1.Bölüm

308 16 22
                                    


Hoşgeldinizz 🥳

Türkiyede çok fazla okunmasına ve bilinmesine rağmen fici en az olan shiplerden biri Tianshan, hep şikayet ediyordum sonra dedim niye ben yazmayayım. Sonra yarıda bırakacağımı bilerek o işe girişmedim bende dedim çevireyim. Kitabı baştan sona ben de okumadım çevirerek ilerliyorum hshdhshd. Ama güzel yani okuyun okutturun.

İlk çeviri kitabım olacak ama güzel yapacağıma inanıyorum.

Paylaşıp oy verip destek olursanız Tianshanı büyütmede bana yardımcı olursunuz hdhdhdhhd.

Yazardan izin almıştım 2 3 sene önce o zaman başlamıştım ama yarıda bırakmıştım hshdhdhhs şimdi sonuna kadar götürmeye hazırım. Orijinalinden okumak isteyen açıklama kısmındaki yazarın sayfasından ulaşabilir.

Yazım hatam olursa affola.

İyi okumalar dilerim ❤️

***

Mo Guanshan gerçekten şansına inanamadı.

"Neden böyle siktiğimin saçma yerlerinde buluşuyoruz?! Normal bir yerde buluşamaz mıydık?!"

She Li sorgulayan gözlerle Guanshan'a döndü; "Seni kiliseye mi götürmemi isterdin?"

Omurgasından aşağı doğru gelen ürpertiyi bastırmak için kollarını kendi bedenine sarmıştı Guanshan. Geldikleri eve bakıyor ve her hücresi ona bu evden kaçması gerektiğini söylüyordu ama saçma inadı onu yerinde tutuyor geri dönmesini engelliyordu. Kaşları korkudan seğiriyor ve durumdan rahatsız olduğu her şekilde belli olsada gitmeye niyeti yok gibiydi.

She Li den ne beklenirdi ki? Tabiki beni terk edilmiş bir eve getirecekti ve muhtelemen perili olan bir yer.

Hiçliğin ortasında bir ev tanımı tam olarak buraya uyuyordu. Dağın en tepesinde Victoria tarzlı ev kasvetli ve soğuktu. Hiçbir yaşam belirtisi göstermiyordu yanındaki ağaçlar bile yapraklarını dökmüş, kurumuş, sadece dal parçası olarak duruyorlardı. Yanından kuşun bile uçmak istemediği en son böceğin yıllar önce uğradığı bir yerdi. Kırılmış pencereleri toz ve kirle kaplanmış ,kararmış tuğlaların yanına yaklaşınca bile ev çökecekmiş gibi duruyordu.

Guanshan dişlerini gıcırdatıyorken sordu; "Bunun güvenli olduğuna emin misin?" She Li Guanshan'ın kapıdan geçmesini beklerken gözlerini devirerek "Hadi prenses gir."

Guanshan atacağı bir adımda bile bu evin onun canını alacağını hissediyordu ama dikkatli bir şekilde yinede o adımı atmıştı. Her adımda bir titreme sarıyor ve ürperti omurgasını bırakmıyordu. Korkudan ellerini birbirine bastırıyor bu kasvet karşısında kollarını güvende hissetmek için kendine sarıyordu.

İç cephesinin dış cephesinden aşağı kalır yanı yoktu hatta biraz daha kötüydü. İçeri girdikçe burnunun sızlamasına sebep olan küf kokusu yüzünü buruşturuyordu. Örümcek ağları evin her bir köşesini sarmıştı. Tozlar yüzüne geldikçe kendini daha huzursuz hissediyordu bir kaç kez tozdan hapşırdıktan sonra örümceklerin burada medeniyet kurduğu düşüncesi aklını çelmişti. Artık bunu düşünmeye bile korkarken She Li bundan zevk alıyormuş gibi duruyordu. Guanshan ona bakarak bile binlerce küfür geçiriyordu aklından, bu küfürlerinin bölünmesine sebep olan şey ise birden evden gelen bir uğultuydu. Guanshan dikkatlice uğıltuyu dinliyordu.

Nerden geliyor bu uğultu?

Etrafa artık bakmak istemesede her duvardaki sembol onun dikkatini çekmişti. Anlamsız semboller ve onların üstünde kararmış lekeler vardı. Bu lekelerin kan olduğu belli olsada Guanshan düşünmemeye çalışıyordu.

Hot As Hell | Tianshan | Where stories live. Discover now