✾ 12.

104 11 3
                                    




***

"Bal kız.." diye kulağımın dibinde hissettiğim kısık sesle irkilerek uyandım. "Sakin ol, geldik." diyen Emir geri çekilerek kemerini açtı. Çok tatlı bir uykuya dalmıştım. Hani şu sefil uyku dedikleri insanın hiç uyanmak istemediği uyku.

Başımla onaylayıp ellerimle yüzümü ovuştururken beni izleyen Emir'e baktım. Ona baktığımı görünce hemen bakışlarını çekip arabadan indi. Ardından kemerimi açıp bende inince havanın ne kadar soğuk olduğunu fark ettim.

Kollarımı etrafıma doladığımda "Üşüdün mü?" diye sordu yanıma yaklaşırken. "Hayır." dedim sanki duruşumdan belli olmuyormuş gibi.

"Yalancı Balkız." dedi bakışları karşıya odaklanırken. "Geldik zaten, işte okulun." dediğinde baktığı yöne baktım. bir güvenlik girişinin ardından kocaman bir avlu ve arkasından kocaman bir bina. Yan tarafında kocaman bir salon ve arka tarafında tamamını göremediğim bir bina daha.

Yüzümde istemsizce oluşan gülümsemeye engel olamadan birkaç adım attım öne doğru. Etrafa bakınırken "Sevdin galiba." dedi Emir.

"Güzel bir okulunuz var Emir Bey." dediğimde bey deyişime gözlerini devirdi. "Çocukluk ediyorsun." dediğinde aldırış etmedim.

"Neden içeri park etmediniz?" diye sorarken ikimizde okula doğru hareket etmeye başlamıştık.

"Canım öyle istedi." dediğinde omuz silktim.

Güvenliğe yaklaştığımızda içerdekiler dışarı çıkarak önlerini iliklediler ve bize doğru baktılar. "Hoş geldiniz Emir Bey" dedikten sonra bana dönen güvenlik elmanı hafifçe başını eğerek "Hoş geldiniz küçük hanım." dediğinde gözlerim irileşti.

Küçük hanım mı? Ben mi?

Bende başımı eğerek karşılık verdiğimde Emir bir sorun olup olmadığını sordu ve ayak üstü bir şeyler konuştuktan sonra içeri girdi. Arkasından ben girdikten sonra binaya doğru ilerledik.

Binadan içeri girdiğimizde ben şaşkınca etrafa bakınırken Emir'in beni izlediğinden emindim. "Vay babasını satayım." dedim bir anda. Sonra iki elimle ağzımı kapatıp dilime hakim olmak istedim.

Emir bana uzaylı görmüş panda bakışı atarken "Ne?" diye sordu. Kaşları hafif çatılmış meraklıca bakarken. "Neyi satayım dedin sen?" dediğinde "Babasını." dedim bastırarak. "Bir nevi etki tepki." dediğimde düz düz baktı bana.

"Feminist misin Asel sen?" dediğinde sesi şaşkın çıkıyordu. Bense konuşmalarına çok aldırmadan etrafı inceleyerek cevap veriyordum.

Kolumdan tutup beni çekiştirerek yürüttüğünde gözlerimi devirip kolumu çekerek kurtardım. "Değilim ama, o yolun yolcusuyum sanırım." dediğimde alayla sırıttı.

"İleride evleneceğin adama cidden acıyorum." dediğinde camdan bir asansöre binmiştik. Yürüdüğümüz mesafe boyunca yanımızdan geçen öğrenciler bize meraklıca bakıyor kızlar ise Emir'i dikkatlice inceliyorlardı.

"Ben evlenmeyeceğim." diyerek ona aldırış etmeden aptal bir sevinçle hala etrafa bakınıyordum.

"Okumak istemiyorsun, evlenmek istemiyorsun. Ne istiyorsun bu hayattan?" Sorusuna aldırış etmedim. İçim kaplayan bir enerji salıvermişti bu ortam bana. Böyle hissetmeyi unutmuştum. Umut gibi bir histi.

