10. Bölüm

254 12 1
                                    

Multimedya, Dicle temsili. Oy ve yorum yapmayı unutmayın, keyifli okumalar.🤍 

Öğrendiğim bilgiyle, daha doğrusu abla olacağımı öğrendiğimde sinirlenmeden edememiştim.

Ben hastane köşelerinde, bu iğrenç yerde iyileşmeye çalışırken gerçekten onlar çocuk mu yapmıştı?

"Ben burada böylece iyileşmeyi beklerken, siz hangi ara çocuk yaptınız acaba?" elimde değildi, sinirli olduğum için patavatsızca konuşuyordum.

"Dicle." yandan Sare' nin beni uyarmasını umursamadım.

"Daha yeni öğrendim, sen hastaneye yatmadan önce olmuş bir şey zaten Dicle. Bu sabah rahatsızlandım, doktora gittiğimde öğrendim ben de kızım." bakışlarımı kaçırdım, gözlerim doluyordu.

"Ne kadarlık?" diye sordum.

"Bir ay, on günlükmüş." oha ve annem bunu anlamamış. Bakışlarımı tekrar ona çevirdim.

"Ne yani, hiç anlamadın mı?" diye sordum.

"Çalıştığım için hiç dikkat etmedim ki kızım." dediğinde, ona hak vermiştim.

Haklı olabilirdi.

"Tamam." dedim.

"Ne tamam? Sevinmedin mi?" diye sordu annem.

Mutlu olmamı istiyordu, bu haberi bu yüzden verdiğini bana umut dolu bakmasıyla anlamıştım.

"Sevindim, özür dilerim öyle söyledim için." dediğimde, yanıma gelip bana sarıldı.

Bana sarılmasına karşılık vermiştim, çok seviyordum annemi.

Bir süre sonra annem gözleri yaşlı bir şekilde ayrıldığında, anlam verememiştim. O da bunu fark etmişti ki, açıklama gereği duymuştu.

"Kusura bakmayın, hamilelik hormonları." diyerek, gözlerini silmişti.

Sare' yle ikimiz, bu duruma sesli bir şekilde gülmüştük.

Resmen küçük bir kardeşim olacaktı. Minicik elleri ve ayakları olacaktı.

Ve umuyordum ki hepimize ilaç gibi gelecekti.

Annem ve Sare ile bir süre sohbet ettikten sonra Sare, saatin geç olduğunu söyleyerek ayaklanmaya başlamıştı.

"Ben artık gideyim." somurtmadan edememiştim.

"Keşke biraz daha kalsan." dediğimde, gülümsemişti.

"Keşke, yarın daha erken gelirim hafta sonu hem." dediğinde, okulun aklıma gelmesiyle tekrar yüzüm düşmüştü.

"Peki o zaman." bana sarıldığında, ben de ona sarılmıştım.

"Ben seni geçireyim yavrum." annem Sare' yi geçirirken, oda da tek kalmıştım. Ayağa kalkıp, onlara bakmak için cama yöneldim.

Sare ve annem hastane kapısının girişinde göründüğünde birbirlerine sarılmışlardı.

Gözlerim yine dolmuştu.

"Ağlama." yine geldi başımın belası.

"Senin yüzünden biliyorsun değil mi?" adım seslerinden bana doğru yaklaştığını anlamıştım.

"Yaklaşma." dedim.

"Son kez..." anlam veremeyerek, arkamı döndüm.

"Son kez sana sarılıp, öpmeme izin ver." dediğinde, anlam verememiştim.

"Ne?" diye sordum.

"Veda etmeye geldim, daha fazla beni görmeyeceksin. İlaçlar ve ailen fazlasıyla başarılı oldu." gözlerinden yaşlar süzülüyordu.

"Gerçekten mi?" dedim hem üzgün, hem de mutlu çıkan sesimle.

"Gerçekten." dediğinde, kollarımı açıp bana son kez sarılmasına izin verdim.

Hayaldi, kafamda kurduğum bir şeydi ama o kadar gerçekçiydi ki. Sarılması bile o kadar gerçekçiydi ki, anlatamıyordum.

Sarıldı, öptü, kokladı, baktı uzun uzun sonra yavaşça ayrıldı benden.

"Hoşça kal güzel kızım." dediğinde, hâlâ gözlerinden yaşlar süzülüyordu.

O an fark etmiştim, ağlayan tek o değildi. Ben de ağlıyordum, hem de içimi çeke çeke.

"Hoşça kal." dediğimde, kapıdan geçerek gözden kaybolduğu sıra kapı açıldı ve içeriye annem girdi.

Beni ağlarken gördüğü için koşarak yanına gelmiş ve bana sarılmıştı.

"Kızım." dedi sarılırken.

"Çok canım acıyor anne ama çok mutluyum artık." dedim, hıçkırıklarımın arasında.

"Tamam güzelim, geçti." saçlarımı severken, odaya hemşirenin de girmesiyle sakinleştirici yiyeceğimi anlamıştım.

Beni yatağa götürüp, iğneyi vurduklarında şiddetli ağlamam iç çekişlere dönmüş en sonunda da ağırlık yapan göz kapaklarıma dayanamayarak uykuya dalmıştım.

Galiba artık gerçekten her şey bitmişti. 

*****

Sonunda, çünkü artık beni bile yormaya başladı bu hastalık.

Umarım beğenerek okuduğunuz bir bölüm olmuştur. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere, öpüldünüüz. ^3

ŞİZOFREN | GXG +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin