20. Bölüm "Karanlık Taraf"

Start from the beginning
                                    

Pis pis sırıtarak kapıyı resmen hızlı ve heyecanla kapattı. Maemi'nin boynuzlarını yerinden sökmeme çok az kalmıştı. Salak kız her şeyi çok yanlış anlıyordu.

Gerçi biz şu an ne yapıyorduk onun bile farkında değildim.

Harbi biz bu halde ne yapıyorduk?

Yanaklarıma bir ağırlık çökmeye başladı. Bir anda utancım zirveye çıktığında yavaşça yutkundum.

Onun boynuna doladığım ellerimi dikkatlice çektim. Bir yere dokunmamak için ayrı bir çaba gösteriyordum çünkü ellerimde eldiven yoktu.

Ben bunu yapınca o da omzuma koyduğu kafasını benden uzaklaştırdı. Uzaklaşmasıyla birlikte boynumu yakan o nefesi de kayboldu.

Rahat bir nefes alarak utancımı bastırabildim.

Eldivenlerimi yatağın üzerinden alıp ellerime geçirdim. Bu sırada da o çoktan ayağa dikilmiş tam karşımda duruyordu. Gözleri ellerimdeydi.

Eldiven takmam onu rahatsız ediyormuş gibiydi.

En sonunda rahatsızlığını dile getirerek "Benim yüzümden eldiven takman hoşuma gitmiyor." Dedi.

Bakışlarımı ona çevirdim.

"Ne yapmamı isterdin?"

"Takmamanı isterdim."

Kaşlarım çatıldı.

"Eğer takmazsam bir çok şeyi yanlışlıkla çürütebilirim."

Umursamazca omuz silkti.

"Sorun değil. Sonuçta benim haricimdekileri çürütebiliyorsun. Diğerleri umrumda değil."

Onu dinlemeyerek tabiki eldivenlerimi taktım.

"Başka sorun var mı?" Dedi yarı çıplak karşımda dikilirken.

"Bir sorum daha var."

"Sor bakalım."

"Savaştığın Tanrıça kimdi?"

Arkasını bana dönüp küçük odadaki gardroba doğru ilerlemeye başladı. Dolabın kapaklarını açıp içerisini karıştırmaya başladığında onu izliyordum.

Ona arkadan bakma cesaretini kendimde buldum bir an. Sırtı büyük, omuzları ise genişti ve mühürü bana sağ omzundan göz kırpıyordu.

Daha fazla inceleyemeden bir anda arkasını döndüğünde bakışlarımı anında kaçırdım.

Çok ani hareketler yapıyordu.

"Bu da bende sır olarak kalsın. Zamanı gelince öğrenirsin." Dedi gardroptan çıkardığı bir tişörtü elinde tutarken.

"Sende hiçbir şeyi söylemiyorsun." Dedim bıkkınca ona bakarken.

Çıkardığı siyah tişörtü üzerine geçirdi.

"Zamanı gelince her şeyi öğreneceksin küçük meleğim. Sadece biraz beklemen gerekiyor."

Gözlerimi üzerindekilere gezdirdim. Simsiyah giyinmişti. Saçları da siyahtı. Bir tek gözleri sarı sarı parlıyordu.

Gözlerim üzerine giydiği siyah tişörtte oyalandı.

"İstersen bunu da çürütebilirsin." Dedi sırıtırken. Sanki halinden memnun olacakmış gibi bir hali vardı.

"Yok kalsın. Böyle iyisin."

Omuz silkti.

"Çürütmek istersin belki diye söylemiştim."

Kara MelekWhere stories live. Discover now