Bu gerekçe ise, Jimin ve ekibini zorlayan şeydi, çünkü kimse katılmak istemiyordu. Sunucu her ne kadar zor sorular sormasada, daha öncesinde kimseye sorular verilmediği için herkes tedirgin oluyordu.

Yayın ekibi mükemmeldi. Bay Min başta olmak üzere herkes disiplin ve düzenle işlerini yerine getiriyorlardı. Bay Min programın yapımcılığını yapıyordu. Aynı anda mezun olduğu arkadaşı taehyung ise programın sunucusuydu.

☘️☘️☘️☘️

Ji Chang-Wook kıyafetlerini değiştirdikten bol bir pantolon ile geri döndü. "'Home Alone'daki Pigeon Leydi'ye benzemiyor muyum? Gerçekten de güvercinler pantolonumun içinden çıkacak gibi görünüyor. Yalnız değilim. Hahaha." Son cümlesiyle kahkaha atmıştı. Gerçekten güzel görünüyor diye düşündü. Şirketteki kadının kötü bakışları eşiğine 2 haftanın sonunda ünlü oyuncuyu elde edebildiği için mutluydu.

En iyilerinin içinde de en iyi seçilen bir oyuncuyu ikna ettiği için, stajeri hariç  kimse yapmasa da Jimin kendi içinde kendisini taktir etti.

Arkasından elini omzuna koyan stajeri ile birlikte, önlerinden geçip çekim ekibine doğru giden oyuncuyu izlerken, birbirlerine bakıp kocaman gülümsedikten sonra beşlik çakmayı ihmal etmediler .

☘️☘️☘️☘️☘️

Jimin, set arkasında görüntü yönetmeninin kamerasından çekimi izlerken, biraz dinlenebilecek olduğu için mutluydu.

Cast ekibinde bir çok çalışan vardı. Bazıları kıyafetlerle, bazıları gelen misafirlerin yiyeceği içeriğiyle , bazıları da kimlerin gelip gelemeyeceği ile ilgileniyordu. Ne yazık ki kendisine, seçilen insanın ikna edilmesi kısmı kalmıştı. Bazıları kaprisli oluyordu, bazıları ondan kaçıyordu, bazıları ise Bay Ji Chang-Wook gibi daima meşgul oluyordu.

Kocaman alkışlar ve giriş konuşmasından sonra içeriye davet edildiğinde yakışıklı oyuncu, sanki iki haftadır kendisini süründüren o değilmiş gibi, rahat ve kocaman gülümsemelerle bakıyordu kameraya ve karşısında ki sunucu arkadaşına.

☘️☘️☘️☘️

"Kendini nasıl hissediyorsun, geçenlerde yeni yaşına girdin? Bu yeni projene ne gibi faydalar sağladı"

"Şimdi 30 yaşındayım. Artık daha da büyüdüm ve olgunlaştım. Hissedebiliyorum. Gözlerimde gerçekten de erkekçe bir bakış oluşuyor ve insanlar bu sayede hikâyeyi görebiliyor. İnsanlar 30'lu yaşların bir erkek için bir fantezi olduğunu söylemelerine rağmen bunu seviyorum. Daha öncekinden farklı olduğumu, artık büyüdüğümü göstermek istedim." Bu esnada stüdyo da ki arkada ekranda dizinin fragmanında onun beyaz gömleği rüzgarda uçuşurken Ji Chang-Wook güçlü bedenini gösterdiği sahne vardı.

"Yeni projene dair başka bir ilginç nokta ise, Ji Chang-Wook'un yine bir korumayı canlandırmasıdır. Daha önce seni "The Days" müzikalinde görmüştük. "

" Açıkçası 'The Days' müzikalinde oynarken korumalık yapan karakterlere karşı ilgim arttı ve bir dizide buna uygun bir rolü canlandırmak istedim. Bu bire bir örtüşme olmaktan daha çok aksine bir şeylerin benzediğini hissettim. 'The Days' müzikalinde Mu-Yeong parlak ve özgür ruhlu bir karakterdi ama kötü bir geçmişi vardı ve gizemliydi. , "The K2" dizisindeki Jae-Ha çok karanlık. Onun kalbinde büyük bir yara var ve o her zaman takip ediliyor gibi görünüyor. O, bir alanda birçok kişiyleyken bile tek başınaymış gibi hisseden bir arkadaş." İçtenlikle cevaplamıştı soruyu, açıkçası karşındaki adam yalan söylese de anlamazdı Jimin. Hayranı olduğu bir insandı.

