8. Bölüm " Kına "

3.5K 156 158
                                    

Medya; Kına şarkısı

Yazardan

Dağların ardından saklanan sarı güneş Mardinin kurumuş topraklarına salmıştı tüm ışığını, Mardinde yeni bir gün daha doğuyordu yavaş yavaş gün aydınlanıyordu

Bu seher vaktinde otobanda tek bir araç hareket ediyordu. Siyah lüks konforlu bir araç, asfaltı ezip geçiyordu

Günün doğumunu arada bir seyretmeye çalışarak sürüyordu arabasını son sürat, kimsenin onu görmesini istemiyordu geldiği gibi gitmek istiyordu buralardan. Daha vakit vardı herşey gibi daha bununda vakti vardı...

Hafiften terleyen anlını hisseden genç adam ezbere bildiği aşinası olduğu yollarda gidiyodu, dudakları arasındaki izmariti son demlerini içine çektikten sonra açık olan camdan dışarıya attı

Kaşları her zamanki gibi çatık. Sert yüz hatları her zamanki gibi sertti. Mimikleri sakin gözleri derindi...sonsuzluk gibiydi

Yeşillik alana yaklaştıkça araba durmaya başladı. Oluk oluk akan derenin az ilrsindeni toprak yolda durdu araba
Heybetli bir adam çıktı arabadan. Her hareketiyle güç saçan baktığı her yeri yakıp geçen adam çıktı içinden

Berzan Ağa...

Kıstığı gözleri güneşin ışık saçtığı topraklara ilişti, uzun uzun baktı topraklarına, bunların her bir karışı onundu, onlara aitti

Yavaş adımlarla dereye doğru yol aldı, kuş cıvıltılarıyla suyun akan sesi karışmış cennetlik bir manzara sergiliyodu

Yerde ufalanmış ekmekleri iştahla yiyen güvercinleri korkutup kaçırmıştı, bilere yapmasada pek umursamadı

Genç adam derenin yamacına kadar geldiğinde eğildi, ellerini birleştirip avuç içine su doldurdu. Terden ıslanan anlına tertemiz suyu çarptı. Bu işlemi bir kaç defa daha tekrarladı
Kırdığı dizini kaldırıp ayağa kalktıktan sonra cebinde titreyen telefonu çıkarttı genç ağa, telefonu açıp kulağına yerleştirirken

Berzan " Söyle kardeşim, yok uzun değil kimsenin haberi olmayacak geldiğim gibi gidecem ufak bi işim daha kaldı onuda hallettikten sonra biticek"

Karşı tarafla biraz daha konuştuktan sonra yeşilliğedoğru yürüdü Berzan ağa
Bi yandan şahin misali olan gözleri çevreyi tarıyodu

Pusudaki avcı gözüne kestirdiği yabancıya doğru nişan aldı, yayı gerdikçe gerdi, o sırada Berzan ağa telefon konuşmasını bitirmişti, keskin bakışlarıyla karşıdaki uçsuz bucaksız ufuğu izlerken gerilen yaydan fırlayan çakıl taşı genç ağanın ensesine isabet etmişti

Berzan irkilirken otomatikmen eli ensesine gitti, noluyodu diye çevresine bakındı ama bişey göremedi, kaşları çatılan genç ağa çevreye iyice baktı ama kimse yoktu, nerden gelmişti bu şimdi?

Berzan " Noluyo lan" kendi kendine sinirli ve bi o kadar sessizce söylenen ağa dişlerini gıcırdattı

Aynı çakıl taşı bu sefer omzuna isabet ettiğinde Berzan ağa geriye adımladı, gözleri yukarı yukarı gezerken ağacın üstündeki karartı çekti dikkatini, kaşları mümkünmüş gibi daha çok çatılırken o tarafa doğru bakarak hafifçe başını oynattı, silahını arabada bırakmıştı ama silahsızda güveniyodu kendine

Berzan " Buldum lan seni" diye söylenip kafasındaki planı uygulamak adına adımlarını hızlandırdı şaşırtmacaysa şaşırtmacaydı

Biçimli kaşlar çatılmıştı, gözlerinin önündeki adam bianda nereye kayboldu şimdi?
Yavaş yavaş ağaçtan kayıp yere zıpladı, kafasındaki kapşonu çıkartmadan çevreyi taradı

KÜÇÜK GELİN (ARA VERİLDİ)Where stories live. Discover now