13. Bölüm "Kekik biz Yunanlılar için çok önemli bir bitkidir. "

46 3 0
                                    

Genç apartman sakinlerinden Merve'nin dairesinden çıktıktan sonra, alt kata, apartmanın giriş katında oturan, Madame Danae Papadopoulos isimli, Yunanistan' lı bir kadının evi oldu, bir sonraki durağımız. Madam Danae ' nin oturduğu dairenin katına inerken İpek, kadın hakkında bildiklerini anlattı.

" Başkomiserim ben kadını biraz araştırdım. Kadının adı; Madame Danae Papadopoulos. Yunanistan ' da doğup büyümüş. Hatta okuduğu ortaokulda öğretmenlik bile yapmış. "

" Sen bu kadar bilgiyi hangi ara araştırıp öğrendin ? "

Yine uğraşmaya başlamıştı Emre meslektaşıyla.

" Meslek sırrı Emre' ciğim. Beni tanımıyormuş gibi konuşma. "

" Diyorsun. "

Diye kısa bir cevap vermekle yetindi.

" Başkomiserim, Alina yenge de tarih öğretmeniydi değil mi ? "

Diye sordu Emre. Alina' dan onların yanlarında, konusu açılmadıkça bahsetmezdim. Öğretmen olduğunu ve benim gibi Fenerbahçe 'li olduğunu biliyorlar. En fazla, dört, beş kere yüzyüze görüşme fırsatı buldu ikiside. Bizim Emre ve İpek, Alina ile tanıştıktan sonra, hemen uyum sağladılar birbirleriyle. Beni ne kadar seviyorlarsa, aynı sevgiyi, Alina ile de paylaşıyorlardı. Alina' da onları sevmişti. Çok iyi arkadaşlar.

" Hayır Emre. Tarih öğretmeni değil. İngilizce öğretmenliği yapıyordu. "

" Yapıyordu derken başkomiserim. Artık yapmıyor mu ? "

" Yok hayır, artık yapmıyor. Görev yaptığı okulu kapatmışlar. Alina' da zaten artık yorulmuştu. Onun için de bir bahane oldu. "

" Ya ne zaman peki oldu bu olay başkomiserim ? "

" Bende bugün öğrendim. Telefonla arayıp söyledi. "

" Vallaha ne diyeyim başkomiserim, hayırlısı neyse o olsun. "

Aramızda geçen kısa bir diyalogtan sonra Madam Danae' nin dairesinin önüne geldik.
Zili ben çaldım. İkinci çalışımdan sonra kapı açıldı. Madam Danae beklediğim kadar yaşlı değildi. Yaklaşık benden beş, altı yaş büyüktü. Öyle gösteriyordu. Kızıl saçlı, mavi gözlü, bir kadındı. Boynunda ve bileklerinde, kolyeler ve bileklikler, kulağında da mavi su damlası bir küpe vardı.

" Hoşgeldiniz başkomiserim. "

Dedi bana bakarak. Başkomiser ben olduğumu muhtemelen, hem en önde benim olduğumu hem de aramızda yaşça benim büyük olmamdan anlamıştı.

" Merhabalar Danae hanım. Ben Başkomiser Yavuz Kılıç. Galata Emniyetten. Bunlar da yardımcılarım, Komiser Emre ve Komiser İpek. "

" Buyurun içeriye geçin. " Dedi.

Madam Danae önden salona geçerken bizde arkasından onu takip ettik. Evin içi diğerlerine göre pekte aydınlık değildi. Karanlık bir ortamdı. Salona çıkan koridorda bir koku burnuma geldi. Bilindik bir kokuydu ama aklıma gelmedi. Tütsü kokusu değildi. Merak edip sordum.

" Bu koku..."

" Kekik, Yavuz bey. Kekik kokusu. "

" Bende deminden beri düşünüyorum ne kokusu diye. Bir türlü çıkartamıyordum. "

Diyerek seslendi arkadan İpek. Sanki bir delil bulmuşçasına bir ses tonuyla.

" Kekik biz Yunanlılar için çok önemli bir bitkidir İpek komiserim. "

" Yaa gerçekten mi ? Neden önemli peki bu kekik ? "

" Kekik; Eski Yunan' da asaleti ve cesareti temsil eden bir bitkidir. Eskiden askerlerimiz savaşa giderlerken, onlara kekik kokan hediyeler verilirdi. "

Başkomiser Yavuz  "Kanlı İntikam"Where stories live. Discover now