Bilinmeyen Sırlar Part2

82.7K 4K 5.8K
                                    

Dediğim gibi iki bölüm aynı gün içinde geliyor. Toplamda 17000 kelimeyi aştı. Aradaki boşluğu kapattığımızı düşünüyorum.

Bu kitaptaki olay  kurum ve kişiler kurgudan ibarettir. Gerçeklikle alakası olmayıp hepsi kurgulanmıştır.

Jutenya_ şurayı tıklayarak watpad hesabımı takibe almayı unutmayın ailemiz 17k olmak üzere koskocaman bir aile olmaya devam ediyoruz.

4 saat sonra Irak

Şafak daha sökmeden sisli ve puslu bir gecede iki farklı gurup Musul'da taş bir konağın etrafını sarmışlardı.

8 kişi Azad'ın tarafında 8 kişi de diğer tarafdaydı. İçeride almaları gereken kişi sözde tüccardı lakin ya askerleri gambazlıyor. Ya da çevresinde yaşayan köylü ve kasabalarda ki insanları gambazlıyordu. Gerçi asıl sorun bu değildi. Asıl sorun adamın belli bir süre devlet işinde daha doğrusu Saddam'ın yönetiminin olduğu hükumette yer almasıydı.

Azad'ın amaçı Saddam zamanında var olduğu kimyasalları bulup imha yani kullanılmaz hale getirmekti. Kötü niyetli insanların eline geçerse ilk kullanacakları ülke belliydi.

Elini kulaklığına götürüp arkasında ki adamlara işaret verdi. Simsiyah giyinmişlerdi üstlerinde ne bir kimlik nede hangi ülkeye bağlı olduklarını belirten bir bayrak vardı. Hepsi bu konuda eğitimli insanlardı. Olurda ters giden bir şey olur diye tüm tedbirler alınmıştı. Olası bir durum da onlar hiç kimseydi.

Bir takım oyuncularıydı ve görevleri belliydi. Savaştan yeni çıkmış bir ülke olduğu için gece yarısından sonra sokağa çıkılmıyordu. İçeri sızan adamlardan birinin arka kapıyı açmasıyla sessizce içeri girdiler. Sis önde ilerliyordu. Ona Sis demelerinin nedeni gittiği yere Sis gibi çökmesidiydi. Adımları sessizdi sanki ortamda hayalet geziyor gibi koridorda yürürken acılan kapıyla nefesini tutup duvara yaslandı. Karanlık koridorda bir tek gelen adamın ayak sesleri vardı. Uyku mahmuru bir şekilde yürüyen adamın kafasında tutulup   boynun kırılması birkaç saniyeyi bulmadı. Sis adamın cesedi boş bulduğu bir oradaya bıraktıktan sonra sessizce görevine devam etti. Ortalığı kolacan ettikten sonra elini kaldırıp parmaklarıyla ileriyi gösterdi. Üst kata çıkmışlardı. Evin krokisini bildikleri için Sis dikkatli bir şekilde önde ilerliyordu. Hedefledikleri odaya geldiklerinde Sis kapı önünde durdu.

Ahmed Jovan Al-Asawi eski bir bürokrattı. Kapı kulpunu indirip sesizce içeri sızdı. Kısa bir süre sonra Azad'ın da içeri girmesi gördüğü görüntü yüzünü buruşturmasına sebepti.

Ona yaklaştığında silahıyla adamın üstünde ki pikeyi hafifçe kaldırdığını gördüğünde merakla kaşlarını çatarak fısıltı halinde "ne yaptığını sanıyorsun" dedi.

Sis gözlerinde parılatıyla "bir Payiz vakası daha kaldıramazdım. Onu kontörül ediyordum."

Azad'ın anlamayan tavrıyla "benim tenim hassas her marka don giymiyorum. Nerede bir şerefsiz aynı markayı giyiyor." dedi bakışlarıyla yatakta ki Ahmed Jovan Al-Asawi'yi göstererek "şükür Calvin klein giymiyor."

Azad "ya sabır" deyip kafasını olumsuzca salladı.

Bakışları adamı bulduğunda "bunu nasıl paketleyeceğiz."

Sis tek kaşını kaldırıp fısıltıyla  "o iş bende" dedi ve adamın üzerinde ki pikeyi çekti. Azad'ın ona şaşkın bakışlarıyla fısıltı halinde "içeri sızan adamımız yemeğine uyku ilaçı kattı, artık top atsan uyanmaz."

Azad sinirle soluyup "ulan madem adam baygın biz niye fısıldayarak konuşuyoruz."

Sis adamı pikeye sarıp bakışlarını ona çevirdi ve keyifli bir tınıyla "heyecan olsun" diye dedi ve adamı bir çuval gibi omzuna attı. Azad'ın şaşkın bakışları arasında elini kulağına götürüp "Mahi benim titizlik abidem ortalık temiz mi?"

Mardin'e Tutsak. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin