2. Bölüm Yıllar sonra

119 10 2
                                    

Kapı çalıyordu zar zor kalkıp kapıyı açtım
"Yine mi uyuyamadın"
Kapıyı kapatıp Melisin arkasından ilerledim
"Bir ne yapıyorsun nasılsın arkadaşım derler"

Melis bir anda bana döndü

"O zaman soruyorum napıyorsun Buketcim"
"İyiyim meliscim iyiyim üstümü giyinip geliyorum"

Melis kendini koltuğun üstüne attı üst kata çıktım odama girdiğimde aşağıdan Melis bağırdı

"Buket kahveler nerde"
"Cehennemin dibinde Meliscim herzaman ki yerinde"
"Ok"
Bu kelimeden nefret ederdim ama Melis beni sinir etmek için bu kelimeyi söylerdi

Kısık bir sesle
"Ağzın dolu bok"
"Seni duyuyorum Buket"
"Duy banane senin yüzünden daha dolabımı açamadım"
"Açsaydın"
Daha fazla uzatmamak için sustum dolabımı açıp elbiselere baktım orası en lüks kolejler den biriydi o yüzden şık ve sade olmak istiyordum hemen papatyalı elbisemi aldım üstüme koyarak aynada baktım gayet olmuştu ama pek emin değildim Melisi çağırdım
"Meliiiis"
"Efendim aşkım"
Melis yukarıya çıktı merdivenlerden hızlı çıkan biriydi ama beni sinirlendirmek için yavaş çıkmıştı
"Ne oldu"
"Boşver bu elbise olurmu diyecektim abartılı mı olur"
"Yok ya bu baya iyi bunu giy ayağınada beyaz ayakkabı off harika olursun"
"Sana güveniyorum"
Melis kafa sallayıp odadan çıktı üstümü giyip aşağıya indim Melis çoktan ayakkabılarını giyip kapıya yaslanmış telefonla uğraşıyordu ayakkabılarımı giyip tek kelime etmeden evden çıktım
"Taksi çağırdım birazdan gelir"
"Tamam"
Derin nefesler alıp veriyordum acayip heyecanlıydım Melisin beni çekmesiyle düşüncelerimden kurtuldum taksiye bindiğimizde Melis hala telefonla uğraşıyordu kolunu cimcikledim fazla sıkmış olmalıyım ki Melis ufak bir küfür savurdu
"Aloo benimle ilgileneceksin şu telefonu bırak artık ya"
"Annem gibi konuştun Buket ya"
"O zamanda telefonu bırakmıyormuşsun demekki "
Melis birşey demeden telefonuyla ilgilenmeye devam etti bende daha fazla laf kavgasına girmedim girersem kaybadecektim pencereden dışarıyı izlemeye başladım başımdan geçenler aklıma geldi o okul başımdan geçenlerin merkeziydi benim hayatım orda mahvolmuştu ama Melis ve hayallerim için gidecektim bunları düşünürken şoför radyodan açtığı şarkıyla geçmişi düşünmeyi bıraktım bu bizim şarkımızdı ayrıldıktan sonra bu şarkıyı dinleyerek saatlerce ağlamıştım geçmişi unutup şoföre döndüm
"Şoför bey şarkıyı kapatırmısınız lütfen"
"Tabi" şoför şarkıyı kapatınca derin bir nefes aldım sonra hatırladığım tek şey arabadan indiğimiz ve şuan Melisle beraber müdürün odasına doğru ilerliyordum kapıyı çalıp içeriye girdim karşımdaki kişiyi görmemle nefesim kesildi isimliğine baktığımda büyük harflerle "Doğan YILMAZ"bu oydu Mert YILMAZ'IN babası
(*_*)
Doğan elindeki dosyayı kapatıp bana döndü şaşkındı ama belli etmemeye özen gösteriyordu derin nefes alıp o mükemmel soruyu sordu "ne istiyorsun"istemsiz bir şekilde güldüm "senden hiçbirşey istemedim istememde "
"Niye geldin o zaman"
"İnsan öğrencisine böylemi davranır"
"Buraya gelmekle çok büyük bir hata yaptın"
