Choi Han (1) 2

12 0 0
                                    

Choi Han çok uzaklardan izledi,bilgiler topladı,Cale Henituse hakkında bula bildiği ger şeyi buldu.

İşin sonunda bir karara vardı.

Bu çocukdan hayatı boyunca sahip olacağını düşündüğü,en sevdiği şeyi almak bunun için planladığı şey için yeterli olacaktır.




Jour Henituse Harris köyüne gidiyordu.Hem bir kontes olarak arazisine bakmak zorunda olduğu için,hem de kendi istediği için gitmek istedi.

Harris köyünün yakınlarına ulaşmışken araba aniden durdu. Bir anda durmuştu bu yüzden sarsıntı oluşmuştu. Sürücü çok deneyimliydi ve bir anda ortaya çıkan her hangi bir insan ve hayvanı öldürmeden yoldan geçebilecek kadar geniş bir yoldaydılar.

Bildiği kadarıyla burada sürüyle haraket eden hayvanlarda yoktu.

Bu onu şüphelendirdi,içinde kötü bir hiss vardı. Sonra hissede bildi,garip bir aura ortama yayıldı. Bunu kan kokusu ve korumalarının çığlığı ve takip etti.

Jour hemen dışarı çıktı. Elbette,yanına bir kılıç da aldı. Thames ailesinde hayatta kalmayı başaran Jour mükemmel bir savaşçı değildi,çok dövüşe de katılmadı ve olabildiğince herkesten uzak kalmıştı.

Ama yine de bu onun en azından güçlü birilerine karşı kendini koruyamayacağı anlamına gelmiyordu.

Jour dışarı çıktığı anda kadim gücünü de kullandı. Elinde uzun parıltılı bir kılıçla iken bir anda beliren ve havada süzülen yapraklar adeta resimlerden çıkan bir görüntü gibiydi. Büyüleyici.

Ama izleyen kişinin görüntü değil,ne yaptığı umurundaydı.

Vakit kaybetmedi. Choi Han'ı hemen gözlemledi.

Ne büyük şanssızlık,bir tekhayatlıya denk gelmişti.

Ama ruhu sadece 27 yaşındaydı,yene bilme ihtimali vardı.

Ama yine de neden bir anda bu kadar genç bir tekhayatlının karşısına çıktığını ya da neden askerlerini öldürdüğüne anlamadı.

Belki de sadece bir yalnış anlamaydı,belki de onun bir thames olduğunu anlayıp onu öldürmeye gelmemişti,belki de kendisinin askerlerden biriyle bir sorunu vardı ya da belki de ilk saldıran onun askerleri olduğu için o da karşılık vermişti?

Hayır,kendi askerleri izin olmadan birine saldırmazdı,özellikle de sadece 17 yaşında görünen birisine.

Bir konuşma da duymamıştı. Ayak sesi ya da nefes sesi de.

Bu adam bir anda ortaya çıkmış ve geldiği anda askerleri öldürmüşdü. Her birini.

Belli ki bu bir tesadüf ya da kendini savunma hatta yalnış anlama değildi. Bu kişi buraya sırf onları öldürmek için gelmişti.

Sanki Jour'un ne düşündüğünü anlayabilmiş gibi,Choi Han sırıttı.

Aralarında kısa bir konuşma geçti.

Ne söylediklerini tahmin etmek çok kolay değil mi?

"Neden bunu yaptın,ne istiyorsun,amacın ne?" gibi sorular ve alaycı cevaplar.

Choi Han gerçekten birini yavaş yavaş öldürerek zevk alan bir sadist falan değildi,ya da sabırlı olmadığı için yapmıyordu.

Jour'un konuşmasına pek izin vermedi. Yıllardır aklında bunu nasıl yapacağını düşünüyordu,ama zamanı geldiğinde nedense heyecanlanmak yerine hissettiği tek şey rahatsız olmaktı.

Bir anne-oğul çiftini ayırdığı için değildi, ya da suçsuz birini öldüreceği için de değildi.

Jour onun için fazla zayıftı.

Yıllardır her yeri dolaşan,onlarca kılıç ustasıyla tanışan ve kendini geliştirmek için çok çalışan Choi Han için kolay bir yemdi.

Elbette eğer Choi Han bir tekhayatlı olma avantajına sahip olmasaydı ve gördüğü her şeyi çok kolayca öğrenmeseydi bu zor bir savaş ola bilirdi. Kaybede de bilirdi.

(Eğer 10 yıl karanlık ormanda kalan Choi Han ve Jour savaşsaydı muhtemelen bir çok tekniği bilen ve bir avcı ailesinde yaşayan Jour onu kolayca yenerdi. Sadece canavarlarla savaşan Choi Han onu öldüremezdi. (Bence))

Choi Han kaybetmedi. Jour'a kısa acısız bir ölüm verdi.

Arkadan gelen herhangi birinin onları kısa sürede bulacağını biliyordu. Bu yüzden vakit kaybetmedi. Hemen gitti.


Ama neden Choi Han bunu yaptı ki?

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Sep 11, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

1.zaman çizelgesiWhere stories live. Discover now