6.Bölüm

48 9 5
                                    


Guanshan çok bitkindi. Yaşadığı onca şeyden sonra kendini istenmeyen evlatlık çocuk gibi hissediyordu. Bir tarafı bugünün iyi geçtiğini çok daha kötü bir şekilde sonlanacağını düşünüyor diğer tarafı ise bugün ne yaşadığını hafızasından silmek ve yok etmek istiyordu. Okulun çıkışına doğru yönlendirirken kendini kafası karman çormandı. O an ne yaşanmıştı? Şeytan ne yapmıştı? Ne olursa olsun aciz bedeni bu üstün varlıktan irkiliyordu ama ona bir teşekkür de borçlu olduğunun farkındaydı. Kafasını sağa sola sallayıp yürümeye odaklanmaya çalıştı. Tüm öğrenciler dersteydi ve bahçede çıt yoktu. Bu okuldan bir çok şekilde çıkmıştı bir çok farklı düşünceyle ama bugüne benzer bir gün bir daha yaşayamazdı.

Bahçede sadece kendisinin olduğunu düşündüğü rahatlığıyla derin bir nefes alıyor terleyen ellerini açıp onlarada sakin kalmasını hatırlatmak için rüzgarı hissetmelerini sağlıyordu. Tam rahatlayacakken şeytanın kolu Guanshan'ın omzunu bulmuştu bile. Kızılın bedeni rahatlamadan gerilirken kalbi bir anlığına durmuştu.

Lanet şeytan.

He Tian yine umursamazca Guanshan'ı koluyla kendine çekerek yaklaştırdı.

"Bensiz mi gidiyorsun?" Başını eğip daha da yaklaşırken sorusundan sonra sıcak nefesini boynuna doğru üflemişti. Kızılın boynu daha önce terlemiş ve rüzgarla soğumuştu, sıcacık bu nefes ıslak ve soğuk boynuna değince Guanshan'ı baştan ayağa bir ürperme tutmuş kalbinin durması yetmezmiş gibi dili de tutulmuştu. İçinden her ne kadar küfürler etsede söylenecek ne hali ne de gücü vardı.

Kendini tekrar rahatlatmaya çalışırken arkasından birinin ismini söylediğini duydu. Ses tanıdıktı ama olmasını istediği son kişiydi sesin sahibi. He Tian da kolunu omzundan indirmiş arkasını dönmüştü. Yeni gelen çocuk onlara baktı. Siyah saçlıyı daha önce hiç görmemişti ama şuanda onunla bir işi yoktu. Kızıla dönerek.

"Müdürün yanına gittin mi?"

"Evet."

"Seni...tecavüz olayı için mi çağırdılar?" Guanshan bunu bugün daha fazla duymak istemiyordu istemsizce gerildi ve tam ağzını açacağı sırada çocuk sözüne devam etti.

"Ben...senin yaptığına inanamıyorum. Asabi ve sert gözükebilirsin ama böyle bir şeyi sen yapmazsın. Ben sana güveniyorum." Bu cümle şuana kadar ihtiyacı olan tek cümleydi. Biri onun yapmadığına inanıyordu demek.

Guanshan'ın duyguları daha da karmaşıklaşırken yinede herkese karşı sinirliydi. Bunu ondan çıkaramazdı ama daha önce neden onun yanında olmamışlardı ki? Başını diğer tarafa döndürerek karşılık vermedi sadece ağzının içinde bir küfür savurdu. Ortam daha da garipleşemezken He Tian yine doğuştan gelme özelliği gibi duran umursamazlığıyla soru sordu.

"Hey Havuç Kafa bu senin arkadaşın mı?" Guanshan'ın yine omzuna kolunu atıp ona yaslandı ve ikisinden birinin soruyu cevaplamasını bekliyordu. Zheng onun varlığını aldırış etmemişti ama ona tekrar bakınca aldırış edilecek biri gibi kesinlikle değildi. Kaşlarını kaldırarak aynı soruyu sordu.

"Bu senin arkadaşın mı?"Guanshan iki taraflı baskı hissederken kaçıp ikisindende kurtulmak istiyordu ama yanındaki He Tiansa bu pek mümkün gözükmüyordu. Guanshan'a biraz daha yanaşıp soruyu hemen cevapladı.

"Evet ben He Tian. Guanshan'ın başka bir yerden arkadaşıyım." Gülümseyerek soruyu cevapladı ve kahve saçlı çocuğa elini uzattı ama o şeytan kadar mutlu gözükmüyordu hafiften kaşlarını çatıp ona bakmaya devam etti. Onda şüpheli bir şeyler vardı ve yaydığı enerji herkesten çok daha farklıydı. Uzatılan eli umursamadan tekrar soru sordu.

Bạn đã đọc hết các phần đã được đăng tải.

⏰ Cập nhật Lần cuối: Mar 06 ⏰

Thêm truyện này vào Thư viện của bạn để nhận thông báo chương mới!

Hot As Hell | Tianshan | Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