Hele kardeşi...    Olmaması gereken bir çocuktu. Olmaması gereken bir kombinasyon sonucuydu. Ve üstelik öyle çelişkili bir durumdu ki...  Belki bunlar olmasa Ayperi olmazdı. Küçük kız kardeşi olmazdı. Yada bunlar olmasa babaları aynı olan bir kardeşi olurdu.

Arda olmasın demek istiyordu. Küçük kız kardeşi olmaması gereken bir kombinasyon sonucuydu. Üstelik bütün bu olanları en ağır onun başına geliyordu. Canı yanıyordu... Acıyordu...

Ateş ve Yunus da katılmıştı aralarına. Ama hiç biri ağzını açamıyordu. Ateş de kötü hissediyordu. Kos koca 23 yıl geçmişti üstünden...
Arda'nın geçmiş anıları silik silik canlandı zihninde. Annesinin yağmur sonrası kokan toprağı andıran kokusu geldi önce burnuna...  Babasının tüm evi Arda'yı sırtında taşıyarak dolaşması geldi... Ateş ile olan araba oyunları geldi...
Çok hafif bir anı belirdi zihninin bir köşesinde. Önce kahkaha sesleri geldi kulağına. Sonra yüzleri tam belli olmayan silüetler.

Peri gibi olan annesi vardı. Yanında ise annesini aratmayan bir sıcaklıkta olan yengesi. Kahkahalar onlara aitti.
Sonra babasının mangala söylenmesi geldi aklına...
Amcasının aşık gözler ile yengesine bakması.

Ateş ile Araba sürmesi geldi. Sonra annesinin yanına gidiyordu. Ve tüm anılar silindi. Sadece sesler kaldı. Silah sesleri çınladı kulağında. Sanki yanında çatışma varmış gibi... Babası geldi. Yerde yatan... Annesinin önce çığlıkları geldi kulağına.
Annesinin kanlı bedeni geldi gözünün önüne.

Ateş'in yere düşmesi geldi. Yengesinin canhıraş barışı. Ve en son kötü kral geldi aklına. Tüm planı yapan kötü kral...

Gözleri Ateş'e değdi. Anılar çıktı zihninden. Gözler konuştu sadece bir müddet. Çünkü kelimeler yetmedi hiç bir şeye. Çünkü kelimeler de korktu. Bu karşılaşma herkesi korkuttu.

Ateş boğazını temizledi. Kelimeler tutundular bir yerlere. Çıkmak istemediler ortaya. Ama Ateş durmadı. Artık durmak da yoktu. Başladı anlatmaya. Mektup da üstü kapalı yazıyordu her şey. Ateş ayrıntılara girdi. Ayperi'nin annesinin ölümüne şahit olduğuna girdi. Yetimhaneye girdi. Her şey döküldü ortaya. Yeri geldi tim krize girdi. Yeri geldi Arda... Ama artık gerçekler bitecekti.
Burak daha fazla susmadı. Susamadı. O dokunmaya kıyamıyordu güzeline... Karşısında duran herif ise yetimhane de şiddet görmesine rağmen susmuştu bir de.

"Hiç mi uyanman yok oğlum senin! Şiddet görmüş kız! Hatta kızlar! LAN! NASIL İZİN VERDİNİZ! BİZ CANI YANAR DİYE DOKUNMAYALIM SİZ GELİN...! "

"Biz de keyfimizden yapmadık herhalde. Her şeyin bir sırası vardı. Zaten gereken cezalar da verildi."

"ÖLDÜRÜRÜM SENİ! NE CEZASI YA! KIZLARIN CANI YANINCA MI GELDİ AKLINA LAN!"

Yunus bir şey demedi. Haklılardı. Sakinliğini bozmadı. Ama içinde fırtına kopuyordu. Yüzüne vurulan  gerçekle bir daha yüzleşti.  Kızların canı... O kadar haklılardı ki...
Sözü Arda devraldı. O da tıpkı Yunus gibi sakindi. Çünkü şu an sakin olmaz ve sinirlerine sahip çıkmazsa bir daha çıkamazdı. Ne tim ne de Ateş ve Yunus umrumda değildi. Ama siniri hem kardeşini hemde öbür kızı etkilerdi...

"Madem biliyordun gerçekleri neden almadın kardeşimi oradan? Neden sahip çıkmadın ona? Neden canının yanmasına izin verdin?"

"Korkut'u da bir yandan engellemem lazımdı çünkü... Eğer onu engellemeden böyle bir şeye girişirsem daha çok batardı her şey.  O para göz herif Gizmeli güzel'mi yok etmeye çalışabilirdi. Üstelik bu en iyi ihtimal... ama şimdi dokunamayı geçtim 5 km yakınına bile giremez."

Arda derin bir nefes verdi. Haklıydı Ateş. Ama haksızdı da... Arda kardeşini istiyordu.

"Kız kardeşimi görmek istiyorum. Hem de en kısa zamanda."