Masaya yaklaştım elimi sertçe masaya vurdum ve gözümü ayırmadan Doğana baktım tepkisizdi sadece gözlerime bakıyordu ve birşey anlatmaya çalışır gibi söze girdi
"Çok pişman olucaksın Buket ÇİĞDEM"
"Senden korkan senin gibi olsun"
Ellerimi masadan çektim üstümü düzelttim
"Eeee sınıfım neresi"
Derin nefes verip dosyalarını karıştırmaya başladı
"12-C"
"Teşekkürler"
Dedim ve odadan çıktım Melis kapıdaydı bana baktı
"Melis...okul müdürünün Mert'in babası olduğunu biliyor muydun?"
"Yemin ederim bilmiyordum bilseydim söylerdim "
"Başıma kötü şeyler gelicekmiş gibi hissediyorum "
"Merak etme ben seni korurum bu arada sınıfın neresi"
"12-Cmiş"
"Allah'tan aynı sınıftaymışız "
Zil çaldı koluma girerek
"Hadi zil çaldı sınıfımıza gidelim "
Sınıfa girdiğimizde sessizlik oluştu sınıfa hocanın girmesiyle bozuldu ders edebiyattı
"Hadi çocuklar yerlerimizde geçin"
"Buket yanıma otur derdim ama maalesef önüme oturmak zorundasın"
"Ammaa abarttın otururuz bişey olmaz"
Hoca listeyi inceledi gözlerini listeden ayırmadan
"Arkadaşlar sınıfımıza iki kişi gelmiş bir hoşgeldin diyelim"
Melis sorar gözlerle hocaya baktı
"Hocam 1 kişi 2 kişi değil"
Hoca Melise baktı
"Eski sınıf listesine bakılırsa iki kişi Meliscim"
Hoca kağıdı bırakıp bana baktı
"Tanıt kızım kendini "
Tahtaya çıktım ellerimi arkama bağladım bazı kişilerin konuşmalarını duyuyordum hocanın seslenmesiyle pembe dünyamdan ayrıldım
"Ben Buket ÇİĞDEM 17 yaşındayım "
"Bu kadar mı?"
"Bu kadar fazla detaya girmeye gerek yok"
Hoca kafasını aşağı doğru salladıktan sonra kapı çaldı
"Giiiiir"
İçeri giren kişiyi görmemle şok oldum nefes almayı kestim hayatımı mahveden ve beni bir kez olsun dinlemeyen adam tam karşımdaydı üstünde oduncu gömleği altında siyah pantololanla bana bakıyordu
"Ben yeni geldim sınıfım burasıymış"
Hoca sınıf listesine bakarak konuştu
"Mert YILMAZ değil mi?"
Mert derin nefes vererek
"Evet"
Hoca kağıdı bırakıp masaya oturdu
"Tanıt kendini çocuğum "
Mert sınıfa döndü yanımdaydı elleri hala cebindeydi iki yıl geçmesine rağmen hala aynı parfümü kullanıyordu
"Ben Mert YILMAZ 17 yaşındayım "
"Galiba bu kadar"
"Fazla detaya gerek yok "
Cam kenarında oturan kız hevesle el kaldırdı
"Evet Ayça "
Ayça ayağa kalktı
"Hocam yeni gelen kişilere soru sorabiliyormuyuz "
"Tabi"
"Sevgilin varmı?"
Nefesim tekrar kesildi gözlerim faltaşı gibi açıldı acaba ne diyecekti Mert'e baktım bana bakmıyordu gülümsedi
"Bir zamanlar vardı ama şimdi yok "
Ayça yerine oturdu mutlu olmuş olmalı ki telefonuyla gizlice fotoğraf çekiyordu
"Neyse tanıştığımıza memnun olduk Melisle Barışın önüne oturabilirsiniz "
Hocaya döndüm
"Hocam Mert başka yere otursa olmaz mı?"
Dediğim anda Mert sıraya oturmuştu  büyük bir off çekerek sıraya oturdum arkama dönüp Melise yalvarır bir bakış attım Melis bana bakmıyordu bile Mertle göz göze geldik ah o ela gözleri bir harika

Hemen gözlerimi kaçırdım Mert kulağıma eğilerek
"Korkma benden kızıl şeytan"
"Senden ne korkucam be toprak solucanı "
Kafasını yukarıya kaldırıp güldü
"Rövanş mı istiyorsun"

Gülümseyerek
"Evet"dedim

Ellerini iki yana açtı
"O zaman savaş başlasın kızıl şeytan"

(Düzenlenmiştir)

💔

Yanlış AnlaşılmaWhere stories live. Discover now