BÖLÜM SEKİZ // GERÇEK

Start from the beginning
                                    

Kulaklarını çevirip beni dinlese de gözlerini açmadı ve homurdanarak uyumaya devam etti.

Sayfalar arasında hızla geziniyor, yazıların üzerinde gözlerimi hızlıca gezdiriyordum. Tek anladığım şey bunun bir büyü kitabı olduğuydu. Harika. Belki Rüyalar Alemindeki yabancıya gösterecek birkaç havalı numara bulabilirdim. Sayfaların birinde duraksadım ve çekmecemdeki renkli mumu çıkararak komodinin üzerine bıraktım.

"Pekala." Diye mırıldandım ellerimi birbirine sürterken. "Lütfen işe yara ve bir aptal gibi görünmememi sağla."

Gözlerimi kısıp kitaptaki kelimeyi doğru telaffuz etmeye çalıştım.

"Perspicuus,"

Mumda hareketlenme olmadı. Tam da tahmin ettiğim gibi... Gözlerimi kısarak muma odaklandım ve bu sefer kendimden emin, sert bir sesle tekrar ettim.

"Perspicuus!"

Ve mum beni şaşırtarak yandı.

"Vay canına."

Gözlerimi yeniden kitaba kaydırdım. Bakalım başka neler yapabilirim?

Aklıma Rüyalar Alemindeki deneyimim gelince tenimde bir ürperti gezindi. Belki yeniden uçabilirim!

Sayfaları bir uçma büyüsü bulana kadar karıştırdım ve sonunda başarının verdiği mutlulukla sırıttım. Parmağım yeni bir kelimenin üzerinde geziyordu. Kediyi kucağımdan yatağın üzerine transfer edince huysuzca homurdandı ve uykusunu kaçırmışım gibi dik dik baktı. Daha sonra kendisini temizlemeye karar vererek beni görmezden geldi. Ayağa kalkıp kelimeye son kez baktım.

"Auras, habet alas."

Ayaklarım yavaşça yerden kesildi ve yükselmeye başladım. Başarının sevinci beni bir kez daha yakalamıştı ki yükselmeye devam etmem sevincimi korkuya çevirdi. Başımı odanın tavanına çarpmak üzereyken engel olmak için ellerimi uzatıp gözlerimi yumdum ve bir anda tepetaklak oldum.

Tüm kan beynime akarken havada baş aşağı asılı kalmıştım.

"Tanrım." Diye mırıldandım. "Şimdi nasıl ineceğim?" Kedi huysuzca mırıldandı ve meraklı gözleriyle beni izlemeye başladı. Yere inmek için huzursuzca kıpırdandım, garip hareketler yapmaya başladım fakat bu sadece durumu daha kötü hale getirdi.

"Kathe, bak sana ne aldım?"

Annem odamın kapısını araladı ve baş aşağı beni havada asılı halde buldu.

"Tanrı aşkına, Katerina!" diye bağırdı. Eliyle tuhaf bir hareket yaptıktan sonra bir tur atarak yere indim.

"Onu nasıl yaptın?" dedim şaşkınlıkla.

"Her ailenin bir sırrı vardır." Dedi içini çekerek. "Bizimkiler biraz garip."

Başım dönünce yatağa oturdum ve anneme baktım. Hiç şaşırmış gibi görünmüyordu.

"Belli oluyor." Diye mırıldandım. "Ne tarz bir ucubeyiz peki? Belli bir ismimiz var mı?"

 Kaşlarını çattı.

"Yeteneklerimiz önemli ve saygı duyulması gereken bir şey. Biz ucube değiliz." Duraksadı. "Yani teknik olarak." 

Bakışlarımı kaçırdım. Bende bir sorun olduğunu biliyordum ama böyle bir şeyi kesinlikle beklemiyordum. Annem aklımdan geçenleri okumuş gibi yanıma oturdu ve omzumu sıvazladı. 

"Zamanla her şey netlik kazanacak ve kolaylaşacak. İşte o zaman seveceksin."

Başımı iki yana salladım.

VAHŞİWhere stories live. Discover now