Vurgun

663 69 17
                                    

Merhaba arkadaşlar. 🩷

Okumadan geçmeyin diye önceden uyarayım ki ilk başta geçmiş var sonlara doğru günümüz.
Yani ballar tüm bölüm geçmişten oluşmuyor.

Umarım beğendiğiniz bir bölüm olur. lütfen oy verip, yorum yapmadan geçmeyin.

Okuyan sayısı bana göre ideal ama okuyan sayısına göre oylar oldukça az bu durum beni çok üzüyor yb yazma isteğim gelmiyor.

Yb isteyenler yıldıza basmadan geçmeyin lütfen.

Tabi ki bol bol yorumlar da ilham kaynağım.

İyi okumalar❤️

19 yıl önce

Gök gürüldeyip, şiddetle yağan yağmur yıkık dökük olan harabe evin delinmiş çatısından içeri damlıyordu. İçeride hasta yatağında yatan genç kadın acıyla inleyip oğlunun adını sayıklıyordu. Hayattaki son demlerini yaşayan kadın yattığı yatakta acıyla kıvranıyordu. Ölümüne dakikalar kalmasına rağmen aklındaki tek şey o ölürse 9 yaşındaki oğlunun tek başına bu hayatla nasıl savaşacağıydı.

Gökyüzü sanki oğluna ağlıyormuş gibi gürlüyor, sağanak yağmur şiddetini harabe evin her köşesinde hissetiriyordu. Hasta kadın zorlukla nefes alıyordu. Küçük çocuk annesinin ilacını bulmak için gecenin zifri karanlığında, yağan sağanak yağmuru umursamadan koşarak açık bir eczane aramaya koyulmuştu.

Hayatta ki tek yakını annesiydi. Annesinden başka hiç kimsesi yoktu. Babası o daha doğmamışken annesini terk edip gitmişti. Cihangir babasını hiç görmemiş, hiç tanımamıştı.

Saatlerdir yağan yağmurun altında titreyen sıska bedeniyle açık bir eczane arıyordu. Elinden geldikçe koşmaya çabalıyordu. Titreyen bacakları onu tökezletsede o annesi için hız kesmeden sokak sokak cadde cadde aramaya devam ediyordu. Ama o kadar şanssızdı ki hangi köşeye baktıysa açık bir eczane bulamamıştı.

Gözlerinden akan yaşlar yağmur damlalarına karışıyordu. Hıçkırıkları bir an olsun dinmiyordu. Ama bulamamıştı, kahretsin ki açık bir eczane hiç bir yerde yoktu.

Sonunda ne yapamayacağını bilemeyen küçük çocuk başka çaresi kalmadığı için kapalı bir eczanenin önüne gidip bir taş aldı taşı küçük bedeninde kalan son güç kırıntılarıyla cama attı. Cam parçalanmadı. Ama o umudunu kaybetmeyip tekrar tekrar taş fırlatmaya devam etti ta ki cam paramparça olana kadar.

Eczanenin camının parçalanmasıyla kulaklarda tiz bir etki uyandıran uğursuz alarm ötmeye başlamıştı.

Küçük çocuk alarm sesini duyunca irkilip korksada bu korku annesinin ölme ihtimali kadar onu ürkütmemişti. Paramparça olan cam kapıya yaklaşıp elinin kesilmesini umursamadan kırık camları bedeninin girebileceği kadar temizledi. Küçücük ellerinde derin kesikler oluşmuş, elleri kan içinde kalmıştı.

Eczaneden içeri girdiğinde o ana kadar hiç düşünemediği şeyle karşı karşıya kalmasıyla hıçkrıkları şiddetlendi. Karşısında o kadar fazla ilaç vardı ki bunların hangisi annesine lazım olduğunu bilmiyordu.

Aniden cebine sıkıştırdığı annesinin evdeki ilaç kutusunu hatırladı. Hızla cebinden çıkarıp ona benzeyen bir ilaç kutusu aramaya başladı. Ama olmuyordu. Hangi köşeye baksa aynısını bulamıyordu. Göz yaşları gittikçe hızlanıyor hıçkırıkları bedenin de dayanılacak güç bırakmıyordu. Başı döner gibi oldu kendisini eczanenin tezgahına yaslayınca bakışları tezgahın üzerinde duran ilaç kabına değdi. Bu görüntü gözlerinin umutla parıldamasına neden olmuştu.

Vurgun(+18)Where stories live. Discover now