10.Bölüm:Yangın

62 6 1
                                    

2 ay sonra

Tavşan olayından 2 ay geçmişti Mert'le o günden beri önemli birşey olmadığı sürece konuşmamıştık tavşanı nerde bulduğunu sorduğumda eski bir evin yanında ki portakal ağacının altında bulduğunu söylemişti

Bende adını Portakal koymuştum

Mert'e tekrardan seviyordum pek emin değildim yeni yeni kabul etmeye başlamıştım ve bu kabulleniş beni mahvediyordu

Ona güvenmiyordum eminim oda bana güvenmiyordur

Şuan sırama boydan boya uzanmış uyumaya çalışıyordum Mert daha gelmemişti Melis ise babasının ortaklarıyla yemek yiyordu her ay bu yemek tekrarlanıyordu ve bu Melisin canını sıkıyordu babası olduğu içinde birşey söyleyemiyordu

Koluma dokunulmasıyla hafif doğruldum bir gözüm kapalı bir gözüm kısık bir şekilde dokunan kişiye bakıyordum

Mert'ti

Hemen toparlandım yanıma oturmasına izin verdim Mert hariç heryere bakıyordum Mert çantasını masaya koyup yatmıştı ve duvar kenarına bakıyordu

Yok Bu böyle olmayacak sormam lazım Kısık bir sesle"Mert" dedim Mert kafasını bana doğru çevirdi göz temasını hiç bozmuyordu bu beni istemsizce geriyordu

"Benle neden konuşmuyorsun"

Duygusuzca"ne hakkında yıllar önce yaptığın ihanet hakkında mı yoksa bana sette bağırman hakkında mı?"

Kırılmıştım hemde çok kırılmıştım bu konu hakkında konuşacağımızı biliyordum ama şimdi olacağını düşünmemiştim

Konuşmaya hazır değildim çantamı alıp sınıftan koşarak çıktım kızlar tuvaletine gelmiştim kabinlerden birine girdim klozetin kapağını kapattım ve üstüne oturup bir süre bekledim

Ben ona ihanet etmemiştim o ihanete mecbur bırakılmıştım Mert için yapmıştım ama o bunu hiçbir zaman anlamaya çalışmamıştı sadece beni suçlamıştı

Çantamdan telefonumu ve kulaklığımı aldım müzik dinlemeyi seviyordum ama Mert hiçbir zaman sevmemişti müzikleri 'saçma'olduğunu söylemişti

Kumralım dinliyordum bu bizim şarkımızdı 'Bu şarkıyı dinlediğimde hep seni hatırlıyorum ve daima hatırlıcam sana söz veriyorum ' demiştim ve hatırlıyordum sözümü tutmuştum

'söyle kumralım benim adım neydi'

Mert'in bana 'artık senin adın Buket değil,benim için artık adın orospu'dediği aklıma gelmişti

Gözlerim doldu ama akmadı akamadı çünkü ben kendime bir söz vermiştim ağlamıcaktım ağlarsam güçsüz biri olurdum

Ben düşüncelerimle savaş halindeyken kafamı susturmak için kendimi karanlığa teslim ettim

(⁠ ⁠˘⁠ ⁠³⁠˘⁠)⁠♥
Genzim yanmaya başlamıştı.Gözümü açtığımda heryer sisle kaplıydı panikle kapıyı açmaya çalıştım

"İmdaaaaat!kimse yok muu?!!"

Kapıyı açamayınca umudum tükendi.Bir anda gözümün önü karardı ve sonrasını hatırlamıyorum

Mert'ten

Dersler çok sıkıcı geçmişti Buket gideli uzun zaman olmuştu daha dönmemişti kafamı sıraya koyup düşünürken kapı sertçe açıldı gelen nöbetçi öğrenciydi

"Yangın var!okulu boşaltın?!!"

Herkes çığlık atarak dışarıya doğru koşuyordu Ayça kolumdan tutup sürüklemeye başladı

"Hadi Mert acilen buradan çıkmalıyız"

"Buketi bulmam lazım"deyip kolumu sertçe çektim

"Buket aşağı inmiştir lütfen hadi aşağı inelim!!"

Aşağı indik okulun bahçesinde toplandık.Barış koşarak yanıma geldi

"İyisin değil mi?"

"İyiyim merak etme"

"Buket nerde?"
Etrafta Buket'i göremeyince yanımdaki kız topluluğuna Buketin nerde olduğunu sordum aralarından bir kız "en son kızlar tuvaletinde görmüştüm" hiçbirşey düşünmeden okulun içine girdim kızlar tuvaletine doğru koştum"imdat! yardım edin!!" diye sesler duyuyordum kapıyı sertçe açıp içeriye girdim kabinlere tek tek baktım sonuncusu kilitliydi kapıyı yumrukladım

"Buket aç kapıyı"
Kapı açılmayınca kapının kulpuna basıp kabinin içine atladım Buket yerde hareketsiz bir şekilde yatıyordu kapının kilidini açtım Buketi kucağıma aldığım gibi tuvaletten çıktım alevler çoğalmıştı öksürmeye başladım

Heryer alevlerle kaplıydı ve şanslıyım ki kapı tam karşımdaydı

Ve herşey o an gerçekleşti

Siktir

Yanmaktan kül olmuş pano omuzuma ve Buket'in ayağına düştü.Buket yüzünü buruşturdu ama uyanmamıştı

Omuzumun ağrısını umursamadan dışarıya koştum

Dışarıya çıktığım an öksürmeye başladım Buket'i kucağımdan alıp ambulansa götürdüler

Ben hala öksürüuordum Barış gözlerini kısmış bana bakıyordu

Galiba sınırlı

"Oğlum ne diye alevlerin içine dalıyorsun manyak mısın?"

Sözümü geri alıyorum kızmış

"Noldu?"dedi."Nefret ettiğin biri için canını niye tehlikeye attın"

İnan bunu bende bilmiyorum Barış kardeş 'buket kızlar tuvaletinde' dediklerinde kendimi alevlerin içinde buldum

"Yoksa Buket'i seviyor musun?"

Seviyor muyum?

Tabikide hayır ne sevmesi ya ne aşık olması S*****m şimdi senin imalarına Barış

Ama bu beni şüpelendirmedi değil

bana bağırmasında sinilenmem,sınıftaki erkeklerin Buketin bacağı ile saçma salak konuşmaları,o Berk denilen herifin yavşaması

Herşey yeniden aşık olduğumun kanıtıydı

Allah kahretsin!
Gerçekten böyle birşey oldu mu?

(⁠θ⁠‿⁠θ⁠)

Ay noluyo noluyooooo Allahım ben eridim sizde eriyin

Aklımda şekilli şüküllü fikirler var ve uygulamak istiyorum ksjsjsksn

Biraz oldu gibilir ne dersiniz?

Ay neyse yeni bir bölümde görüşmek üzere öpüldünüzzzz bay baayyyy😘

Yanlış AnlaşılmaWhere stories live. Discover now