-Baba sen nasıl çıktın?

-Bugün mahkeme vardı. Size sürpriz olsun istedim. Çıkacağım neredeyse belliydi.

Tam o an da Sema kapıya doğru gelmişti. Beni görünce sanki vücudu yaptığı  eylemleri bırakmıştı.  Bakışlarında hiç bir değişiklik olmamıştı. 

-Mithat!

-Sema!

Değnekleriyle bana doğru gelmeye çalıştı ama yanlış bir adım attığından yere düşmüştü. Yanına gidip o yerdeyken sarıldım ona. O da ağlamaya başlamıştı. Bana hem kızıyor hem de beni çok seviyordu. Sevgisinden bir gün bile şüphe etmemiştim. Ama bu sevgisinin ne denli tehlikeli olabileceğini de biliyordum. 

-Sen evi nasıl buldun?

-Rüzgar mektup yazmıştı bir kaç kere adres vardı üzerinde. Cezaevinde tanıdığım bir arkadaş vardı o benim mahkeme ile çok ilgilendi sağ olsun. Beni de eve bıraktı işte.

-Hoş geldin evine Mithat Yılmaz. Biz hep bu anı bekledik. 

-Hoş buldum.

Eğer Irmak'la geldiğimi söyleseydim beni evden geri atardı herhalde. 

-Rüzgar nerede?

-O bir şirkette işe girdi kendi mesleği üstüne. Bir iki saate gelir.

Dışarıda güneş batmak üzeriydi ama benim içimdeki fırtınalar dinmemişti. Meltem'i çok merak ediyordum. Bu saatten sonra onunla ilgili bir beklentim elbette yok ama yaşadıklarını sineye çekmek de istemiyorum. Kızına her şeyi anlatmasını, aralarının düzelmesi gerekiyordu. Gerçekten de bir iki saate Rüzgar gelmişti. Irmak ona hiçbir şey söylememişti ki onun da haberi yokmuş. Baba oğul evimizde uzun zaman sonra baş başa kalabilmiştik.  Rana ve Sema içeride otururken biz de biraz yürüyüşe çıktık. Evde rahatça konuşamazdık.

-Bugün beni Irmak eve bıraktı ama annenler bunu bilmiyor.

-Irmak mı? Bana hiçbir şey söylemedi.

-Sürpriz olsun diye söylememiştir. Aranız nasıl bari?

-Şimdilik iyi gidiyor. Bir oğlum olmasına alışmaya çalışıyorum.

-Alışırsın oğlum. Belki ilklerine şahit olamadın ama şimdi onunla her anını doyasıya yaşamaya bak.

-Henüz söylemedik babası olduğumu. Ama en kısa zamanda söyleyeceğiz inşallah. 

-Bundan sonra kimsenin size engel olmasına izin vermeyin oğlum. Sizin radyonuz yeniden başa sarmışken o en sevdiğiniz şarkıyı hiç kaybetmeyin.

-Tamam babam. 

-Yeni işin hayırlı olsun. Umarım bu sefer düzgün bir hayatın olur.

-Sağ ol baba. Umarım.

                                                                              Ertesi gün

(Irmak)

İşten çıkınca Poyraz'la alışveriş yapmaya gitmeye karar verdik. Uzun zamandır üstümüze bir şeyler almamıştık. Merkezden arabaya doğru giderken Poyraz'ın suratının beş karış olduğunu fark ettim. 

-Oğlum, iyi misin anneciğim.

-İyiyim anne.

-Bir şey mi oldu?

-Hayır.

Üzerine daha fazla gitmek istemedim. Evin önünden arabayı aldık ve Kadıköy'e doğru yola çıktık.  Yolda da yüzünde aynı ifade vardı. 

TEKRAR EDEN ŞARKIOù les histoires vivent. Découvrez maintenant