4

44 6 3
                                    

05092023

-

"Yardım edeyim."

Kevin, kütüphane girişinde üst üste iki koli taşımakta zorlanan bedenin kolları arasındaki kitap yükünü hafifletirken Juyeon dalgınlıkla teşekkür edebilmişti.

Düşüncelerle dolu aklı Kevin'ı endişelendirsede sessizce bulundukları eski kütüphanenin büyük ahşap masasının üzerine bırakmışlardı kitapları.

"Changmin'in ailesinin bağışladıkları değil mi?"

"Onu tanıyor musun?"

"Onu sende tanıyordun. Aynı bölümdeydiniz."

Kevin gözlerine daha fazla şey söylemesi için bakan arkadaşının omzuna vurmuştu mahçupça. Tanıyor olduğuna emin olsa bile arkadaşı yoğun hayatına kimseyi dahil etmediği gibi kendisi dışında hiçbir şeyin hafızasında yer edinmesinede izin vermezdi.

Okulları için ani bir kayıptı Ji Changmin. Çoğunlukla hayatın koşuşturmacasında takılı kalan Juyeon'un bir süre okula gelemediği zamanda gerçekleştirilmişti bölümlerindeki yas töreni.

"Özür dilerim biran için tanıdığını düşündüm. Köpeğine bakıyorsun, evini boşaltman... Önemli değil."

"İş ararken denk geldim. Hiçbir şeyden haberim yoktu. Tuhaf hissettiriyor Kevin. Nedenini anlamak zor."

"Bizimle yaşıttı. Tanı ya da tanıma yaşarken en az bir kere gördüğümüz biriydi. Şu an ona en yakın olan küçük dostuyla ilgileniyorsun. Ailesinin yası seni etkilemiş olmalı."

"Nasıl biriydi? Neden öldü?"

Bu sorular ailesine soramayacağı sorulardı. Gaha'nın ise istese bile cevaplayamayacakları türdendi.

"Kitaplar aracılığıyla tanıştım onunla tıpkı seninle olduğu gibi. Nasıl biri olduğunu bilmiyorum sadece güzel gamzeleri ve büyük gözleri vardı. Gördüysen hatırlarsın. Bölümünüzdeki en iyilerdendi."

Yalnızca adını anımsayabildiği kişi, Kevin'ın cümleleriyle gözlerinin önündeydi şimdi. Aynı bölümde olup onu görmemiş olmamasının imkanı yoktu elbette. Farklı sınıflarda olmalıydılar. Gamzeleri ve gözlerini hatırlıyordu. Fakat gerisi yoktu.

"Neden öldüğüne dair kesin bir cevabım yok. Hastalandığını biliyorum yalnızca."

"Onu tanımak zorundaymışım gibi hissediyorum."

"Bu denli kötü hissettiriyorsa bunu Bayan Ji'ye söyle. Anlayış gösterecektir. Hem onun için yeterince şey yapıyorsun."

Kevin kollarını göğsünde birleştirmişti dalgın arkadaşının sessizliğine katılarak. Ne demesi gerektiğini oda bilmiyordu. Ji Changmin ne çok yakın ne de çok uzaktı onlara.

"İletişim kulubündeydi. Arada okulun radyo yayınlarına katılırdı. Ona ait olan eşyaların olduğunu duymuştum. Toplamışlardır zaten. Ailesine götürürsün."

Arkasında öyle çok şey bırakmıştı ki, Juyeon yetişemediğini hissetmişti. Geri dönüp ardına baktığında gençliğine kattığı şeyler çok azdı. Yalnızca kazandığı okulda bölümünün işleriyle uğraşıyordu.

Geçinebilmek adına hayatını bir kenara koymuşken Changmin küçük apartman dairesinde köpeğiyle hiçbir şeyi olmadan her şeyi sığdırmıştı dünyasına.

Nasıl başarabilmişti bunu?

Kutularla geldiği okulundan yine eline verilen koca bir karton kutuyla dönmüştü yurt odasına.

Saat oldukça geçti. Changmin'e ait olan eşyaları Bayan Ji'ye sabah erkenden vermeyi düşünüyordu. Aceleci davranmamıştı bu konuda.

Bir süredir koşuşturmalı olan hayatında yapmak istediği tek şey uyumaktı çünkü.
Her şeyi kapısının ardında bırakıp uzun bir süre için kapatmakı gözlerini.

Kevin'ı dinlemeliydi belkide.

Fakat Bayan Ji'den aldığı aramalar bunu imkansız kılmak için çabalıyordu sanki.

Yaşlı kadın için endişeleniyordu elbette.

Kısa bir telefon görüşmesinin ardından Ghana'nın kaçtığını öğrenmişti yine evi gibi hissetmediği yerden. Nerede olabileceğini tahmin etmekte zorlanmamıştı Juyeon. Deli gibi yorgun ve uykusuz olsada ceketini alarak çıkmıştı yurdundan.

Gecenin bir saati karanlığın ortasında üstelik hava soğukken Changmin'in yanında olmak isteyen küçük dostunun aklından geçenleri bilmeyi her şeyden daha çok isterdi.

Bindiği otobüsten indiğinde yine o tuhaf hissettiren yerde bulmuştu kendini. Çocukken ölüme dair olan her şeyin yanından geçmeye dahi tahammülü yokken şimdi mezarlığın içinde Gaha'yı arıyordu.

Telefonunun feneri aydınlanmıştı yeniden karahindibalarla süslü olan mezarı. Huzurla uyuyordu küçük köpek. Kıpırdayamamıştı Juyeon.

Ji Changmin'in karşısındaydı şimdi. Ghana'yı hiçbir şey söylemeden öylece alıp götürmek istesede yapamamıştı bunu. Fısıldamıştı güçlükle.

"Dostunu sıcak bir yere götüreceğim."

-

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

-

06092023

homesickWhere stories live. Discover now