Garibim Buğlem ise korku ile bana baktı.

"Neyden bahsediyorsun Enes?"

Enes sinirle sandalyeyi çekti ve homurdanarak oturdu. Anladım ki kendini sakinleştirmeye çalışıyordu.

"Evlilik için görüşmeye gelmişsin ya. O herif nerede?" Bu sefer sessini alçak tutmaya çalışmıştı.

Elimi tuttan Asaf ile ona baktım. O da bana bakarak göz kırptı. Bu planımız takır takır işliyor demekti.

"Ne evliliği Enes?" Buğlem artık sinirleniyordu çünkü sesini baya yükseltmişti.

"Buğlem benimle dalga mı geçiyorsun? Buraya ne için geldin?"

"Özün ile vakit geçirmek için. Hem diyelim ki evlilik için görüşmeye geldim bundan sanane"

Bu sefer şaşırma sırası bendeydi. Buğlem baya iyi yerden vurmuştu. Bakalım Enes bey nasıl cevap verecekti.

"Nasıl banane Buğlem? Bilmiyor musun seni yıllardır sevdiğimi."

Evet daha da bir şaşırdım. Bu kadar çabuk itiraf edeceğini bilmiyordum. Buğlemde sessiz kalarak sandalyeye oturdu. Masanın üstündeki suyu alıp, içti.

"Cevap ver Buğlem. Bilmiyor musun?"

Buğlem dolu gözlerini kaldırıp, Enes'e baktı.

"Nereden bilebilirim he! Sen bana hiç bir şey demeden Mısır'a gittin. Ben, sen gittikten sonra öğrendim gittiğini. Şimdi sen cevap ver seven sevdiğine gittiğini söylemez mi?"

Enes yerinde rahatsızca kıpırdandı.

"Vedalardan nefret ederim." dedi gerçekten çok mantıklı bir cümleydi. Topluca Enes'i alkışlıyoruz...

"Peki benim bunda ne gibi bir suçum var? seni üç yıl neden bekledim?" dedi ve hıçkırdı. Buğlem dayanamamış ve göz yaşlarını bir bir düşürmüştü gözlerinden.

Enes ise yüzünde oluşan endişe ile Buğlem'e sandalyesini iyice döndürüp, konuştu.

"Telafi etmeme izin ver Buğlem. Söz veriyorum her şey çok güzel olacak."

Sözleri ile Buğlem'in ağlaması daha da bir şiddetlenmişti. Diğer iki sandalyeye de Asafla ben hemen oturduk.

Bir süre hepimiz Buğlem'in ağlamasının bitmesini bekledik. O ağlıyor, Enes ise kaşlarını çatmış bir şekilde başını ovalıyordu.

Asaf'a baktığımda ise onun da bana baktığını gördüm.
Bana yaklaşarak sessizce konuştu.

"Dudaklarını sıkmayı bırak."

Gergin olaylar olduğunda dudaklarımı sıktığımı biliyordum ancak Asaf'ın dikkat etmesi ile yüzüme hücum eden sıcaklık ile bakışlarımı kaçırdım.

Bacağımın üstünde olan elimi, ellerinin arasına aldı.

Buğlem'in ağlaması dindiğinde geriye sadece iç çekişleri kalmıştı.
Masanın üstündeki çantasını alarak, ayağa kalktı.

"Telafi et de görelim Enes bey." dedi yanımızdan geçerek.

Şuanki Zaman;

İşte o günden sonra isteme, dini nikah derken her şey çok hızlı gerçekleşmişti. Buğlem Enes'in kahvesini tuzla doldurmuştu. Bana da 'Aslında bana üç yıl çektirmeseydi bal ile dolduracaktım.' demişti.

Sen duydun mu sustuklarımı? |Yarı texting|Where stories live. Discover now