2. Roommate

111 18 109
                                    

Felix:

Yemini etmiştik ve ben şuanda bir yatılı okula gidiyordum. Acaba nasıl bir yerdi?

Nasıl insanlar vardı? Hyunjin'in kişiliği nasıldı? Başarılı olabilecek miydim? Gibi sorular aklıma dolmuşken hepsinin cevabını alabileceğim o okula geldik.

Hyunjin:

Her zamanki odamda yine her zamanki gibi tek başımaydım.

Bu okuldan nefret ediyordum. Sadece ailemin benden kurtulmak için kullandığı bir bakım eviydi burası.

İçeridekilerden ise ayrı bir nefret ediyordum. Açıkçası herkes birbirinden nefret ederdi bu okulda.

Ama sanırım en  çok nefret alan kişi bendim. Bunu pek umursamıyordum. Nefret etmeleri için geçerli sebepleri vardı ve bu sebepleri ben onlara kendi ellerimle vermiştim.

Kısacası sikimde değildi ne düşündükleri.

Ne kadar erken çıkarsam o kadar iyiydi benim için.

Bunları düşünürken bir anda yalnızlığımı bozan biri girdi içeri.

Sarı saçları benimkiyle aynı boydaydı. Odaya ilk girdiğinde ellerini önünde birleştirmişti ve şuan kahverengi gözleriyle bana bakıyordu.

İtiraf etmem gerekirse çok tatlı duruyordu.

Ona dik dik bakmaya devam ettim.

İkimizde boş boş birbirimize bakıyorduk ve kimse ne halt olduğunu söylemiyordu.

Arkadan gelen Bangchan hoca bir şey söylerdi belki?

"Sen söylemeden önce ben söyleyeyim, biliyorum odanda yalnız olmak istediğini ama buradan başka boş bir oda yok. Kısacası yeni oda arkadaşın..." diyerek cümlenin devamını çocuğun getirmesini bekledi. Çocuk, "Felix." diyince sesinin görünüşünün aksine ne kadar kalın olduğunu düşündüm.

Aynı zamanda çok çekici bir sesede sahipti.

İki saniye sürmeyen  bu diyaloğa(?) omuz silkip telefonuma geri gömüldüm.

Zaten Bangchan hocada gitmişti ve Felix ile odada yalnız kalmıştık.

Onu umursamamaya çalışarak telefonuma bakıyordum.

"Umm... Adın ne?" diye sordu.

"Çok bir şey fark eder mi sence adım?" diye sordum.

"Seslenmek için sormuştum." dedi.

Benden çekiniyor muydu?

"Seslenmeni gerektirecek bir şey olacağını sanmıyorum. Ama eğer illaki seslenmek istiyorsan Tacenda diyebilirsin." dedim.

"Ne anlama geliyor ismin?" diye sordu.

"Bu benim ismim değil. Lakap gibi düşün." dedim

"Ne anlama geliyor?" diye sordu konu açmak istercesine.

"Bilmiyor musun?" diye sordum. Konu açmasına izin vererek.

"Bilsem sorar mıydım sence?" diye sordu hafif sinirle.

"Çok ukalasın.." dedim sesimi kısarak.

"Anlamadım?" diye sordu.

"Diyorum ki git öğren." dedim ayağa kalkarak.

"Çok kabasın." diyişini duydum arkamdan..

Fazla umursamadım

Nasıl olsa bunu ilk defa duymuyordum.

Felix:

Tacenda...

Çok garip bir lakaptı. Acaba (güvenlik) acenta(sı) falan mı demeye çalışıyordu?

Anlamını benim öğrenmemi istemişti. Söylese ölürdü sanki.

Herşeyi boşvererek telefonumdan Tacenda diye arattım.

Latince kökenli ingilizce söz. (hiçbir zaman) söylenmese daha iyi olacak şey.

Diye çıkartmıştı karşıma.

Bunun anlamı beni tanımak istememelisindi..

~~~

İlk derse girmek için aşağıya indim. Müdürün odasını bulmalıydım. Hamgi sınıfta olduğumu ve benzeri şeyleri bilmiyordum.

Sonunda odayı bulduğumda kapıyı tıklatıp içeri girdim.

"Hocam ben hangi sınıftayım, okul numaram ne?" diye sordum.

"Felix, bugün okul yok. Zaten derslerde düşündüğün gibi değil. Neyse yarın 06.00'da bahçede ol yeterli." dedi ve beni odadan çıkarttı.

Çıkarttı az kalırdı resmen sürükleyip kovdu beni ahlaksız adam.

Saate baktım, 17.45'ti. En iyisi odaya geçip yatmaktı, uzun yoldan gelmiştim ve yorgundum. Zaten başka ne yapabileceğimi bilmiyordum.

~~~

Saat kaçtı bilmiyorum ama uyanmıştım ve kesinlikle gecenin geç saatleriydi.

Oda arkadaşım (lakabıyla Tacenda) odadan çıkmıştı.

O an gelen bir dürtü ile onu takip ettim. Sonuçta bu saatte nereye gidiyor olabilirdi ki?

Diğer yerlere göre daha karanlık bir bölgeye geldi.

İçimden bir ses bu bölgede iyi ruhların olmadığını söylüyordu.

Ve o ses her zaman doğru söylerdi..

⏤͟͟͞͞⏤͟͟͞͞⏤͟͟͞͞⏤͟͟͞͞⏤͟͟͞͞⏤͟͟͞͞⏤͟͟͞͞⏤͟͟͞͞⏤͟͟͞͞⏤͟͟͞͞⏤͟͟͞͞⏤͟͟͞͞⏤͟͟͞͞⏤͟͟͞͞⏤͟͟͞͞

AY BU FIC ÇOK GÜZEL OLACAK.

UMARIM İÇİMDEKİLERİ DOĞRU AKTARIRIMM.

ANOTHER UNIVERSE |Hyunlix|Where stories live. Discover now