarına Tuğrul gitti. "Sizi buraya ben çağırmadım. Kim çağırdı?
"Sadece benden emir almanız gerekirdi. kim çağırdı diyorum size"
Hepsi suspus duruyorlardı.
"Ben çağırdım."
Arkasını döndü ve bana baktı. İçten bir şekilde gülümsedi ve "Bana niye sormadınız Yüzbaşı'm"
"Sormam mı gerekiyordu. Bozuldunuz mu Yüzbaşı'm"
"Biraz. Belki azıcık"
Gülümsemesini büyüttü ve devam etti
"Ama daha çok hoşuma gitti"
Tunahan arkada diğerlerine kaş göz yapıyordu.
Tuğrul arkasını dönmeden"Tunahan siktirtme belanı" dedi.
Tunahan şok olmuş bir ifadeyle bir bana bir Tuğrul'a bakıyordu.
"Komutanım"
"Ne"
"Ayıptır sorması müneccim boku mu yediniz?"
Tuğrul arkasını dönüp Tunahan'a öyle bir bakış attı ki
Normal bir insana baksa 40 yıl ben ne yaptım diye ağlardı heralde
O sırada Albay geldi.
Arkasında ise genç bir tane asker vardı.
Rütbesin Astsubay'dı görünüşünden zaten yeni olduğu anlaşılıyordu.
Albay ciddiyetle bize döndü ve "Zincir"
"Emredin komutanım"
Albay "Astsubay" dedi
"ASTSUBAY MERT CAN TUNÇ EMRET KOMUTANIM"
"Zincir Timi hakkında her şeyi bildiğini varsayıyorum. Artık sende bu timdensin." De ve gitti.

lan adam afilli afilli konuştu. Sonrada götünü dönüp gitti.
Sus iç ses
Haklıyım
Kes
Okey baby

"Şey benim şuan ne yapmam gerekiyor"
"Ders bir şey değil
Komutanım diyeceksin" dedik Tuğrul ile aynı anda
"P-peki E-emredersiniz K-komutanım"
Tunahan gülerek"Komutanım çocuk kekeme kalacak biraz sakin mi olsak"
Tuğrul"Kes sesini Tuna"dedi
"Emredersiniz Komutanım" dedi yarım ağız gülerek
Ardından yoğun bir içtima yaptık. İçtima'ya başlamadan önce Tunahan Mert'e bana Komutanım değil abi de diye uyarmıştı onu
İçtima bittiğinden Ben, Tuğrul,Atilla ve Mert hariç hepsi pert haldeydi.
"Mert sen harbiden çetin ceviz çıktın"
Gülümseyerek "Eyvallah komutanım" dedi.
Yaklaşık beş dakika sonra Mert gözlerimi belertmiş bir şekilde ayağa kalktı. Tunahan'ı dürterek "Abi böcek abi böcek"
"Öldür o zaman"
"Abi nefret ederim. İğrenirim ben ya"
"He ben düşkünüyüm zaten amk böceğine" dedi ve postalıyla böceğe vurup öldürdü.
"Oğlum sen böcekten korkuyon. Napcaz biz senle" dedi Kerem gülerek
"Abi böcekle terörist bir mi"
"Haklısın çömez onlar daha iğrenç"
"Çömez mi?"
"Çömez değil misin?"
"Çömezim"
"En ozaman sıkıntı ne"
"Yok ne sıkıntısı. Sıkıntı falan yok"
Kerem gülerek başını iki yana salladı.
"Hey Allah'ım ya" diye söyleniyordu gülerken aynı zamanda
Aden ise bir yerlere dalmıştı.
Atila aynı yine. Ağzından lafı cımbızla alabilirsen al
"Hadi bize gidelim evimde misafir edeyim sizi yemek yeriz" dedim.
Aden bana sorar gibi bir ifadeyle bakıyordu.
"Lojmana değil Aden evime"
"Yok komutanım yani şey değil şey için demedim"

FırtınaWhere stories live. Discover now