"Peki bunun özellikle bir sebebi var mı?" Diye soru yöneltti sunucu olan,

"Daha önce birileri tarafından incitildim ve hatta korktuğum için duvara çarptım. Bu yüzden sadece kendi insanlarımla görüşmek gibi bir eğilimim var."

Ji Chang-Wook oyunculuk hakkında konuşurken tavrı çok açıktı. Onun oyunculuk yolundaki heyecanı, söndürülmesi imkânsız olan bir ateşe yangın söndürücü püskürtmek gibiydi. Ve şimdi onun cepleri her zaman yanabilecek olan kibritler ile doluydu. Jimin gülümsedi.

Tahmin edildiği gibi, o Umutlarının tükendiği anda yine yaşaması için iradesini ateşleyen bir fitil gibiydi.

Özel olan sorulara geçildi. Ancak sunucu olanın bu sefer karşı tarafı fazla zorlamayacağını biliyordu.

"Aktör olmasaydın ne yapardın?"

"Muhtemelen sıradan bir büro çalışanı olurdum. Okurken de sıradan bir öğrenciydim. Ben okulda, öğrencilerin okuması gerektiği için okudum. Çok fazla ceza bile almadım. İtaatkardım. Böyle sıradan bir çocuktum işte."

"O zaman sıradan bir öğrenci nasıl oyuncu oldu?"

"Lisede 3 yılımdayken
'mutlu olduğum için mi okuyorum?' 'Ne zamana kadar bunu yapmaya devam edeceğim?' 'Aslında ne yapmayı seviyorum' diye,merak etmeye başladım. Tam bunların arasında, televizyonda oynayan kişiler bana Çok ilginç geldi. Ben de oynamalıyım diye düşündüm. Bu yüzden Dankook Üniversitesi - Tiyatro ve Sinema Bölümüne kayıt oldum. Şimdi bile düşündükçe üniversiteye girişim inanılmazdı. Çünkü oraya gayri ihtiyari gittim ve üniversite yıllarım da çok dolaştım. Arkadaşlarıma baktığımda hepsi oyunculuk için yanıp tutuşuyordu, bilgililerdi ve belli bir hayalleri vardı. Hepsi de gerçekten sanatçı gibi görünüyorlardı. Ama ben hiç de öyle değildim sürekli, 'Ben neden buradayım?' diye düşünüyordum ve kafam karışıyordu. Okulun ilk yılında zar zor okula gittim. Notlarım da berbattı ya D ya da F idi" samimiydi. Anlatırken o günlere gidiyor olması Jiminin komiğine gitmişti. Sesine dikkat ederek kıkırdadı.

"İstirahat günlerinde neler yapıyorsun?"

"Yakın arkadaşlarımla buluşur, sohbet ederken kahve içeriz." gülümseyerek sözlerine devam etti.

"Bu aralar sağlığımı koruyabileceğim yerlere gidiyorum. masaja ya da Hamama gidiyorum. Meyve seviyorum. İçki partilerini seviyorum, fakat alkol toleransım sadece yarım bardak Soju" kocaman kahkaha attı son soylrdigi cümleyle.

"ah, futbol'u da seviyorum"

"Ünlüler futbol takımına üye olduğunu duydum doğru mu?"

Jyj'den kim jong-su hyung'un oluşturduğu FC men takımındayım...."

Devamını izleyememişti. Çünkü yorgunluktan göz kapakları daha fazla dayanamadı ve kapanmaya başladı. Oturduğu sandalyede biraz kayarak kollarını sıkıca bağladı. Program bitiminde haftaya kimi ikna etmesi gerektiğini söyleyeceklerdi. Yeni bir yıkım için biraz enerji toplaması gerekiyordu. Direnmedi ve gözlerini usulca kapattı.

___________________________________

Öncelikle...
(Bu röportaj Vogue dergisinin Ekim 2016 sayısı için yapılmıştır. Röportajının orijinali ve daha fazla fotoğraf için Vogue dergsinin resmi sitesini ziyaret ediniz.)

Röportajın Resmi Sitesi: www.vogue.co.kr/2016/09/21/ordinary-miracle

İlk bölüm geldi. Kitap hakkında ne düşündüğünüzü bilmiyorum ama konusu çok farklı olacak inşallah, amin dkdjdnfj

Ji Chang-Wook'la giriş yapmak istedim, çünkü neden olmasın. (ben bunu istemiş olmaz mıyım dmddnjfjfj)

Umarım beğenirsiniz..

Ve
Hey sen...
Seviliyorsun....

🍀

Back For More / Yarıtexting ~jikook~Onde histórias criam vida. Descubra agora