BÖLÜM DOKUZ // HUNT

324K 249 0
                                    

Sessiz geçen akşam yemeğinin ardından kalın kitabı kolumun altına sıkıştırarak odama çıktım. Annemin dizüstü bilgisayarını ödünç alıp Hunt için araştırma yapmaya karar verdim.

Son bir seneyi baz alıp ülkede olan kazaları, ölümleri Hunt ismini anahtar kelime olarak kaydederek arattım. Eğer sonuç alamazsam yavaş yavaş geçmiş zamana kaymayı düşünüyordum. Belki de bundan yirmi yıl öncesinde ölmüştü, kim bilir?

Babamın ölümüyle aynı tarihte olan bir cinayete teşebbüs haberi 5 Şubat günü Roanoke'ta ormanlık alanda yaralı bulunan bir adam hakkındaydı. Hala ne tür bir alet ile yaralandığı bilinmiyordu fakat adli tabip kılıç olduğunu düşünüyordu.

Roanoke'ta kılıçla adam yaralamak? Aradığımı bulamadığımı düşünerek siteden çıkmak üzereyken kurbanın yayınlanmış fotoğrafı sayfada biraz daha oyalanmama sebep oldu. Bu rüyalar alemindeki yabancıdan başkası değildi.

Ethan Hunt.

Fotoğrafın üzerinde parmaklarımı gezdirdikten sonra kaldırıldığı hastanenin adını internette arattım ve çıkan numarayı büyük bir korkuyla tuşladım. Haberde hastanın bitkisel hayatta olduğu yazıyordu fakat neredeyse 8 ay olmak üzereydi. Aynı hastanede kalıyor olması bir mucize olurdu. Ya da yaşaması...

"İyi akşamlar, Carilion Roanoke Hastanesi. Nasıl yardımcı olabilirim?"

"Bir hasta hakkında bilgi almak istiyorum." Dedim yanağımın içini dişleyerek.

"Hasta yakını mısınız?" Gözlerimi pencereye çevirdim.

"Arkadaşıyım."

"Üzgünüm hanımefendi, sadece birinci dereceden akrabaya bilgi verme yetkisine sahibim."

"Tek bilmek istediğim hala hastanenizde tedavi görüp görmediği." Kadın bir süre sessiz kaldıktan sonra iç çekti. "İsim soyisim?" 

Gülümsedim.

"Ethan Hunt."

Klavyenin tıkırtısı kulaklarımda çınladı.

"Yaklaşık 8 aydır hastanemizde yoğun bakımda."

İçimin burkulmasına rağmen bunun iyi haber olduğunu biliyordum.

Ölmemişti.

"Teşekkür ederim," dedim sesimin çatlamasından korkarak. "İyi akşamlar."

Telefonu kapatırken gözlerim gökyüzüne kaydı. Artık nereden başlayacağımı biliyordum.

Pijamalarımı giydim ve nereden başlayacağımı bilmenin verdiği rahatlık ile yorganın altına girdim. Ethan'a anlatacağım şeyler birikmeye başlamıştı. Gözlerimi yumdum. Rüyalar alemine gidecek olmanın verdiği heyecan tüm vücudumu sarmıştı. Yorgunluk heyecanımdan ağır bastı, uykuya gömüldüm.

*

Uzun zamandır hiç bu kadar iyi ve dinlenmiş uyanmamıştım. Kollarımı iki yana açıp esnedim, vücudumu gerdim. Yanımda uyuyan yavru siyah kediye baktım. O da halinden oldukça memnun görünüyordu.

Kediyi okşarken dün gece Rüyalar Alemine gitmediğimi fark ettim ve bunun şokuyla sarsıldım. 'Nasıl?' diye düşündüm şaşkınlıkla.

Bir yanlışlık olmalıydı.

Yorganı üzerimden savururken çoktan keyfim kaçmıştı. Kısa bir duşun ardından kafamı yerine toplayabilmiştim neyse ki. Dün gece bir sorun olmuştu. Hatta belki de Rüyalar Alemine gitmiştim fakat hatırlayamıyordum? Son seçenek çok gerçekdışı gelince önceliğimi Ethan Hunt'a vermeye karar verdim.

VAHŞİWhere stories live. Discover now