Bölüm 44

86.5K 5.3K 1.8K
                                    

Sınır 2000 oy 700 yorum.



******

Başımdaki ağrıyla gözlerimi zorlukla araladım. Derin bir nefes almamla kemiklerim ciğerlerime batarken canım fiziki olarak hiç acımadığı kadar acıdı.

Saçlarımdan yüzüme doğru akan ılık bir sıvı midemi bulandırırken karnımda keskin bir acı hissettim.

Gözlerim acıyan yeri bulurken karnıma saplanmış ince ama hissettiğim kadarıyla büyük, bir kısmı içimde olan bir demir parçasını gördüm.

Bedenime panik yayılırken doğrulmaya çalıştım ancak arabanın çökmüş tavanı başımın hemen üzerine baskı yapıyordu. Başımı kaldırmam mümkün değildi.

Başımı olabildiğince az oynayıp etrafa bakmamla virajı alamam üzerine yoldan çıktığımı ve arabanın şarampolde takla atarak ters döndüğünü açık bir şekilde anladım.

Elimi kapının koluna atıp hafifçe çekmemle kapı açılmak bir yana dursun tek bir milim dahi oynamamıştı yerinden.

Anlaşılan arabanın içe çöken tavanı kapıyı da sıkıştırmıştı.

Başım dönmeye, midem bulanmaya başlarken bacağımı kendime çekmeye çalıştım ama yapamadım. Bacaklarım da tıpkı kapı gibi sıkışmıştı.

En kötüsü de bacaklarımın sıkıştığı yerden aşağısını hissetmiyordum.

Mide bulantım ve baş dönmem artarken ellerim karnımı buldu. Üzerimdeki tişörtün büyük bir kısmı kanımla ıslanmış, akan kan arabada minik bir gölet oluşturmuştu.

Etrafta telefonumu görememle çaresizce seslendim. Sesim neredeyse fısıltı gibiydi. "Kimse yok mu?"

Seslenmemin üzerinden bir kaç saniye geçmişti ki dışarıdan adım sesleri duydum. Garip ve hızlı adımlardı.

İçimdeki garip korkuyla mırıldandım. "Kimse yok mu?"

Bir kaç saniye sonra dışarıya baktığım pencerenin önünde bir çift ayak gördüm. İnsana ait oldukları belliydi. Ayılara yem olmayacaktım. "Yardım edin, kanamam var."

"Biliyorum." Hemen ardından kapı tutup çekerek yerinden kopardı ve fırlattı. Gözlerim korkuyla aralanırken eğildi.

Aman Tanrım! Bu Damondı! Dişlerini göstererek konuştu. "Lezzetli kokuyor."

"Konuma ulaştınız." diyen navigasyon ablanın sesiyle ilerlemeye devam ederek gözlerimi etrafta gezdirdim.

Buraya geldiğim yol o kadar ıssızdı ki ister istemez aklıma vampir dizilerinin en olmazsa olmaz sahnesi, kaza sahnesi, gözlerimin önünde ben başrolünde olmak üzere oynatılmıştı.

Neyse ki navigasyon bacıma göre kazasız belasız bir şekilde dağ evine, kocamın yanına ulaşmıştım. Umarım canım kocam başta bana sinirli olsa da sonrasında yumuşar, beni sarıp sarmalardı.

Aramızın bozuk olduğunu biliyordum ama yine de bana sarılsa olmaz mıydı? Ben onu, ona sarılmayı çok özlemiştim.

Biraz ileride ışıkları yanan bir dağ evi görmemle gülümseyerek arabayı hızlandırdım ve dağ evinin önüne kadar gittim.

Evle aramda yürüme mesafesi kalmasıyla aracı durdurdup motoru kapatarak derin bir nefes aldım.

Savaş, canım kocam ışıkları yanan bu evdeydi. Uzun süredir aşık olduğum, iki haftadır yüzünü görmediğim canım kocam, kalbini kırdığım hayatımın aşkı şu an içerideydi.

YANLIŞ Donde viven las historias. Descúbrelo ahora