"Haberi yok seninle, sizinle konuşacağımızdanAyperi'm bunları öğreneli çok yeni oldu. Annesinin yanında ölümü... Bunlar onun yaşında biri için çok, çok fazla ağır. Ama en kısa zamanda... Görüşeceksiniz,"

"Peki... Tamam toparlanması lazım haklısın... Bir süre daha beklerim..."

"Arda... Ayperi benimle kalacak. Benim nüfusum da. İstediğin zaman , istediği zaman görüşürsünüz-"

"Ne! Ne saçmalıyorsun sen!"

"Arda seninle kalması tehlikeli. Askersin sen. Zaten hep  teröristler ile iç içe durumdaydı. Senin nüfusuna alman daha çok tehlike arz eder... Ayrıca bir de Korkut var. Hamdi var."

"Meleğim... O biliyor mu? Hamdi'nin..."

Barbaros'un sesi ortamı bölmüştü. Arda da meraklı gözlerini çevirmişti. Sakin kalmaya çalıştıkça yeni bir şey doğuyordu hep. Peri kızı onunla kalmalıydı. Onun ait olduğu yer abisinin yanı olmalıydı. Ama bir yandan Ateş haklıydı. Tehlike de olmasını istemiyordu kardeşinin. O daha çok küçüktü.
Barboros'un sorusunu Yunus devraldı. Onun açıklama yapması daha doğru olurdu.

"Bunu bir psikiyatrist olarak söylüyorum... Bunu kaldıramaz. Her şeyden önce taciz, tecavüz kavramlarını açıklamak zor olur. Arda... Seni öz abisi sanıyorken... Farkında bir şeylerin uyuşmadığının. Ama zorlamıyor. Daha fazla gerçek duymak istemiyor... Bunu şu an anlatamayız. Bir abinin kız kardeşine yaptığı... Bunu bu yaşta bir çocuğa anlatmak zihninde bazı şeyleri farklı anlamlandırmasına da sebep olur.
Elbet bir gün öğrenmeli. En azından başka bir yerde duymadan... Ona bizim anlatmamız en doğrusu olur.  Ama bu kadar şey üst üste gelmişken böyle bir şeye kalkışamayız."

"Mutlu mu?"

Ateş, Arda'nın sorusu ile şaşkınlık geçirdi. Yunus o kadar şey anlatmıştı. Bu soru nerden çıkmıştı hiç anlamamıştı.

"Anlamadım?"

"Mutlu mu bari? Gülüyor mu? Neşesi yerinde mi? İyi mi?"

"Mutlu... Bir yanı eksik. Seni sorup duruyor. Gerçi onun hep bir yanı eksik kalacak... Biz beş yıl bile olsak bir aileye sahiptik. Annelerimizi hayal meyal bile olsak biliyoruz... Ama o... Onun annesi ile olan tek anısı annesinin ölümü. Annesini ve babasını bile başka biri göstermiş bir de o .Biz çok büyük bir oyunun içinde kaldık, Arda.  Hemde çok...  Ayperi'm gülüyor. Ve inan gülüşü çok güzel. Duvarlar onun gülüşü ile renk buluyor..."

Arda ayağa kalkınca Ateş de  kalktı. Arda sarılmak için hamle yaptı. Yıllar sonra bir kardeşi daha olmuştu. Ateş'i suçlamaya hakkı yoktu. Ateş de yaralıydı. Babası olacak adam onun canını en çok yakandı. Ateş sadece küçük kızı korumak istemişti... Ateş de Arda gibi sarılmak için yanaştı. Arda da gülümseyerek ilerledi ve Ateş'in o güzel yüzüne Osmanlı tokadı yapıştırdı.
Ne olursa olsun o kardeşini ondan almıştı!

O tokadını ardından Ateş kendine gelmişti. O da Arda'ya en iyisine yumruk çakmıştı. Kız kardeşi onun yüzünden intihara bile kalkışmıştı! Masaya geri oturmuşlardı. Konuşmaları gereken çok şey vardı.
Tim de kısa sürede biraz zorla olsa bile Ateş ve Yunus'a alışmışlardı. Arda da Tim de Alaca Şifa ile de tanışmak istemişlerdi.  Ateş gelen telefonu hemen açtı. İkinci katmandan Adil arıyordu.
Ama açması ile kaşlarını çatıldı. Orda bir şeyler oluyordu.

"Adil! Cevap ver ! Ne oluyor!?"

"Ateş bey! İçten saldırı oldu! Tüm ev alev altında! Kızlar içeride!"

Adil'in sesi dışarıya da gitmişti. Ve şu an hepsinde aynı ifade vardı. Korku.

5 harfli bir, iki heceli bir kelime. Korku... Bazı şeyleri de başlatabilir. Tıpkı küçük Peri'nin annesinden korkup olanları abisine anlattığı gibi. Bazı şeyleri de bitirebilir. Tıpkı iki kardeşin arasının bozulması gibi...

BÜYÜK OYUNWhere stories live. Discover now