"Sen beni dinliyor musun?" diye sorduğunda "Hayır." diyerek açılan asansör kapısından çıktım. Bu katta da elinde kitapları olan öğrenciler dolaşıyordu. Belki de üniversite okuma fikri güzel olabilirdi. Okumaya devam ederken de babamın olayını araştırabilir, kardeşimi bulabilirdim.

Görüş alanıma birden Emir girdiğinde bana bakan bıkkın bakışlarını gördüm. İşaret parmağıyla alnıma bastırıp iki kez yavaşça vururken "Tam bir çocuksun. Nasıl sevinçle etrafı izlediğini bir görmen gerekli." diye heceleyerek söylendi. "Odama geçelim." dediğinde arkasından onu takip ettim. Açtığı kapıdan içeri girdiğinde aptal aptal etrafı izlemeyi bırakıp bende girdim.

İçerisi devasa büyüklükteydi. Siyah deri koltuklar, siyah parlak bir çalışma masası, ve yine siyah dolaplar. Masasının arka tarafında tamamen camdan oluşan bir duvar. İçeri dolan güneş ışıklarına zıt şekilde döşenmiş siyah eşyalar buraya farklı bir asalet katmıştı.

"Sevdin mi?" diye sorduğunda başımla onayladım. "Güzel bir okulunuz var Emir Bey, kaç öğrenci var?" Bey deyişime yine gözlerini kapatıp derin bir nefes alarak tepki gösterdi.

"Beş yüz civarı." dediğinde sesi soğuktu.

"Okulun büyüklüğüne göre az bir sayı." dediğimde "Ben sadece başarılı kişileri alırım. Kalabalığın ve ergenlik sendromundan yeni çıkmış veletlerin okulumda işi yok." diyerek karşılık verince sessizliğimi korudum. O kendi koltuğuna yerleşirken bende koltuklardan birine geçtim.

Masasındaki kağıtları incelemeye koyulduğunda ne kadar güzel bir iş adamı olduğunu düşündüm. Yakışıklı, disiplinli, tavizsiz..

Hafif açan güneşin ışınları odaya dolarken birkaç dakikamız sessizlikle geçti. Ardından hızla çalınan kapının açılmasıyla içeriye orta boylarda hafif göbekli bir amca telaşla girdi.

"Emir Bey.." dedi titreyen sesiyle. "Bishop çifti geldiler efendim." dediğinde Emir'in kaşları çatıldı. "Ne?" diye sordu yerinden kalkarken. "Burada olduğumu nereden biliyorlarmış?" diye sorduğunda elleri titreyen adam kekeleyerek konuşuyordu.

"Sekreteriniz söylemiş. Sizi aramış ama açmayınca beni aradı." dediğinde telefonunun bende olduğu aklıma geldi. Ne yapmıştım acaba onu? Bu telaşın sebebi neydi?

"Bunlar yarın gelmeyecekler miydi?" diye köpüren Emir bir sağa bir sola yürümeye başladı.

"Efendim, ne yapalım?" diye soran adama Emir bir süre düşünceli baktı.

"Gidip telaş yapmadan karşılayın. Benim haberim yokmuş gibi davranın. Kapıyı tıklatıp bana sormadan direk içeri alın." dediğinde adam başıyla onayladı ve koşar adım odadan çıktı.

"Emir Bey ne oluyor?" diye sorduğumda bana doğru gelen Emir önümdeki sehpaya oturdu.

"Acil durum." dedi kapıyı süzerken. "Ben ne dersem onayla ve lafımı ikiletme. Bana asla karşı çıkma Balkız, önemli." dediğinde tıklatılan kapının ardından yüzümü avuçlarının arsına aldı. Ben şaşkınlık gözlerimi irileştirirken başımı yana eğdi ve yüzünü yaklaştırdı. Kapıdan görünmeyecek şekilde yüzümü başıyla kapadığında birkaç adım sesi duyuldu içerde.

Olanları anlamayan beynim şok içerisindeyken kalbim.. kalbim göğüs kafesimi zorluyordu.

TEHLİKELİ İNTİKAM Where stories live. Discover now