Başı buyruk işler

Start from the beginning
                                    

Azad üstünü giyip yatak odasına girdiğinde Zerya giyinmiş uzamaya başlamış saçlarını topluyordu. Ona yaklaşan adımların farkında lakin kayıtsız bir duruş sergileyerek Azad'ın olduğu tarafa dönmüyordu.

Genç adam elini kaldırıp karısının topladığı saçları açtı ve omuzlarına dökülmesini sağladı. Zerya sinirlensede  dişlerini sıkarak sesini çıkarmayıp bakışlarını aynaya çevirdi. Azad onun saçından çektiği tokayı saatinin olduğu kolunun bileğine takıp elleriyle karısının saçlarına şekil verdi.

Bir insan yaşadığı her anda tekrar tekrar birini sevebilir miydi?

Azad aldığı her nefesle tekrar tekrar aşık oluyordu.

Zerya'yı tutup göğsüne çektiğinde yutkundu. Karısı onun yuvası ve nefes alma nedeniydi.

Zerya'nın sessizliği adamın moralini bozarken Azad onu kolları arasında döndürüp "Konuş kadın! sesin en güzel müzik en güzel ritim" dedi. Sesinde efsunlu bir ton varken gözleri eşi benzeri olmayan bir sanat eserine bakıyor gibiydi.

Mavi'den nefret eden adam iliklerine kadar mavi bir tona aşık olmuştu. Onun hikayesi buydu. Dudaklarını yanında olsa bile hasret olduğu tene bastırıp dudaklarını çekmeden boğuk bir tınıyla "sen sustuğunda dünyam sessizleşiyor. Sanki ben sağırım. Kuşların kanat çırpması bile sessiz martılar sessiz. En güzel tın'ı  en güzel aşk tınısı sesin. Konuş ki sessiz olan dünyama ses ol. İster bağır ister çağır ama konuş" dedi ve dudaklarının yönünü değiştirip onun memleketim dediği boynuna bastırdı.

Zerya gözlerini yumup "Azad " dediğinde adam istediğini almış duyduğu tını ona göre kulaklarına bayramı getirmişti.

Halin yazdırdığı elini uzatıp karısının ismini taşıyan parmaklarını arasından parmakları geçirdiğin de artık tamamlanmış gibiydiler. Azad'ın evlilik yüzüğü parmağında iken Zerya'nın parmağı hala boştu. Karısına bunu hissetirmek ister gibi parmağını okşadığında Zerya burukça gülümsedi lakin Azad'ın kendisine verilmiş sözü vardı. Önce onların bu kadar acı çekmesine sebep olanlar cezasını çekecek sonra da ilk gün dediğini yapacaktı.

Beraber yatak odasından çıkıp çocukların odasına girdiklerinde gördükleri boş oda ile onların daha erken uyandıklarını anlamaları zor olmadı.

El ele mutfağa girdiklerinde Karan ve Serap çocuklara kahvaltı yaptırıyordu.

Alır ve Aşmi anne babasını gördükleri ile ellerini çarpıp aynı anda "anne baba" Diye şakıdılar.

Herkese günaydın denildikten sonra Zerya Azad'ın elini bırakıp oğluna giderken Azad'a kızının saçlarını öpüp yanına oturdu.

Eline aldığı çatalla kızına yemek yedirmeye başladığın da Zerya'da aynı şeyi oğluna yaptırıyordu.

Karan babasının ölümü yüzünden üzgün olduğu için bu konu iki kardeş arasında daha konuşulmamıştı ve birbirlerine biraz mesafeli bir duruşları vardı.

Onlar bu haldeyken duyulan telefon sesi ortamda ki sessizliği bozdu. Serap eline aldığı telefonla gülümseyip telefonu açtı ve keyifli bir tınıyla " Samira kızım her sabah kargalar bokunu yemeden aramayı huy ettin " Dedi ve kamerayı babasının kucağında oturup kahvaltı yapan Aşmi'ye çevirip " Veliahtın sabah erken uyandı. Giyindi kuşandı. Üstüne süslendi ve kahvaltı yapıyor. Korkma sen yokken ona senin yokluğunu aratmıyorum" diye devam etti. Görüntülü konuşuyorlardı.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jun 09 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Mardin'e Tutsak. Where stories live. Discover now