"Asaf kaç kere diyorum sessiz sessiz gelme diye." Ben sinirle konuşurken o tam tersim sırıtarak bana bakıyordu.

"Ödeşmeye geldim Özün hanım."

Söylediği şeyden hiç bir şey anlamıyordum. Anlamadığımı anlayınca, parmağı ile yanaklarını gösterdi.

"Öp de ödeşelim." Ne demek istediğini anlayınca, mahçup bir şekilde baktım.

"Ya özür dilerim Asaf. Bu kadar çabuk kızaracağını bilmiyordum." diyerek yanaklarını okşadım.

"Daha ödeşmedik hadi bakalım öp." diyerek boynunu eğdi.

Daha fazla kocamı bekletmek olmaz değil mi? Yanağını öpünce, diğer yanağını da çevirdi onu da öptükten sonra gülümseyerek bana baktı ve alnımdan öptü.

"Bir daha ki sefere bu kadar çabuk ödeşmeyiz haberin olsun." diyerek mutfaktan çıktı ve arkasında ona bön bön bakan beni bıraktı.

Kaynayan suyu fokurdama sesiyle ocağın üstünden alıp, çay yapmaya başladım.

-

"Biz sizin eve biraz emirvaki yapar gibi geldik. Bir dahakine sizi bize bekleriz." dedi Buğlem ayakkabılarını giyerken.

"Tabi geliriz."

"Allah'a emanet olun." Ellerini sallayarak uzaklaştılar. Gözden kayboldularında kapıyı kapattım.

"Özün nikahımıza az kaldı." Asaf'ın konuşması ile ona baktım.

"Evet ya heyecanlı mısın?"

"Bunu sormadığını farz ediyorum." diyerek beni kendine çekti.

"Asaf sende iyice temas etmeye başladın he." sözlerim ile daha çok sıkmaya başladı.

"Karıma sarılıyorum yani temas etmem çok doğal." dedi ve başımın üstünden öptü.

"Asaf senin boyun kaç ya?"

"Bir seksen dört. Sen kaçsın bir elli beş falan mı?"

Asaf'ı itirerek salona doğru yürüdüm.

"Güzelim şakasına dedim ya yoksa ben zaten senin boyunu çok seviyorum."

Hâlâ yüzüne dahi bakmazken, yanıma sırnaşmaya başlamıştı. Benden tepki görmeyince oturduğum koltukta kafasını dizlerime koydu ve yüzüme bakmaya başladı.

"Bakma bana öyle çipil çipil."

"Hele şükür göz teması kurdun be güzelim." dedi ve burnumu sıktı.

"Benim boyum bir altmış iki."

Hızla kafasını dizimin üstünden kaldırarak konuştu.

"Tam ideal. İster inan ister inanma ben kısa boyu kızlara daha çok yakıştırıyorum."

Zafer kazanmış bir eda ile güldüm.

"Hadi kalk dedemlere gidelim."

Annemler dini nikahtan sonra İstanbul'a dönmüştü. Bende dedemin sağlık durumu için gelmiştim ama birde baktım ki evleniyorum. Mutlu muyum? Tabiki mutluyum sevdiğimle evleniyordum aynı zamanda çocukluğumun geçtiği şehirde tekrar kalacaktım. Bundan yıllar önce İzmir'e geri döneceksin ama İstanbul'u da özleyeceksin deselerdi inanmazdım. Gerçekten orayı da çok özleyecektim.

Çünkü benim mücadele verdiğim yerdi İstanbul. Hayatımda ki çoğu güzel değişimi orada yaşamıştım. Bence Asaf'ı ikna etmeli ve İstanbulda da bir ev tutmalıydık.

El ele evden çıktık ve dedemlerin evine doğru yürüdük.
Tam varmak üzereyken, Asafların evinin balkonunda bize bakan Defne ile göz göze geldim.
Defne ve Asaf bir olaydan dolayı kavga etmişler. Asaf'a nedenini sorsamda söylememişti. Defne de artık onların evinde kalmak istemediğini söylediği için okulu bitene kadar bir tane yurt ayarlamışlar. Sadece arada bir böyle geliyordu.

Sen duydun mu sustuklarımı? |Yarı texting|Where stories live. Discover now