Ben Bir Katilim

19 14 1
                                    

Sabah uyandığımda cenk'in kafamda dikilip bana baktığını görünce irkilerek yatağıma doğruldum cenk gülümseyerek

"Günaydın."

Anlamamış bir şekilde ona bakarken cenk elinde tutmuş olduğu iki kravatı biraz havaya kaldırarak

"Sence hangisi ?"

Cenk'e ters ters bakarak küçümseyici bir ses tonuyla

"Ne yani bundan sonra ne giyip giymiyeceğine benmi karar vericem ?"

Cenk cidi bir ifadeyle bana bakarak

"Cevabın ne ?"

Cenk'in elindeki kravatlara baktım biri siyah diyeriyse beyazdı buraya geldiğimden beri cenk'in siyahtan başka bir renk giydiğini görmemiştim siyah gömlek giydiği için beyaz kravat ona çok komik duracaktı.
Cenk'e bakarak elimi beyaz kravat uzatıp

"işte bu."

Cenk gülümseyerek iki kravatıda yatağa bırakarak belindeki silahı çıkartıp koltuğun yanında duran kurşun geçirmeze nişan alarak sol bacağına ateş eti istemsizce bağırırdım.
Kurşun geçirmez yere düşerek bacağını tutup acı içinde inlerken ayağa kalkarak cenk'i geriye itip

"Neden bunu yaptın ?"

Cenk birkaç adım geriye giderken elindeki silahı tekrardan beline sokarak bana bakıp

"Onunla bukadar samimi olmaya devam edersen bidahaki kurşun beynine gelir." Diyerek bana biraz yaklaşıp omzuma dokunarak

"Üzgünüm.
Kıyafetlerini giyip kahvaltıya in çünkü bugün çok yorucu bir gün olucak."

Kafamı sağlayarak cenk'in elini omzundan itip

"Bak tamam ne dersen yapıcam ama nolur onu hastaneye görür kan kaybından ölebilir."

Cenk biraz eğilip yaşlarını çatarak gülümseyip

"Herşeyi mi ?"

Neden bukadar sulu göz olduğumu bilmiyorum ama istemsizce ağlayıp

"Evet her şeyi."

Cenk bu duyduklarına sevinmiş gibi yüksek bir sesle

"Eren , Taci hemen buraya gelin."

Biraz kaldıktan sonra içeriye hızlıca iki adam geldi kardeş oldukları her hallerinden beliydi okadar birbirlerine benziyorlardiki ayrıt etmek imkansızdı.
Cenk başıyla kurşun geçirmez işaret ederek

"Hemen onu hastahaneye götürün !"

Iki adamda başlarını biraz eğerek

"Emredersiniz efendim."

Diyerek koşarak kurşun geçirmesin yanına gidip kollarına girerek kaldırdılar kurşun geçirmezin yanına tam gidiceken cenk eliyle beni arkaya itip

"Hani her dediğimi yapacaktın ne oldu ?"

Gözyaşlarımı silerek cenk'e baktım içimdeki tüm birikmişleri yüzüne çarpmak istedim ama bunun nefes harcamaktan başka bir şeyin olmadığını bildiğim için saçlarımı geriye atarak

"Üstümü değiştiricem lütfen çıkar mısın."

Cenk bir şey bekliyormuş gibi gözlerini bana dikerek

"Sence unuttuğun bir şey yokmu ?"

Ne demek istediğini anlamıştım onun yüzünü biraz daha görmek istemediğim için zorda olsa gülümseyerek

"Sanada günaydın.
Artık rahatladıysan simdi çık."

Cenk gülümseyerek yataktaki beyaz kravatı alıp odadan çıkarken yüksek bir sesle

ÇAKIL TAŞIOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz